İLAHİYATÇILARIN DİN SÖYLEMİ-3


 Mustafa ÇATLI    15-07-2018  


     Radikal bir yorumun Kur’an’a dayandırılmasıyla modern dünyanın taleplerine uygun düşen bir yorumun yapılması sadece ulaşılan sonuçlar itibarı ile birbirinden ayrılır. Aslında bu yöntem kullanılarak arzu edilen sonuçların üretilmesine sevinenler aynı yöntemin zıt bir sonucu elde etmede de kullanılabileceğini genelde göz ardı ederler.

      Bu tür eserlerden örnekleme yapmak gerekirse: Kur’an’da geçen “Şirk” yabancılaşma, İslam’da bu yabancılaşmanın aşılması demektir.  Kur’an her türlü inancı ve hatta inançsızlığı bu dünyada özgürlükler ve hukuk açısından birbirine eşit sayar… Kur’an devletin tarafsızlığı, din ve düşünce özgürlüğü ve egemenliğin halka ait olması gibi ilkeleri çok açık biçimde gözler önüne sermiştir. Ancak her nedense asırlar önce vaaz edilen bu ilkelerin çoğu kez hayata aktarılamadığı da bir gerçektir (S. AKDEMİR).

    Müslümanların geri kalmaların baş sebeplerinden biriside Kur’an’ı terk edip ondan sapmadır. Kur’an daha ilk asırda ihmal edilmeye başlanmıştır.  Oysa Kur’an, insanın bütün hayat alanlarına ait hükümler (H. ATAY), kendine has bir iktisadi bir düzen getirmiştir (S. ATEŞ).

     Hz. Peygamberin bu alemden ayrılışından sonra Kur’an hiçbir şekilde insan hayatına bütünüyle girmedi. Belki hiç girmeyecektir. Bu gün Kur’an’ın insan hayatına vermek istediği değerlerle insanın Kur’an hayatına soktuğu değerler arasında çok korkunç uçurumlar vardır. Aslında dikkatle bakılırsa Allah’ın Sünnetullah şeklinde yaşadığı Kur’an ahlakı, sıra tül müstakim, Allah’ın sözünün en üste olması, Şura ve Bey ’at, velayeti emr, Nur suresi vb. hukuk devletinden kuvvetler ayrılığına, demokrasiden insan hakları ve konut dokunulmazlığına kadar bir çok çağdaş değerin üzerine oturduğu omurgayı oluşturur. Daha doğrusu itikadi meseleler dahil her şeyin Kur’an’a göre yeniden yapılanması lazımdır (Y. N. ÖZTÜRK).

       Kur’an da dünyanın yuvarlaklığı, çekim kanunu, fezanın fethi, izafiye teorisi, denizlerdeki iç ve yüzey dalgaları, elektrik, atom dahi modern bilimlerin neredeyse her keşfinin ipuçları vardır… (İ. KARAÇAM)

      Kur’an’da geçen “Takva” kavramı kalite demek olup Allah katında en değerli olanda en kaliteli olan kişidir. Ahiret yurdunu düşünmekten kasıtta uzun vadeli fikirler üretmek anlamına gelmekte ve Allah kaliteli insan kavramının kapsamına veya dinamiklerinin başına uzun vadeli düşünceyi koymaktadır. İnsandaki sadakat duygusu, vatan sevgisi, milliyetçilik ve aşırı bağlılık türü özellikler onun yapışkan çamurdan yaratılmış olmasının ve onun iç aleminde oluşturduğu bir psikolojik yapıdır. (B. BAYRAKLI)

       Günümüzde çeşitli kişi ve grupların İslam tasavvurunda çevre, gelenek ve eğitim farklılığından sempati, kırgınlık, menfaat ve ümit gibi sübjektif karakterli çeşitli amillere kadar bir dizi farklı etkinin devrede olduğu ve bununda gayet tabii bir durum olduğu göz önüne alınırsa, bunlardan sadece birinin model alınıp diğerlerinin teorik imkansızlığının vurgulanması doğru olmaz çünkü bu karşıt görüşlerinde kendini bu şekilde tanıtmasına veya sunulanların aynı gerekçe ile reddetmesine kapı aralar. Aslında ulaşılan her biri neticede bireysel birer tercih olmakla birlikte aksi izlenim verilmeye ve bu yolla farklı görüşlerin önü tıkanmaya çalışılır. Sonuçta da tavizsiz din savunmacılığı adı altında karşılıklı sert istekler egemen olacağından diyalog ortamı ortadan kalkar. Halbuki fikirler hür tartışma ortamında serpilip gelişeceğinden bu durum dini tefekkür hayatını da olumsuz yönde etkileyecektir.