MUHAMMED FADLULLAH-3


 Mustafa ÇATLI    09-07-2017  


     Fadlullah çağın meydan okuması ile ilgili olarak “Fakihler arasında yaygın bir söz: Her vakıa (olay) için Allah’ın bir hükmü vardır” İslam’ın her çağda ortaya çıkan sorunlara cevap vermesi gerekmektedir der. Cevap verilmezse İslam’ın bu hayat için uygun olmayan bir din olduğu iddiası ileri sürülebilir. Çağın meydan okumalarına karşı Müslüman insanın en azından bunları cevaplayacak düzeyde bilgili olması gerekir. İslam’ı içtihat hareketi de ortaya çıkan bu meselelere cevap vermek için vardır.

    İslam insanı sürekli yenilenmeye çağırmaktadır. Aklı sürekli çalışmaya davet etmekte deneyim ve tecrübeyi sürekli olarak her alana girmeye davet etmektedir. İslam Allah’ın kainata koymuş olduğu hayatın sırlarını ve kanunlarını keşfetmeye insanı davet etmektedir. Çağımızdaki kapitalizm, sosyalizm, siyasal ve fikri özgürlükler gibi fikri gelişmeler karşısında İslam’ın her birine vereceği bir cevabı olmalıdır. Düşünce üretmek ve üretilen bu sonuçları uygulamaya geçirmek gerekmektedir.

     İnsanlığın bugün yaşadığı küresel medeniyet krizi ile ilgili olarak da Fadlullah Kapitalist ve Marksist medeniyeti suçlar. Her iki medeniyette insani bir halk hareketine dönüşememiştir. Her iki medeniyetinde bakış açısındaki ortak payda maddi yöndür. Medeniyet fikri duyguları ve ahlakı, insani değerleri ihmal etmemelidir.

    Günümüzdeki fiili durum ile ilgili olarak: “İslam düşüncesinden uzaklaşmanın sonucu olarak geri kalmıştır ve sömürgecilere tabii olma ortaya çıkmıştır der”. İslam’ın hükmetmediği toplumlarda yaşıyorsak İslami kuralları uygulaya bileceğimiz küçük İslami daireler, Programlar edinebiliriz. Bunu bir İslami sorumluluk olarak görüyoruz. Biz tam ve kapsamlı bir İslami hayat ortaya koymak istiyoruz fakat tedrici olarak İslami hayata götürecek, insanların önüne yaşayacakları bazı tecrübeler koymalıyız. Şu iki düşünceden sakınmalıyız:

1-vakıanın (fiili durumun) önünde gevşemek ve aldırmamazlık 

2-Dinin devletten ayrılması ve İslam’ın siyasetten ayrılması düşüncesi

    İslami medeniyet projesinde farklı etnik ve dinsel yapılarla ilgili olarak: İslam’ın ırk etkenini ortadan kaldırması mümkün değildir. Her millet dilini ve kimliğini koruyabilir. İslam’a ters düşmeyen gelenek ve göreneklerini muhafaza edebilir. İslam yurt severlik görüşünü veya milliyetçilik anlayışının insani çizgiye hükmeden düşünsel bir çizgiye dönüşmesine de karşı çıkmaktadır. Vahdet İslam ümmetinin geniş dairesi içerisindeki diğer kısımlarına da açılma temeli üzerinde olmalıdır. Milliyet unsuru kendi üzerine kapanan bir adres olmamalı. O tek bir ümmet içerisinde belli bir halk topluluğunun ayırıcı özelliklerini taşıyan adres olmamalı. Bununla Arap bölgesindeki kavimlerinde (mesela Kürtlerin) sorunları çözülmüş olacak. (2)

    Fadlullah Hizbullah ile ilişkisi hakkında: “Hizbullah ile hiçbir resmi ilişkim yok. Ancak genel olarak İslami faaliyet ve hareketlere düşünsel destek veriyorum. Hizbullah da bu hareketlerden biri. Özelliklede İsrail’e karşı direnişten yana olması hasebi ile onu destekledim. Direniş benim için düşünsel sabitelerimden biridir.”

   İ. Humeyni görüşmüş ve onunla fikri teatide bulunmasına rağmen Fadlullah fakihlerin yönetim işine karışmasına karşıdır: “Ben, Velayeti fakihin yürütme organıyla eşdeğer olmadığını söylemek istiyorum. Velayeti fakih taraftarı olmamak demek fakihin zorunlu olarak yönetici olmamasını savunmak anlamına geliyor. Biz, fıkhın yürütme organıyla irtibatlı olan yönetim açısından bağlayıcı olmayan kültürel ve içtihadı bir olgu olduğuna inanıyoruz.” (3)

   Fadlullah, Şeyh Sait Şaban ile birlikte Cuma namazlarını Sünnilerle birlikte kılarak Müslümanlar arasındaki birliğin oluşmasına fiili olarak da katkı sunmuştur.