OKUMA ÇIKMAZINDA OKUMAK


 Şuayip BÜTÜN    08-12-2015  


Üstad Cemil MERİÇ “okumak meçhule açılan kapıdır” der. Meçhule yani insana insan kainatın bütün sırlarını kendinde toplayan, her sayfasında sonra daha karmaşık ve derini bir kitap halini alan garip yaratık. İnsan okuyarak kendini bulur veya kendinde kendini kaybeder. Çünkü insanda kitabın bir sayfasıdır. Ama bunu anlaması var oluşunun bir başlangıcıdır. Okumanın tabiatına aykırı olarak kitaplarla meşgul olmak ise bitişin, yok oluşun, hiçliğin veya isyanın başlangıcıdır.

Okumak bu kadar zor muydu? Aristo’dan Sokrat’a kadar bütün bilgiler zamanlarında okuyan ve düşünen insanların azlığından şikayet ediyorlar. Oysa kendi açımdan düşünüyorum da bu yakınma benim çağdaşlarıma ve bu zamana ait bilgi geliyor bana. Bir bilgenin dediği gibi “Bir kitap okumak bir adam öldürmekten daha zordur” derken elbette haklıydı. Okumak, kitabı çağrıştırma ama kitabı aşan bir kavram. Kitapla başlayan ve insanın kendini keşfiyle biten bir olgudur.

Okumak kendine has bir iklim, onu yaşayanlar bilir. Doğruyu aramaktır okumak, o halde hakikati bulanlar gerçek okurlardır. Modern anlamda akıl bilimi elde etmek için verilmiştir. Oysa ilim aklın ıslahı için vardır. Rodin’e sorarlar: Nasıl yaptın bu heykelleri? “Fazlalıkları atarak” diye cevap verir. Okumak akıl açısından fazlalıkları atmalı inceltmeli. Gerçek anlamda okumak anlamlandırmayla ilişkilidir, bilgiyle değil. Okumak malumat istiflemek değil, hikmeti aramak olmalıdır. Aydınlatmak için değil, aydınlanmak için okumalıyız.

Okumak kavgadır. Kendisiyle ve her şeyle. Okur her şeyini bir kenara bırakır, kalemle, kitapla, yazarla kavgaya tutuşur. Bu kavganın sonucunda kendini kazanan keşfetme veya kaybetme olabilir. İnsanın kendisiyle yüzleşmesi ve kendine eleştiri yönetmesi zor hatta imkansız gibi bir şeydir. Okulu bitirmek için okumak, köşe kapmak için okumak, bilgiçlik taslamak için okumak, kafaya bilgi depolamak için okumak, kendini ideolojinin kalıplarına dökmek için okumak, Bütün bunlar okumak çıkmazında okumalardır. İnsanlar yüzlerce binlerce kitap okuyabilirler. Günlerini gecelerini, ömürlerini okumak için harcayabilirler ama her okudukları şey onları çıkmazın bir adım daha içine iter Okumak çıkmazının...

Hitler ile Stalin’de birer okur değiller mi? Ama okur olmaları milyonların kanlarını akıtmalarına engel olmadı. Hatta bu kadar kan akıtmalarının nedeni okur olmalarıydı birazda. Hitler bir Alman köyünde yaşasaydı. Germen ırkının en üstün ırk olduğunu, diğer ırkların aşağılık olduğunu kitaplardan okumasıydı. Hitler olmazdı. Bağıyla bahçesiyle ilgilenen çiftçi olurdu büyük olasılıkla Stalin bir Rus balıkçısı olsaydı. Diyalektiğin gereği olarak kominizmin gelmesi gerektiğini, bu süreci hızlandırmak için şiddet kullanmanın şart olduğunu okumasaydı Stalin olmazdı.

 

Okumak ama nasıl sorusu aydınlanmadan bir ömür boyu cevabı aranılıp bilinecek cinsten değil. İnsan okuduklarının toplamı ya da, okumadıklarının pişmanı olur. İyi bir okuyucu nasıl olur sorusu ilgilendireni bizi asıl..