“NE OLUR KİTAP OKUYUNUZ,


 Prof.Dr.Nüket GÜZ    17-12-2017  


Dostlarım bilirler aynı anda 3-4 kitap açıktır evin muhtelif yerlerinde.
Ve her hafta en az iki – üç kitap okur 
ve uygun olanlar hakkında iki-üç paragraf yazarım burada.
Kaç gecedir tutkunu olduğum Ahmet RÂSİM okuyorum.
Bir hazinedir RÂSİM...
Benimle paylaşıyor o hâzinesini; cömertçe.
Diğer yerli yabancı yazarlar gibi, 
o da ömrümü uzatıyor.
Binlerce yıl önce yazılmış kitapların yazarları dostlarım.
Onlar sâyesinde binlerce yıl yaşamış gibi oluyorum.
Bunun için okumayı bilmek ve çok sevmek gerekir.
Öyle der, çok sevdiğim bir diğer büyük yazar,
Umbero ECO:
"Okumayı bilmek , yaşamı uzatır. 
Okumayanın yalnızca kendi yaşamı vardır 
ve sizi temin ederim ki çok küçük bir yaşamdır. 
Oysa biz ölürken Rubicone'yi Sezar ile geçtiğimizi anımsarız, 
Waterloo'da Napolyon ile savaştığımızı , 
Güliver ile yolculuk ettiğimizi 
ve cücelere ve devlere rastladığımızı anımsarız. 
Ölümsüzlüğün yerini dolduracak küçük bir ödül ."
Gelelim Ahmet RÂSİM’e...
İleride çok yazacağım ama bu akşam bir başka
güzelliği paylaşmak istiyorum.
Ahmet RÂSİM ve torunu Osman Nihat AKIN
benim çok sevdiğim bestekârlardır.
RÂSİM’in hem güfte ve hem de bestesi 
kendisine âit olan eserleri hepimiz biliriz....
“Pek Revâdır Sevdiğim Ettiklerin...”
“Benim Sen Nemsin Ey Dilber...”
“Leb-i Rengînine Bir Gül Konsun...”
Bu akşamüstü bir “CEBRÎ GÜFTE” hikâyesini
tekrar okudum; tebessüm ederek ve de hüzünlenerek.
Gazeteci RÂSİM hep muhâliftir...
O zamanki devlet yönetimine ters düştüğü için de 
günlük yazılarından dolayı her zaman tedirgin dolaşıyor...
Her an derdest edilip, götürülme endişesi içinde. 
Anlatıyor:
- "... Bir gün arkadaşlarla bir lokantada yemek yerken zabıta başucuma dikildi”....
-“Zat-ı âlilerini Merkez Komutanlığı'na götürmeğe memurum.” DEVAM EDECEK