SÖMÜREREK GELİŞMİŞ ÜLKELER VE ÇEVRE KİRLİLİĞİ 1


 Mustafa ÇATLI    11-02-2018  


  “Göğü Allah yükseltti ve dengeyi (mizanı) O koydu. Sakın dengeyi bozmayın.” Rahman 7/8

      Yüce Allah yeri , göğü ve bütün varlıkları yarattıktan sonra bu varlıkların hayatını sürdürebilmesi ve işleyişini devam ettirebilmesi  içinde  gerekli olan ortamı, şartları hazırladı. Hayatın devamı için Yüce Allah’ın belirlemiş olduğu varlıklarla ilgili bu ilahi yasalara din diliyle Sünnetullah (Allah’ın varlıklarla ilgili koyduğu kurallar, yasalar) diğer adıyla da kader denir.  Sözcük anlamı: yaratma, ölçü koyma, belireme gibi anlamlara gelen kader canlı ve cansız bütün varlıklarla ilgili olarak yaratıcı tarafından belirlenmiş olan ilahi yasa ve ölçüye denir.  Cansız varlıkların işleyişi bu kadere fiziki yasalara uygun olduğu gibi insanların uymak zorunda olduğu sosyal yasalarda kaderdir. Bu yasalara uygun hareket etmek hem insan hem de doğa için olumlu sonuçlar doğururken yasaları ihmal ve ihlal etmek ise tabiatın tahribatına ve sosyal felaketlere neden olmaktadır. Bu nedenle yeryüzünde şahit olduğumuz çevre kirliliği gibi doğa sorunları ile savaş, çatışma, anarşi gibi sosyal krizler insan kaynaklı olup asla kader değildir.   Bu nedenle insan tembelliğini, ihmalkarlığını, tedbirsizliğini ve kısaca sorumsuzluğunu kadere havale etmemelidir. Bu gerçeği rabbimiz Rum Suresi 41. Ayette Şöyle ifade etmektedir:

          “İnsanların bizzat kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu…”

Bugün yeryüzünde ortaya çıkan çevre kirliliği ve doğanın tahribatı dahil savaşlar, sosyal ve ekonomik krizlerin tamamı insan kaynaklıdır. Karasıyla deniziyle her yerde insanların doymak bilmeyen maddi ihtirasları ve açgözlülüğü sebebiyle ekolojik denge bozulmuş sosyal bunalımlar oluşmuş böylece bütün bir yeryüzü fesada uğramıştır.

            Çevre kirlenmesi doğal bitki örtüsünü yok ederken sömürerek gelişmiş ülkelerin doymak bilmeyen ve sınır tanımayan diğer ülkeleri sömürme hevesi de savaşlara ve sosyal yıkımlara neden olmaktadır. İlginçtir günümüzde meydana gelen doğal afetlerin  dahi bir kısmı  insandan kaynaklanmaktadır. Silah üreticisi olan gelişmiş ülkelerin nükleer silah denemeleri deprem ve tsunami gibi doğal afetlere neden olmaktadır.  Örneğin 2011 yılında Amerika’nın okyanusta yapmış bulunduğu nükleer füze denemesi tsunamiye nenden olmuş ve Japonya’nın iki kenti sular altında kalmıştı. Ayrıca ürettikleri silahlara Pazar oluşturmak içinde ülkeler arasında savaşlar veya bir ülke içinde iç karışıkları ve çatışmaları çıkarabilmekteler. Başta ABD ve AB olmak üzere silah üreticisi olan ülkelerin terör örgütlerine olan desteğinin de  Pazar oluşturma amacına yönelik olduğunu unutmamalıyız.

     Çevre kirliliği konusunda dünyayı en çok kirleten ülkelerin listesi içinde ABD ikinci sırada yer almaktadır. ABD aynı zamanda Stockholm uluslararası barış araştırmaları enstitüsünün (SIPRI) araştırmalarına göre dünyada en çok silah satan on ülkenin içerisinde birinci sırada bulunmaktadır. 

    Silah ihracatında şampiyon olan ABD, dünya silah ihracatının üçte birini tek başına gerçekleştiriyor. Dünya silah ihracatının dörtte birini karşılayarak ikinci sırada yer alan Rusya’dan sonra listede Çin üçüncü sırada yer almaktadır. En çok silah üreticisi olan bu ülkeler aynı zamanda dünyayı en çok kirleterek zarar veren ülkeleri de oluşturmaktadır.  (DEVAM EDECEK)