Ey şehir seni nasıl anlatsam


 R. Ferhat VURAL    08-04-2018  


Derler ya “Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatan demiş”

Herkesin memleketi kendine güzel.İnsanın doğup büyüdüğü havasını teneffüs edip suyunu içtiği memleketini sevmesinden daha doğal ne olabilir?

Bazen acımasız eleştirilerde bulunabiliyoruz bu kentle ilgili, ama İnanınız tüm bu eleştiriler memleketimizi sevdiğimizden dolayıdır.Daha iyi yerlere gelmesini istediğimizden ve  insanlarımızın insanca yaşaması için yaptığımız yapıcı eleştirilerden başka bişey değildir..

Yoksa kapımızın önündeki kirliliğe değil de binlerce kilometre uzaklıktaki ülkelere ayar verebilir, onların sorunlarını konuşabilir,evimizin önünü nasıl kirlettiğini yazıp rahatlayabildiğimiz gibi komplo teorisyenlerini de memnun edebiliriz.Ama İnanınız bunu yazmakla sadece kendimizi kandırmış oluruz. Evimizin önü kirliyse birinci fail bizleriz.Onun için ısrarla evimizin önünü temizleyelim diyoruz..

Bu şehir mazlumdur, fakirdir, garibandır kendi kaderine razı olmuştur aza kanaat eden, kendi yağında kavrulan bir şehir.İnsanları cana yakın ve sıcak, hele yabancıya karşı sofrasındaki lokmayı paylaşacak kadar cömert..

Ancak bunların hiç biri karın duyurmuyor.Gelişen teknoloji ve yeni ihtiyaçlar beraberinde bir çok zaruri tüketimi doğurmuştur.. istediğiniz kadar aza kanaat edeyim deyin, çoluk çocuk hele yeni yetişen nesil kanaatten anlamıyor.Eskiden lüks addettiğimiz İhtiyaçlar bugün zaruri ihtiyaçlar olmuştur,cep telefonları, internet, doğalgaz, beyaz eşya, ayrı konutlarda oturma hatta akıllı evler vs istediğiniz kadar eskiden bir tabakta beş kişi yemek yiyorduk deyin nafile..

İşte tüm bu keşmekeş içinde bu ihtiyaçları ne yapıp edip karşılamanız gerekiyor, üretmeniz gerekiyor.. Karşılamadığınız takdirde karşılığı daha kötü sirayet edip bize geri dönüyor.Bu dönüş bize, ya aileler dağılıyor,ya çocuklar kötü alışkanlıklar ediniyor,ya da karanlık yapılara kolayca lokma oluyorlar..!

Manşet haberimizde okumuşsunuz,Adıyaman işsizlikte rekor kırmış ve 81 vilayet arasında birinci olmuş,acaba sayın siyasilerimiz hizmet makamında olan insanlar birazcık olsun şapkalarını önlerine koyacaklar mı? Neden? Nerede bir arıza var?Tembel miyiz yoksa bu insanlara aş iş imkanı mı sunmuyoruz? diye..

Nerdeyse Sokakta gördüğümüz her iki gençten biri işsiz.Çalışan da bir nevi karın tokluğuna çalışıyor çünkü iş imkanları kısıtlı..Peki sormak lazım; bu gençler hiç mi evlenip aile sahibi olamayacak? Hiç mi yuva kurmayacak? Hiç mi çoluk çocuğa karışmayacaklar? Tabi ki bunların hepsi doğal olarak olacak,ya ondan sonrası? Ya bu ailelerin geçi mi?

Evet, hepimiz yozlaşmadan,başı boş,idealsiz,sorumsuz gençlerden/gençlikten şikayetçiyiz..

Peki bu işsizliğin, gelecek kaygısının gençlerde nasıl bir travmaya yol açtığını düşünüyor muyuz??? Maalesef hayır!

Başta hizmet makamında olan insanlar olmak üzere,toplumun aydınları,bu şehri seven/düşünen duyarlı yürekler mutlaka bunları düşünmeli çare ve çözümler üretmelidir.Bu şehri seviyorsak,İnsanları hayatta bağlayacak varlıklar kazandırmalıyız..

Sağlıcakla kalın.