‘’ALEVİLERDE MUHARREM AYI ORUÇ AYIDIR.’’ (1)


 Ali BÜYÜKŞAHİN    17-09-2017  


DEDE ALİ BÜYÜKŞAHİN; ‘’ALEVİLERDE MUHARREM AYI ORUÇ AYIDIR.’’

          Görüştüğümüz Alevi Dedesi İnşaat Mühendisi Ali Büyükşahin, önümüzdeki günlerde Alevilerce farz kabul edilen Muharrem orucunun  (halk arasında 12 İmam orucu da denilmektedir.) Muharrem Ayında başlanacağını ve üç gün Masum Paklar ile birlikte toplam 15 gün Muharrem Orucu’nun tutulacağını ifade etmiştir.

          Alevi Dedesi Ali Büyükşahin Muharrem orucuna değinerek; ‘’Muharrem Orucu bir yas orucu olmakla birlikte aynı zamanda bir Kurtuluş Orucu anlamına da gelir. 12 İmamların başı Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin ve 72 arkadaşıyla birlikte 10 Muharrem 680 yılında yaklaşık 4000 kişilik Yezit ordusu (bazı kaynaklara göre de 30 bin kişi) tarafından şehit edilmesi ve diğer İmamların karşılaştığı zulüm ve ölümlere duyulan yas çerçevesinde 12 İmam (Muharrem) Orucu tutulur. Bu acı olay Muharrem ayında gerçekleştiği için Muharrem Orucu da denilir. Bunun için 12 gün boyunca her Alevi yas içinde orucunu tutar. Bütün zevk ve eğlencelerden uzak durur. Fakat bununla birlikte Hicri takvime göre Muharrem ayı aynı zamanda bir Kurtuluş ayıdır ve bunun için bu oruca Kurtuluş Orucu da denilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de de geçen Muharrem , özellikle 1 ile 10 Muharrem tarihleri arasında birçok hayırlı olay ve Kurtuluş gerçekleştiği için Hz. Peygamber dahil olmak üzere birçok Nebi’nin de bu orucu tuttuğu kaynaklarca açıklanmaktadır.’’ Dedi.

          Muharrem Orucunun tutulduğu tarihlere değinen Büyükşahin; ‘’ Oruç,  21 Eylül 2017 Perşembe günü başlayarak, 3 Ekim Salı gününe kadar sürecektir. Muharrem orucundan önce Hz. Hüseyin’in amcası oğlu, Müslim b. Akil ve çocukları İbrahim ve Muhammed’in Küfe’ye giderken Übeydullah b. Ziyad tarafından şehit edilen masumlara yönelik tutulan oruca Masum Paklar orucu denilir. Üç gün olan Masum Paklar ve 12 günlük Muharrem Orucu bitiminde Aşure çorbası yapılarak mahalle ve komşulara dağıtılır. Orucun sona erdiği gecede Dede önderliğinde Ayin-i Cem düzenlenir, Semah dönülür, ibadet edilir.’’ dedi ve ekledi. Bizim orucumuzda sabah sahura kalkmak yoktur. Akşam geç saatlerde yemek yenilir ve diğer gün, gün batımına kadar devam eder. ’’ diyerek konuştu.

         Alevilik evrensel ve dinsel bir inanç sistemidir. Aleviliği dar bir çerçevede tanımlamak mümkün değil. Ancak kısaca şöyle tanımını yapabiliriz: Alevilik, sözcük olarak tanımlanırsa; Ali yandaşlığıdır. O halde, Aleviliği genel özellikleriyle biraz daha genişleterek şöyle özetlersek: ‘’ Allah’a inanan, din olarak İslam’ı benimseyen, Hz. Muhammed’i Peygamber ve Hakk kitabı Kur’an-ı kabul eden, Ali’yi veliyullah gören, 12 İmamların sevgisini içinde yaşatan, 4 kapı (Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat) 40 makamı geçerek İnsan-ı Kamil olmayı amaçlayan, evrensel olmayı, hoşgörüyü, insanları sevmeyi prensip edinen, ahlaka, paylaşımcılığa önem veren ve kendi tarihsel kültürlerini yaşatmaya özen gösteren toplumun dinsel, toplumsal ve sosyal inanç sistemine Alevilik diyebiliriz.’’

          Alevi olmak için Hakk-Muhammed-Ali yoluna girmek gerekir. Bu yolda, ikrar vermek suretiyle gönülden bağlanmak, kötülüklerden arınmak ve yetmiş iki milleti bir görmek vardır.

