KAYYUM OLMADI DANIŞMAN VERELİM!


 R. Ferhat VURAL    31-12-2017  


İki haftadır Adıyaman belediyesine danışman olarak getirilen Uğur Yalçınkaya'yı konuşuyoruz.

Aslında danışman olduğunu sonradan kabul ettik,kayyum olarak atandığını ayaklı gazeteler çoktan duyurmuştu bütün şehre.Sosyal medya da resimlerini alıp birbirlerine whatsap'tan, şurdan burdan gönderenlerden tutunda  giyim ve kuşamına göre yorum da bulunanlara kadar..Hatta bazıları niyet okudu, bazıları çoktan kendisi hakkında  hükmünü verdi.Polis olduk,yargıç  olduk,psikolojik danışman olduk oldukta olduk ve adamı mahkum ettik.Kimisi de Başkan Kutlu'ya olan nefretinden dolayı adeta "mal bulmuş mağripli" gibi etik dışı,ahlaktan edepten  yoksun yorumlarda bulundu..

Tanımadığımız,bilmediğimiz bu insanında bir haysiyeti, onuru, gururu olduğunu unuttuk,tıpkı tüm ahlaki değerlerimizi unuttuğumuz gibi!

Bu paylaşımları,bu yorumları yapanların hiç birisi adamı tanımıyor.Birlikte oturup bir çay içmemişler sohbet etmemişler,ticaret yaptıkları yok,birlikte seyahat ettikleri de yok..Ama hepsi adamın hakkında neredeyse cv'ni yazacak kadar bilgi sahibi maşallah..!

Yahu sormak lazım;Bir insanı tanımadan bilmeden vizyonunu,misyonunu öğrenmeden sadece giydiği bir ayakkabı veya kıyafetinden dolayı bir yargıya varmak ne kadar ahlaki? Kaldı ki bir insanın bireysel tercihi olan bir kıyafeti yadırgamak,giydiği bir ayakkabının renginden dolayı kınamak, küçümsemek cehalettin/bağnazlığın dikalası değil de nedir?

Bilmiyorsanız söyleyelim;Siyasi partilerde, belediyelerde hatta kurumsal şirketlerde bu tür danışmanlar olur.Bu danışmanların kılık kıyafetinden ziyade o kuruma neler katacağı üzerinde durulur.Bilgisine görgüsüne,birikimine bakılır..Ama bizde maalesef bunlara hiç bakılmaz varsa yoksa görünüş,hele hazzetmediğimiz biri ise "vur abalıya"..Yahu bu adamın kıyafeti mi iş yapacak yoksa beyni mi? Bu soruyu soran yok maalesef!

Önce adamı tanıyalım,getireni dinleyelim,bu arkadaş bu kente ne katacak?projeleri var mı? Neden böyle bir insana ihtiyaç duyuldu diye soralım.Ama bu zahmette katlanmıyoruz,önce kazan kaynatıyoruz,dedikodu üretiyoruz egomuzu tatmin ediyoruz,gerisi sonradan gelir diyoruz..

 "Dedikodu basit ruhlu insanların eğlencesidir" demiş 15. yüzyılda yaşayan Fransızların en büyük tiyatrocularından olan Pierre Corneille.

Şunu da gerçekten merak ediyorum  ve bu dedikodu ile kafaları hoş olanlara sormak istiyorum.Bu kentin mimarisinden estetiğine,kültüründen sanatına,sanayisinden tarımına ne gibi  projeler üretiniz? Bu kentin gelişimi için hangi icraatlara imza attınız? Yoksa bu beldeye Nobel ödülü kazandırdınız da bizim mi haberimiz yok? Yapmayın zekamızla alay etmeyin çünkü biz birbirimizi çok iyi tanırız..

Bu Kentin neden geri kaldığını merak ediyorsanız iki kesime bakacaksınız.Birincisi bu şehre hiç bir şey katmayan protokol kompleksli koltuk sevdalısı bazı STK'lara.İkincisi,gazetecilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan,bilgi yoksunu ,fikir fukarası kahvaltılı basın toplantılarının bazı paçavracı müdavimlerine bakacaksınız..Çünkü  hizmet makamındaki insanları harekete geçirecek olanlar bu iki kesimdir.

Düşünüyorum da bu kadar boş beleş şeylere kafa yoran başka bir belde var mı?Ve bugün daha iyi anlıyorum bu kentin neden geri kaldığını! Bu kadar hasutluk dedikodu hakikatten başa bela..

Bu dedikodu ve suizanda bulunanların çoğunun mangalda kül bırakmayan "Müslümanlar" olması ne kadar acı? Onlara şu ayeti hatırlatarak bitirelim..

"Ey müminler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bazısı günahtır." (Hucûrât, 49/12)

Dedikodusuz bir yıl olması dileğiyle, hepinize mutlu seneler..