DUYARLILIK


 R. Ferhat VURAL    08-12-2015  


Sokakta rastgele 10 kişiyle konuşun, bu kişilerden dokuzu memleketini insanını ne kadar çok sevdiğini söyleyecektir..

Amerika'nın  İsrail'in hatta  batının ne kadar kötü olduğundan dem vuracaktır..Peki o kötülediğin devletlere o devletin insanlarına yardım etmek istermisin diye sorulunca cevabı okkalı bir hayır olacaktır.Peki pratikte durum gerçekten böyle mi?

Yediğimiz gıdadan içtiğimiz sigaraya,kullandığımız kozmetik ürününden evdeki temizlik maddesine kadar o ürünlerin menşeine bir bakın.Söylediklerimizle yaptıklarımızın ne kadar tezat teşkil ettiğini göreceksiniz ..

Manşet haberimizde gördüğünüz gibi bizim olan kendi yerli malımız olan,kiminin arkadaşımız kiminin komşumuz olduğu bu mekanların sahiplerinin feryatlarında ne kadar haklı olduğuna şahit olacaksınız Bu marketler bakkallar esnaflar  her şeyden önce bizimdir.Bizim yerli ürünleri alır köylümüzün peynirini domatesini karpuzunu kavunu varsa yerli imalatçıların ürünlerini alır.Bizden alır bize satar paramız cebimizde kalır.Cebimizde para olmasa borç alma imkanımız vardır.Ve bu insanlar ya akrabamız,arkadaşımız ya da komşumuzdur.Her bir market en az 10 ile 15 kişi istihdam eder..vb vb..

Hatırlayanlar bilir,eskiden "doğan görünümlü şahin" modası vardı.Tıpkı bunun gibi, adı ulusal market zincirleri olan ama çoğunun ortaklarının Fransız ,Arap,Japon İsrail olan bu zincirlerin ne kadarı milli? Mantar gibi her köşe başında  biten bu marketler bizden almaya mı yoksa vermeye mi geliyor..Şunu açık yüreklilikle ifade edeyim ki bunlar sadece almaya geliyorlar..Vahşi kapitalizmin küresel sömürgeciliğin eseri olan bu yapılar yerel rakiplerini bitirmede acımasızlar..Mali yapıları çok güçlüdür.Ürün için para yatırmaya bile gerek duymazlar çoğu firma konsinye mal bırakır satıldıktan belli süre sonra ödemeleri yapılır..Peki bizim yerli marketlerin böyle bir şansı var mı derseniz tabiki hayır.Peki bu  yüzde yüz bizim olan bu İşletmeler,uluslararası ayağı olan bu zincirlerle nasıl rekabet edecek ..? Yetkililere sorarsanız "serbest piyasa kuralları geçerli müdahale edemeyiz" diyecekler.Hadi gelmeye gelsinler bir itirazımız yok.En azından biraz sınırlama getirilemez mi? Bizim yerli ürünü alma zorunluluğu getirilemez mi? Bu nasıl adalet? Hep bana Rabbena !..Doğru çünkü "her zaman büyük balık küçük balığı yutmuştur" peki birey olarak toplum olarak biraz DUYARLILIK gösterip kendimizden olanı tercih edemez miyiz..? Çok mu zor?

Gidin yerli bakkal ve marketlerin kasiyerine bir bakın,mutlaka bir veresiye defteri göreceksiniz..Birde Allah rızası için ulusal marketlerin kasiyerine,acaba böyle bir şey görecek misiniz..Mümkün değil göremezsiniz...

Serbest piyasa,liberalizm,serbest rekabet vs.vs geçin efendiler bu süslü lafları.

Bunlar  Adıyaman gibi "insani gelişmişlikte" 81 vilayet arasında 68.sırada yer alan bir şehir  için geçerli değildir. Türkiye'de sözde kişi başına milli gelir 10 bin dolar..Birileri şu Adıyaman'da kişi başına düşen milli geliri açıklasa da rahatlasak.Çünkü bu rakamlar İstanbul,İzmir,Bursa ve İzmit için geçerli Adıyaman için değil..Burada  değil 10 bin dolar, kişi başına 500 dolardan bile şüpheliyim..

Sonuç olarak iş birey olarak bizlere düşüyor.Herkese gücümüz yetmeyebilir kendimize de mi yetmez?

Kendimize yatırım yapalım..Eşimize dostumuza komşumuza..

İşte sloganımız..

 

"alışverişim yerlide ,param cebimde"