          Alevi Allah’a dua ederek, ikrar vererek, oruç tutarak, yoksulları destekleyerek ibadetini yerine getirmeye çalışır.

       Bu yayınlanacak yazıda; Muharrem orucu nedeniyle Ehlibeyt ve Alevilerin neden oruç tuttukları konusunda yapılan araştırmalar siz saygıdeğer okuyuculara sunulacaktır. Bana bu olanağı sağlayan Adıyaman’da ‘’ŞEHİR’DE BUHAFTA’’ gazetesinin yöneticilerine teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Yayınlarında başarılar diliyorum.

 

MUHARREM AYI VE MUHARREM ORUCU

       Muharrem, Arap takviminde yılın 1. ayıdır ve kutsaldır. Eskiden bu ay, barış ayı olarak kabul edilirdi. Muharrem orucu Kurban Bayramının 1. Gününden sonra 21. günü tutulur. Muharrem orucu, İslam aleminde kutsal kabul edildiği gibi, Hz. Muhammed’ ten önceki peygamberlerce de kutsal kabul edildiğini tarihi kaynaklar yazmaktadır.

       Muharrem Orucunu Peygamberimiz tutmuştur. Kuran-ı Kerim’in buyruğu gereğince : “Allah’ın bundan önce gelip geçenler hakkında uyguladığı kanun budur. Allah’ın kanununda, sünnetinde bir değişiklik bulamazsınız.” ( Ahzab Suresi 62.Ayet )

        Ayrıca ; “ Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize uygulanan yöntem de buydu, sen bizim yol ve yöntemimizde değişme bulamazsın.” ( İsra Suresi, 77. Ayet ) denilmektedir. Burada anlaşılmaktadır ki, Peygamber Efendimiz kendisinden önceki peygamberlere Allah tarafından emredilen yasaları uygulamaya yetkili kılınmıştır.

      İslam öncesi Arabistan Yarımadasında, yılın dört ayı ( Zilkade , Zilhicce , Muharrem ve Recep ayları ) haram ve yasak sayılırdı. Bu aylarda savaş yapılmaz ve kan dökülmezdi. Bu aylar “ Barış ”aylarıydı. Kabe, çevre oymaklar tarafından ziyaret edilirdi. Toplumsal ve ticari ilişkiler geliştirildi. Oymaklar arasındaki anlaşamazlıklar ve sorunlar, seçilen bir kurul tarafından çözüme kavuşturuldu.

      Kuran ayetlerinde haram ve yasak sayılan aylarda saygılı davranmayanlar günahkar sayılmıştır.

      Ne yazık ki müşrikler bu yasalara uymadılar ve bu güzel geleneği bozdular. Haram aylarla haram olmayan ayların yerlerini değiştirerek kötü amaçlarını gerçekleştirmeye çalıştılar, Muharrem ayı ile Sefer ayının yerini değiştirdikleri gibi.

     Hicretin 8. Yılında, müşriklerin bu olumsuz davranışı göz önüne alınarak indirilen Tövbe Suresi’nin 37. Ayet’inde “ Haram ayları ertelemek, sadece kafirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla, kafir olanlar saptırılır. Allah’ın haram kıldığının sayısını bozmak ve onun helal kılmak “Haram Ayını” bir yıl helal sayarlar ve bir yıl da haram sayarlar. Böylece onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir. Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmez.” ( Hakkı SAYGI-Cem Vakfı takvimi-27 Şubat 2005 )

     Müşrikleri, Allah tarafından gönderilen bu ayet ıslah etmez. Onlar için savaş, ganimet, zulmetmek ve kan dökmek önemliydi. Çıkarcı ve zalimce tavırları tarihin akışı içerisinde İslam dinine zarar vermekten başka hiçbir olumlu yönleri olmamıştır. Geleneklerini inkar ederek,  yasak ve kutsal sayılan Muharrem ayında Hz. Hüseyin’le savaşarak Kerbela katliamını yaratmışlardır.

       Birçok dini kaynaklar, Hz. Muhammed’in Muharremde oruç tuttuğunu yazmaktadır. Hz. Muhammed döneminde, ( müşrikler dışında ) muharrem ayına büyük bir ilgi ve saygı gösterilmiştir.

       Hz. Muhammed’in Hakk’a yürümesinden sonra Muharrem ayına saygı geleneği ortadan kaldırılmıştır. Ancak Peygamberimizin hane halkı ( Ehlibeyt’i ) ve yakınları Muharrem ayına ait geleneklerin yaşatılması için çaba harcamışlardır.