ABD IRKÇILIĞI 2


 Mustafa ÇATLI    28-08-2017  


     Kızılderililerin yanı sıra Amerikan ırkçılığının mağdur ettiği bir diğer kesimde siyahiler (Zenciler)’dir. Amerikan kıtasının keşfinden-işgalinden kısa bir süre sonra 1562 de işgali gerçekleştiren beyazlarca köle ticareti başlatıldı her ne kadar 1863 yılında köle ticareti hukuken kaldırıldıysa da kölelik kurumu başta ABD olmak üzere Batıda da 20. Yüzyıla kadar fiilen devam etmiştir.

    Ana vatanları Afrika’dan getirilen ve üzerlerinde ateşli silahların denenerek zorla tutsak edilen siyahiler, boyunlarından ve ayaklarından pranga ve kelepçelenerek gemilere doluşturulmuş aç ve perişan bir şekilde gayri insani bir yolculuk sonunda ölümden sağ kalanları köle pazarlarında satılarak köleleştirilmişlerdir.

      Batı medeniyeti “En alttakileri” oluşturan  Zenci ve Kızılderililere uygulanan   ırkçılık ve sömürü temeli üzerinden yükselmiştir. Siyahilerin yaşadığı insanlık dramı romanlara ve bir çok filme konu olarak hafızalara kazınmıştır. Alexy Halley’in “Kökler” romanı da 70’li yıllarda beyaz perdeye uyarlanarak Ülkemizde de TRT’de siyah-beyaz film olarak yayınlanmış ırkçılık gerçeğine dikkati çeken güzel bir çalışmadır.

      Daha düne kadar Amerika’da uygulanan ırkçı uygulamalara birkaç örnek vermek gerekirse; Siyahi çocuklar beyazların oyun alanına giremiyor aynı çeşmeden değil ayrı çeşmelerden su içmeleri gerekiyor, aynı tuvaletleri kullanamıyor aynı otobüse binemiyorlar, binme izni verildiğinde de siyahiler beyazlara yer vermek zorundaydılar.  Beyazların yoğun yaşadıkları kentlerde restoran, market vb. yerlerin kapılarına “BURAYA ZENCİLER VE KÖPEKLER GİREMEZ” şeklinde aşağılayıcı ırkçı yazılar bulunmaktaydı.

       1959 yılında 9 siyahın beyazlarla aynı okulda eğitime başlaması ırkçı beyazlarca protesto ediliyor. Amerikan tarihinde ilk siyahi başkanın OBAMA olduğu gerçeğini dikkate alırsak siyasal alanda da ırkçılığın direnişini hala sürdürdüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Nitekim zaman zaman beyaz polislerin siyahilere uyguladığı şiddet ve aşırı güç kullanımı basın yayın yoluyla dünya gündemine girebilmektedir. Dolayısıyla ABD’deki ırkçılık karşıtı gösterilerde dile getirilen taleplerin yerine getirilmesi mümkün görünmemektedir. 

       İnsan hakları havarisi kesilen ve dünyaya demokrasi pazarlayan ABD yönetimi insan hakları bildirgesini ve diğer uluslar arası sözleşmeleri kale almamaktadır. Her konuda olduğu gibi ırkçılık ve insan hakları konusunda da ABD’nin felsefesi güce dayanmaktadır: KUVVETLİ OLAN HAKLIDIR.