TOPLUMSAL YOZLAŞMA


 R. Ferhat VURAL    08-12-2015  


İslam dünyasının en önemli filozoflarından biri olan ibn Haldun(1332-1406)toplumların gelişimi ve değişimi üzerine çok kıymetli eserler veren bir alimdir.Haldun, bu eserleri verirken batıda sosyolojinin adı bile okunmuyordu,çünkü batıda sosyoloji yani toplum bilimle tanışma 18.yy sonlarıdır ve bu bilime ismi verende  Aguste Comte'dir..

Bunları niçin mi yazıyorum şunun için ; bir toplumun değişimesi,gelişmesi ve medeni dünyada yerini alması kendiliğinden oluşan bir olgu değildir.Yani hiç bir şey  tesadüf değildir ve kendiliğinde oluşmaz.Bugün eğer batıya gıpta ile bakıyorsak ve islam dünyasının insanları oralara gitmek için ölümüne "cansız bedenler sahile vuruyorsa "bunun üzerinde çok düşünmemiz gerektiğine inandığım içindir...

Kendimizi ve yaşadığımız çevreyi şöyle bir test edelim.Herkes hepimiz" bir takım şeylerin yolunda gitmediğinden  şikayetçi" olduğumuz görülecektir.Peki şöyle bir soruyla başlasak nasıl olur ? Bu şikayetçi olduğumuz konuların neresindeyiz? Bu sorunların çözümü noktasında elimizden gelenin asgarisini yapıyor muyuz?Yoksa şikayetçi olduğumuz konuları kendimiz fazlasıyla yapıp başkasının da doğru olanı yapması için mi şikayetçi oluyoruz..?hepinizin "evet yanlışı biz ,doğruyu başkasından bekliyoruz "dediğinizi duyar gibiyim..

İşte bizi mutsuz kılan ve toplumu da yozlaştıran bazı hastalıklarımız;

-Öncellikle nemelazımcı ve benciliz,ne olursa olsun "aman bize bir zarar ziyan dokunmasın "deriz.Birazcık menfaat varsa atlarız,yoksa da kaçarız..

-Hasbelkader bir şeylere sahip isek, bunu bir üstünlük meziyeti olarak görür sahip olmayanları da küçümseriz..kendimizi akıllı onları da zeka özürlü ve beceriksiz görürüz..bizden olmayana kapıları kapatırız..

-Kıskancız,çekememezlik genlerimize işlediği halde iki yüzlü davranarak  rakip olarak gördüğümüz insanları arkalarında çekiştirip, yan yana geldiğimizde de  onları ne kadar çok sevdiğimizi ballandırarak anlatırız..!

-Dedikoducuyuz,mecliste hazır olmayanların gıyabında onları çekiştirmeyi,mallarını paralarını veya başına bir hal geldiyse kınamasını,dilimize dolandırmasını  çok iyi beceririz..

-Helal haram,kul hakkı,çevre kirliliği vb. konuları sadece konuşmayı severiz,icraatta geldi mi kafamızdan fetva vermede pek alimiz ..!

- Kısacası hep komşumuzun çocuklarından şikayetçi olmasını biliriz de kendi çocuğumuzun devirdiği çamları bir türlü göremeyiz..

Şimdi sormak lazım, böyle toplumlardan sağlıklı ahlak ve erdemli nesiller yetişir mi?

Ünlü Amerikalı filozof John Watson "Bana bir bebek verin ondan Dr,Avukat,mühendis hatta bir cani yaratayım "demişti...

 Demek ki  sıkıntı içimizde ."Ne ekiyorsak bir nevi onu biçiyoruz."Şikayetçi olduğumuz konularda öncelikle kendimizden başlamak gerekmez mi..?

Eleştirdiğimiz  bu toplumsal kokuşmuşlukları , çocuklarımıza,çevremize kötü örnek olduğumuz halde bundan şikayetçi olmamız ne kadar ahlaki? Ünlü filozof Konfüçyüs'e kulak verelim..

 

"Kendisine ve çevresine yararı olmayanın,başkalarına yararı olmasını beklemeyiniz.."Konfüçyüs