İYİSİYLE KÖTÜSÜYLE ÖĞRETMENLİK


 Nimet MUTLU    20-08-2017  


Bugüne kadar genel olarak ailelerin çocuklara yaklaşımı konusunu ele alırken bugün farklı bir alana değinmek istedim. Çocukların ebeveynleri kadar sık gördüğü öğretmenleri;öğretmenlik mesleğinin gerekleri ve eğitimde yaşadığımız zorluklar...

Öğretmenlik öğretme mesleğidir. Bilgiyi en iyi şekilde icra etme sanatıdır. Her ne kadar en kutsal meslek olarak anılsa da kutsal olarak yaşatılamayan mesleklerin başını çeker.

Bu durumu yaşatan genel itibari ile toplumdur. İyi öğretmen kötü öğretmen olarak ikiye böldürülür. Kötü olanlar herkesin dilindedir, iyi olanları ise sadece öğrencileri hatırlar.

Maaşı en düşük mesleklerinde başını çeker.

3 ay tatilleri yoktur haklarında en yanlış bilinendir.

Fedakar olmak zorundadır,

Sürekli gülümsemelidir yani hayatın zorluklarına karşı gelebilmelidir, yoksa kötü öğretmen olarak anılır.

Empati tekniğini çok iyi kullanabilendir.

Sadece öğrencilerle değil bir de öğrencilerin velileri ile ilgilenendir.

Sağlık problemi en çok yaşayan meslek grubudur.

Öğretmenlik tanımlaması görüldüğü gibi uzadıkça uzayan bir meslektir. Öğretmenlik mesleği bana içinde merhamet ve vicdan duygusunu barındıran, çocukları seven, tahammüllü insanların yapabileceği bir meslektir. Meslek seçimi yapılırken bu kriterleri taşımayan kişilerin uzak durması gereken bir meslektir. Çocukları sevmeyen bir insanın çocuklarla vakit geçireceği bir işi yaptığını düşünelim ne kadar verim alınır o işten?

Ne yazık ki günümüz kendini bile sevmeyen insanlarla dolu iken o insanların çocuk eğitmesinin ne kadarı doğru? Bu durumda haliyle velileri, çocukları için en iyi öğretmeni arama çabasına yöneltmekte. Kolay değildir çünkü, 6 sene  gözümüz gibi baktığımız çocuklarımızı merhamet duygusundan yoksun kişilere teslim etmek. Öğretmenlik mesleği kişiliği karakteri düzgün insanların  yapabileceği bir iştir. Her şekilde çocuklara kendi doğrularını değil genel olarak herkesin doğru bildiği gerçekleri öğretmelidir. Değerlerimizi en iyi şekilde uygulayan kişi en doğru şekilde öğretir. Sevgi dolu saygılı, hoşgörülü,merhametli insan bunu doğallıkla hissettirir...

Bırakın öğrencilerine meslektaşlarına günaydın demeyen bir öğretmen düşünelim,ya da dedikodu yapan..

Ya da insanlara koca dağları ben yarattım edasıyla yaklaşıp, küçük gören bir öğretmen düşünelim bu karakterdeki insanların çocuklarımıza eğitim verdiğini düşünelim. Düşünmesi bile can yakan bir durum ne yazık ki. Herkesin hayatında karşılaştığı zor zamanları olabilir. Kimi zaman uykusuz,kimi zamanda kafamızda milyon tane aile problemi ile derse girmek zorunda kalabiliriz. İşte o zaman suçlayacak bir günah keçisi olarak öğrencilerimizi görmemeliyiz. Öğretmenlik mesleğinin zorlukları çoktur. Önemli olan en iyi şekilde mesleğimizi icra edebilmektir. Bırakalım adımızı kötü öğretmene çıkarsınlar; biz elimizden gelenin en iyisini yapalım. Tohumun fidana dönüştüğü gibi öğrencilerimizi fidan edelim, her gün  sevgimizle sulayalım onları ilgimizle büyütelim. Sonra da yemyeşil bir ormana dönüştürelim sınıfımızı... Sürekli canlı kalsın fidanlarımız, kurumasınlar. Kurumasınlar ki geleceğin en iyi öğretmenleri, doktorları, mühendisleri olsunlar.

Öğretmenlerin de sulanmaya ihtiyacı vardır. Özellikle aileler tarafından ve okul idaresince. Öğretmeninde başarıları veya öğrencilere yaklaşımı okul idaresince görmezden gelinmemelidir. Sadece çocukların değil yetişkinlerinde ilgiye, sevgiye, desteğe, cesaretlendirmeye ihtiyacı vardır. Okul müdürü tarafından desteklenen öğretmenler daha fazlası için çabalar, öğretmeni tarafından desteklenen öğrencilerde aynı şekilde çabalar. Çünkü insanoğlu ilgi sevgi ihtiyacı karşılandığında mutlu olur. Daha güzel bir gelecek için mutlu öğretmen ve öğrencilerin yetişmesi dileğiyle,

 sevgiyle kalın.