AMERİKAN’IN GENETİK HASTALIKLARINDAN : IRKÇILIK


 Mustafa ÇATLI    20-08-2017  


         ABD’nin Virginia eyaletinin Chalottesville kentindeki ırkçı gösterilere karşı New York başta olmak üzere farklı kentlerde protesto eylemlerinin başlaması üzerine acaba ABD kendi gerçeği ile yüzleşiyor mu sorusunu akıllara getirdi. Zira ABD’nin bugün olduğu gibi geçmişte de varlığı sömürüye; Köle ticaretine ve ırkçılığa dayanmaktadır.

         Amerika’yı oluşturan İngiliz, İspanyol, Portekiz gibi halklardan oluşan keşif maskesi altında sömürge ve koloni edinme peşinde koşan denizciler kıtaya ayak bastıklarında kıtanın esas sahipleri olan Kızılderililer (yerliler) üzerinde ateşli silahları deneyerek 5 milyon üzerinde Kızılderili’yi katlederek tam bir soykırım  (Jenosid) uyguladılar.

        Amerikanların (beyazların) Kızılderililere bakışını ifade eden meşhur “En iyi Kızılderili ölü Kızılderili’dir”. Atasözleri ‘de bu soykırımın hatırasıdır. Katliamdan kurtulan Kızılderilileri de 1653’te belli bölgelerde tutuma uygulamasını başlattılar. Bununla da yetinmeyen beyazlar yerlilerin sıkıştırılmış bulunduğu bu toprak parçalarını da çeşitli hile ve kurnazlıklarda yerlilerin ellerinden alıp onları Amerika’ya şehir merkezlerine zorlayarak ucuz iş imkanı olarak onlardan yararlanmaya, sömürmeye devam ettiler-etmekteler.

       Sosyolog Ali Şeriatı Amerikan kurnazlığı  ile ilgili ilginç bir olay anlatır. Beyazların işgali sonrası belli bölgelerde toplatılan yerlilerin elinde bulunan bu son toprak parçasını da beyazlar lütfedip parayla satın almak isterler. Ancak Kızılderili kabile şefleri topraklarını satmayınca ileri gelen kabile şeflerinden bir ikisine şoförü sosyolog olan Mercedes otomobil beyazlarca hediye edilir. Mercedes’in kullanımı için gerekli olan yol ormanlık alanlar kesilerek oluşturulur.  Yerlileri dönüştürmek yoluyla sömürmek için özel eğitimli olan sosyolog şoför tarafından her sabah çadırından alınan ve kendisine otomobil turu attırılan şefi gören diğer kabile şefleri de Mercedes sahibi olmak için adeta bir biriyle yarışırcasına ellerindeki son toprak parçasını satarak kentlere vasıfsız birer işçi olarak göç ettiler. Böylece ormanlarından topraklarından ve de yerli kimliklerinden mahrum bırakıldılar. Sömürgeci beyazlarda toplum mühendisliği sayesinde zahmetsizce ve kolayca yerlilerin topraklarına kondular.

         Her ne kadar 1998 yılında Amerikan’ın keşfinin beş yüzüncü yılı kutlamalarında dönemin başkanı Clinton yerlilerden özür dileyerek “Kolomb Kâşif değil Katildir.” İtirafında bulunduysa da ciddi anlamda yerlilerin gasp edilen haklarını iade veya durumlarını iyileştirmeye dair hiçbir adım atılmadı. Bu itiraf bir günah çıkarma, vicdanları rahatlatma ve kamu oyunu aldatmadan öte bir anlam ifade etmedi.

        Geçmişte yerlilere uygulanan sömürü politikası bu gün daha soft bir biçim ve değişik şekillerde özellikle Ortadoğu’da ve diğer bir çok İslam ülkelerinde Amerika ve Amerika’yı oluşturan batı ülkeleri tarafından uygulana gelmektedir.