"BİZİM DEDİKODUMUZ MEŞHUR"


 R. Ferhat VURAL    14-01-2018  


Merhaba sevgili dostlar,

Bu hafta hepimizin şikayet ettiği ama konuşmaktan ve dinlemekten zevk aldığımız dedikodu ve gıybet üzerine bir kaç satır yazmak istiyorum..

Dedikodu ve gıybettin dinsel buyotunu din adamlarına bırakıyorum-ki neredeyse her cuma namazından sonra zaten bu konu üzerinde vaazlar/nasihatler verilir- ben konunun insani boyutu üzerinde durmak istiyorum..

Acaba dedikodu üzerine beste yapılmış türküler söylenmiş başka şehir var mı doğrusu merak ediyorum..Hani Kahtalı Hamido'nun seslendirdiği “bizim neyimiz meşhur dedikodumuz meşhur..” mısralarıyla başlayan türkümüz..Sosyolojik olarak olaya baktığımızda şunu görüyoruz.Fikir,proje,katma değer ve yeni birşey üretemeyenler ve sürekli yerinde sayanlar maalesef dedikodu üretiyor.. "Yaşama tutunmak için güçlü bir amacı olmayan ve hayatın basamaklarına sağlam basmak için tutarlı bir birikime sahip olmayan kişiler, hayatlarındaki bu boşluğu dedikoduyla gidermeye, hayata ve mutluluğa bu şekilde bağlamaya çalışır. Yani yaşadıkları sorunlardan ve kendilerine yetmeyen dar dünyalarından kaçmaya çalışan 'sınırlı kişiler' dedikodu yapar. Bu yetersizliklerini, başkalarına ya da başkalarının hayatlarına ilişerek kapatmaya çalışırlar."

Başka kimler dedikodu üretir derseniz, aynı mahallede yaşamalarına,aynı çeşmede su içmelerine rağmen, arkadaşı akrabası, komşusu, herhangi bir alanda (Ticaret, sanat,memur, amir)kendisini geçtiği zaman kıskançlığın verdiği çekememezlikle dedikodu üretir..

Başka kimler kıskanır dedikodu yapar; velev ki dün fakirdi ama bugün çalışmış çabalamış hasbelkader bişeylere sahip olmuş,okumuş iyi bir makama gelmiş.İşte kıskanılma için dedikodu için bir sebep daha.. “yahu bu adam düne kadar nefesi açlıktan kokuyordu nerden getirdi bu mal varlığını, hımm mutlaka işin içinde başka işler var,canım zaten demezler mi  çok söz yalansız çok mal haramsız olmaz diye..” ve atasözüyle destekler dedikodusunu. .

Nasıl olsa dilin kemiği yok..

Peki bir insanın yüzüne konuşulmayacak bir lafı/sözü arkasından konuşmak, çekip çekiştirmek ne kadar doğru? ve o insanın kulağına gittiği zaman da hemen kıvır ve inkar et."Yahu öyle demek istememiştim" hık mık..

Sormak lazım, sadece bir anlık ego tatmini için  kıskançlığın/hassütlığın kendini bu kadar madara etmenin bir anlamı var mı?

Hani bir atasözü var "Dilim dilim dileyim başıma geleni senden bileyim.."

İnsanın başına ne gelirse boşboğazlıktan gelir.

"Duydum ki arkamdan gıybetimi etmişsin,benim gibi bir acizden korkmuşsun da Allah tan korkmamışsın.. " Mevlana