KÜRESELLEŞME VE AHLAKİ DEĞERLER -2


 Mustafa ÇATLI    23-04-2018  


           KÜRESELLEŞME : MC DONALDSLAŞMA VE AKILCILIĞIN DEMİR KAFESİNE HAPSOLUNMA

           Batı tarzı küreselleşmenin ilk döneminde Avrupa devletleri, toplumları fakirlikten, diktatörlükten, hastalıklardan ve vahşetlerden kurtaracakları gibi argümanlar kullanarak batı dışı toplumları sömürgeleştirme yarışına girdiler. Ekonomik ve siyasi çıkarları için sömürgeleştirdikleri toplumlara aynı zamanda “ Medenileştirmek “ gerekçesiyle değer sistemlerini de dayatmaktaydılar.

            Batı  tarzı küreselleşmenin liderliğinin Avrupa’dan Amerika’ya geçtiği ikinci dönemde ise merkezin çevreyle kurduğu ilişki biçimi büyük oranda değişti; ilkinde “ değerlerin dayatılması “ ikincisinde ise “ değerlerin benimsetilmesi” yolu seçildi.                                                

            Batılı devletler (ABD ve AVRUPA) kendilerine yönelebilecek eleştiri ve tehditleri :

1-      Bilim ve teknolojideki üstünlüklerini kullanmak                 

2-      Gelişmiş iletişim araçlarını ve imkanlarını kullanarak olumlu imajlarını sürdürmek

3-      Uluslararası politik gelişmeleri kontrol etmek ve yönlendirmek    

4-      Bölgesel güçler arasında siyasi, ekonomik çıkarlar ve inanç farklılıklarından kaynaklanan rekabeti, gerginlikleri hatta yer yer çatışmaları yönlendirmek ve kontrol etmek

5-      Batının en önemli kültürel rakibi olmaya aday İslam dininin imajını , terörist faaliyetlerde bulunan kişi veya gurupların faaliyetlerinden hareketle İslamofobi söylemlerle olumsuz göstermek                                                                          

6-      Savaş ve çatışmaları Batının dışında tutmak gibi çok yönlü faaliyetlerle engellemektedirler.

   Batının tek merkezli küreselleşme anlayışına karşılık Batı dışı toplumların “ çok merkezli “ küreselleşme talepleri arasındaki çatışmalarda, İslam’ın diğer medeniyetlere göre gündeme daha çok gelmesi, İslam’ın ve Müslümanların yeni merkez arayışında alternatif olma potansiyeline en yüksek düzeyde sahip olmalarıdır.                                                 

   İslam’ın dışındaki diğer medeniyetler( ÇİN- HİNT), batıya siyasi ve ekonomik alternatifler üretebilir. Değer sistemi temelli alternatif ise ancak İSLAM MEDENİYETİ tarafından ortaya konabilir.                                                                                                                      

    Yazar Batı Tarzı Küreselleşmenin miadını doldurduğunu ve bu anlayışın yerine ikame edilecek yani küreselleşme anlayışının , ORTAK- EVRENSEL DEĞERLERDE anlaşan , birden fazla merkezin olması gerektiğini öngörmektedir. Ayrıca toplumun, olanı koruma, bireyin ise olanı arzuları doğrultusunda değiştirme taleplerini yok saymak yerine ikisi arasında denge kuran, bireyin eylemlerinde kendisini tüm insanlığa karşı sorumlu bilmesini, Aile, Kavim ve Ulus sınırlarını aşmasını sağlayan, ortak değerlere dayanan bir küresel bilinç etrafında bütünleşen, ancak farklı değerlere sahip çok merkezli bir küreselleşme anlayışının kaçınılmaz olduğu görüşündedir