DEĞERSİZLİK


 Nimet MUTLU    10-12-2017  


Değer; bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü. Bu hayatta her şeyin bir değeri vardır. Canlı veya cansız...

Cansız nesnenin maddi değeri vardır kimileri içinde manevi değeri çoktur. Bize çok sevdiğimiz biri tarafından verilen el emeği hediyeye gözümüz gibi bakar, koruruz. Peki ya canlılar için düşünürsek aynı durumu insanın mesela; maddi değeri olmaz manevi değeri vardır. İçimizde büyütüp hayatla tanıştırdığımız minik canlılar, çocuklarımız... Mucizevi bir biçimde canımızın içinde bir can... Değeri dünyalarla ödenmeyecek yavrularımız, çocuklarımız. İstisnasız herkes için çocukları, eşleri, anne babaları değerlidir. Bize verilen maneviyatı yüksek hediyeden çok daha değerlidir! Bizler o hediyenin kaybolmaması, yıpranmaması için nasıl ki koruyucu önlemler alıyorsak aynısının daha fazlasını insanlar için de çocuklarımız için de yapmalıyız. Günümüze baktığımızda insanın değerinin çok önemli olmadığına birçok yerde şahit olabiliyoruz. Çocuklara çok rahat kızılabiliyor hatta sinirlerine hakim olamadığından herkes içinde dayakla terbiye etmeye çalışan kişileri görebiliyoruz. Karşısındakini değersizleştirerek mutlu olanları..

Başkaları ile kıyaslayanları görebiliyoruz.

İnsanı değersizleştiren insandır. Çocuklar dünyaya saf bir şekilde gelir. Ailede öğrendikleri ve yaşadıkları ile de değerlerini oluşturur ve yaşamına o yönde devam ederler. Sonrasında da iyi insan veya kötü insan olarak anılırlar. Ailelerin çoğunda yapılan birtakım yanlışlar çocuğun hayatının her döneminde sıkıntılar yaşamasına sebep olur. Reddedilme ve kabul görmeme çocuk üzerinde derin izler bırakır. Öz güvenini kaybeder, kabul görmek ve sevilmek için arkadaşları ile iyi geçinmeye çalışır arkadaşlarından gelen iyi veya kötü tekliflere hayır diyemez, başarılı olsa da başarıyı zamanla önemsizleştirebilir. Öte yandan içe kapanıklık, utangaçlık başlayabilir. Reddedilmektense iletişimi kesmeyi tercih edebilir. Aileler farkında olarak veya olmayarak çocuklarını başkaları ile kıyaslayarak ötekileştirirler. Çocuk kabul gördüğünde ise mutlu bir yaşam sürer ve her alanda başarılı olur.

Yargılanarak büyütülen çocuk her duruma önyargı ile yaklaşıyor ya da insanları yargılamanın doğru olduğuna inanarak büyüyor.

Sürekli övülerek büyütülen çocuklar övgünün olmadığı durumlarda öfkeleniyor, kendini mükemmel görüyor, kimseyi beğenmiyor( narsist kişilik)

Empatisiz büyüyenler bencilleşiyor, sadece kendini düşünüyor.

Değersizlik duygusu ile büyüyen çocuk insanları da değersizleştirmeyi öğrenmiş oluyor ve bunu her alanda uygulamaya başlıyor. Daha iyi bir geleceğe sahip olmaları için önceliğimiz çocuklarımız olmalıdır. Çünkü o çocuk büyür ve gelecek nesillerimizi büyütür. En değerli varlıklarımız için yapmaya değmeyecek hiçbir şey yoktur. Onları olduğu gibi kabul edelim, reddetmeden, yargılamadan, sevgi dolu anılarla büyütelim...