“NE OLUR KİTAP OKUYUNUZ, OKUDUĞUNUZ KADAR VARSINIZ!...”-2


 Prof.Dr.Nüket GÜZ    24-12-2017  


Şöyle bir ayıldım. 
O gün, o günden evvelki makalelerim birer birer gözümün önünden geçti. 
Öyle şüpheli bir şey yazmamıştım. 
O halde Merkez Komutanı Sâdeddin Paşa, 
Sultan Hamid'in Başmûtemedi acaba beni ne diye arıyordu? 
Soğuk bir terin ensemden belkemiğim boyunca indiğini hissettim.
Dışarıda bir kânun-u evvel (Aralık) gecesinin yarısı, 
rüzgarlı, uğultulu, tenhâ ve titrek kararıp gidiyordu. 
Zâbit bir fayton çağırdı. 
Şemsiyemi kapadım, bir köşeye suçlu suçlu büzüldüm.
Çok bekletmediler. 
Fesimi, gözlüğümü düzelttim, 
redingotumun düğmelerini yokladım, acele ilerleyip etekledim. 
Paşanın gözleri kıpkırmızı idi. 
Dedi ki:
- “Sizi rahatsız ettik Râsim Beyefendi...”
İçim biraz ferahladı.
- “Başımıza geleni sormayın; Bestenigâr Kalfa sizlere ömür...”
-“Cenab-ı Hak ömr-i devletlerini müzdad buyursun...” 
Duasını mırıldandım.
Paşa'nın konağı zamanının mûsikî akademisi idi. 
Hattâ Sultan Hamid'e raks için, saz ve söz için 
çerkes kızları talim ve terbiye edilirdi. 
Bestenigâr Kalfa Paşa'nın sazının Başhânendesi idi. 
O ne ses! 
Kemençe gibi bir ses ki, bir kemençenin 
perdelere râm emniyeti bile onda vardı. 
On beş gün evvel "Enfloenza" gibi başlayan dörtnala bir verem, 
o kahrolası hastalık o güzeller güzeli tazeyi alıp götürmüştü. 
Paşa devam etti:
- “Şimdi zat-ı âlilerinden ricâ ediyorum. Hâle münasip bir güfte kerem buyurun...”
-“Ferman Efendimizindir...” dedim; dışarı çıktım. 
Beni yan odaya aldılar. 
Bir de ne göreyim Hâfız Hüsnü de orada değil mi? 
Onu da çalyaka edip getirmişler ki, güfteyle beste olsun diye... 
Oturdum... 
Korku ile kaderin, 
mestî ile hûşyarlığın memzûç ve mümtezici şu mısraları söyledim:
“ÇOK SÜRMEDİ GEÇTİ TARÂB-I ŞEVK-İ BAHÂRIM 
SOLDU EMELİM, GONCELERİM, RENG-İ İZÂRİM
BİR BÜLBÜL-İ RAKSAN-İ TARÂB-NÂK İDİM AMMA 
BİLMEM Kİ NEDEN TERK-İ HEVÂ ETDİ HEZÂRIM
BİR NAĞME-İ DİLSUZ U GÂM İLE DÜŞTÜ IRAK'A
BEN BÖYLE GÖNÜLLER YAKICI BESTENİGÂR'IM
Hafız Hüsnü bestesini Bestenigâr eyledi. 
Geçtik Paşa'nın yanına... 
Ben güfteyi okudum Paşa merhum hıçkırdı. 
O besteyi terennüm etti hüngürdedi... 
Etekleyip dışarı çıktıktan sonra bize altın yirmişer lire ihsan geldi. 
Eh! 
Bestenigar Kalfa'nm bestesi, Hâfızın sesi bir araya gelince 
döndük yine meyhâneye.”
Ve şöyle bağlıyor bu anısını: 
“MEYHÂNELERDEKİ KÜP KIRIĞINDAN 
FAZLA TÖVBE KIRIĞI VARDIR..."
Ömründe kötü bir alışkanlığım olmadı,
o yüzden tövbe de uzak bir kavram bana...
Bu akşam,
Bu muhteşem eseri Sevgili Dostum kadife sesli
Elif GÜREŞÇİ’nin yorumundan takdim ediyorum Ef’em...
Okuyalım,
Ömürleri katlayalım,
Ya da bize öyle gelsin,
Zâten ömür de öyle değil mi,
Hakkını verirsen çok uzun,
Hakkını vermezsen çok kısa...
Vesselâm.." Sedat Örsel hocamdan