ZOR ZAMANDA KONUŞMAK !


 R. Ferhat VURAL    08-12-2015  


Demokrasi;Klasik anlamda halkın kendi kendini yönettiği,çoğunluğun azınlığı baskı altına aldığı rejimin adı değildir.Demokrat ise,nabza göre şerbet veren,suya sabuna dokunmayan,haksızlıklar karşısında susan biri değildir.Tam aksine Demokrasi;Azınlıkta kalanların bile düşüncelerini inançlarını korkusuzca ifade edip yaşadığı örgütlendiği rejimin adıdır..Demokrat ise, kendisi gibi düşünmeyip inanmadığı halde haksızlığa uğradığında onun hak ve hukukunu savunan kimsedir..Kısacası herkesin suspus olduğu "zor zamanda konuşan kimsedir " En çok bilinen anlamıyla Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir. 

Maalesef ülkemizde demokrasimiz kurumlaşmadığı ve demokratlarımızda sadece-istisnalar hariç-kendine demokrat olduğu için her dönemde toplumun belli bir kesimi haksızlığa uğradığında diğer kesimler sadece bakmakla yetinir veya ellerini ovuşturup oh çekilir..Bunu 1960 darbesi,12 mart muhtırası,12 eylül askeri darbesi,28 şubat sürecinde gördük ve yaşadık..Tıpkı 12 Eylülde ispiyoncu,28 şubatta İslamcı ancak tehlikeyi gördüğünde " İslamcıların ne kadar da anti demokrat" olduklarını her platformda dile getiren,şimdi de önüne bir kemik kırıntısının atılmasıyla yalakalıkta guinness rekorlar kitabı'na girmeyi hak eden omurgasızları gördüğümüz gibi..

Bakınız,Doğu ve güneydoğuda bazı il ve ilçelerde günlerce devam eden sokağa çıkma yasakları ve  sıkıyönetim dönemlerini aratmayan uygulamalar var...İnsanlar ölüyor yaralanıyor,günlerce aç susuz kalıyor kimseden tepki yok.Tek taraflı bir bilgi kirliliği var ve ne olup bittiğini tam olarak öğrenemiyoruz..Tıpkı 90'lı yıllarda TRT de " anadoludan görünüm "adıyla program yapan  Güntaç Aktan'ın haberciliği gibi.Hatırlayın o dönemi,her seferinde bazı görüntüler yayınlanır-arkası dönük-bu kadar terörist öldü şu kadarı yakalandı vs.vs..Ancak çok sonra meydana çıktı ki o haberlerin tamamı manipülasyon ve tek taraflı asparagas haberler..

Adına ister cemaat deyin ister paralel deyin fark etmez,gerek bu camiaya gerekse iktidara muhalif  kesimlere karşı yapılan operasyonlarda "suçu ispatlanana kadar herkes masumdur" ilkesi ayaklar altına alınıp "suçlu" gibi insanlar teşhir edilir hatta bayanlara tıpkı bir katil bir cani gibi kelepçe takılır yine kimseden tık yok.Hatta bu işten nemalanan ve bir ara yeri göğü inleten "başörtüye uzanan eller kırılsın "sloganları atanlardan dahil..

Gazeteciler yazarlar, yazdıkları yazılardan yaptıkları haberlerden dolayı içeri atılır sıradan rutin bir olaymış gibi algılanır..vb vb..

Dostlar,bu uygulamalar kısa sürede bazı insanların egosunu tatmin edebilir ancak,uzun sürede toplumda ciddi sıkıntılar yaratır bu böyle biline.Demokrasi farklılıklara tahammül rejimidir.Haksızlığa uğrayanların hakkını aramak için onlar gibi düşünüp inanmak gerekmez.Biraz insan olmak yeterlidir.Şu yanlışları söyleyelim.Terör,HDP'li belediyelerin  hendek icraatı,Cemaatin devletin içine sızıp kurumları ele geçirmeye çalışması,bazı yazar ve çizerlerin bir türlü içine sindiremediği milli iradeyi vs...Ancak tüm bunlar bir topluluğun top yekün cezalandırılmasına ve "McCartizm'e" dönüşmemelidir. Ve haksızlığa karşı suspus olmamızı da gerektirmez..Ne diyor Rabbimiz;

 

" Ey iman edenler; kendiniz, ana-babanız ve yakınlarınız aleyhinde de olsa Allah için şahid olarak adaleti gözetin. İster zengin, ister fakir olsun; onları Allah'ın koruması daha uygundur. Adaletinizde heveslere uymayın. Eğer dilinizi büker veya yüz çevirirseniz; Allah, yaptıklarınızdan haberdardır."NİSA 135