İslamcı camianın dünü bugünü..


 R. Ferhat VURAL    22-07-2018  


Fransız edebiyatının önemli  isimlerinden ve ünlü "Karakterler" kitabının yazarı La Bruyere " Bir insanı tanımak istiyorsanız, onu büyük bir mevkie geçiriniz "der.Bu sözün ne kadar isabetli olduğunu  sonradan görme bazı makamlara getirilen zatlara bakarak daha iyi anlıyoruz.

Aşağı yukarı 32 senedir  "İslamcı" camiayı yakından takip etmişim.Bazılarıyla İstanbul'da,üniversitede  iken  hukukumuz vardı ,görüşür konuşurduk.Bu arkadaşlardan bazıları sonra milletvekili oldu,bazıları işadamı kimi ise bürokraside iyi yerlere geldi..İşte değişimde bundan sonra başladı.

Bugün, o arkadaşlardaki değişime baktığımda bambaşka dünyalara gidiyorum.Bu adam o mu? diye kendi kendime sormadan edemiyorum! O arkadaşlar ki; besmelesiz yere basmıyorlardı,karıncayı incitmiyorlardı, hakka, hukuka riayet ediyorlardı.Mazlumların sesi soluklarıydı.Dışlama,ötekileştirme,küçümseme alerji duydukları en büyük kavramlardı..

Bir gayeleri vardı,hedefleri vardı.sadece kendileri için değil herkesin insanca ve inandıkları gibi yaşaması için mücadele veriyorlardı .Ne oldu da bugün tam tersi oluyor?

Çok iyi hatırlıyorum,İslami camiadaki gazete,dergi ve mecmualara en çok röportaj veren liberal demokratlardı. Bunlardan bazıları;Prof. Nilüfer göle,Prof.Nur Vergin, Prof. Şerif Mardin,(rahmetli)Prof. Ümit Meriç ,Prof. Mustafa Erdoğan,gazetecilerden Hasan Cemal,Ruşen Çakır, Cengiz Çandar vd..Bugün bunlardan bir kısmı yazı yazacak gazete bulamıyor!

O dönem (1985-2000) İslami camianın mücadele merkezinde başörtüsü sorunu vardı .Kendilerini laik/Kemalist olarak adlandıran bir kısım akademisyen,bürokrat,siyasetçinin katı tutumu ister istemez başörtüsünü merkeze almıştı..İslami camiadaki  arkadaşlar laik kesime şunu diyorlardı" Biz sizin yaşantınıza müdahale etmiyoruz,siz de bizim inancımıza müdahale etmeyin.." Hatta bazı yazarlar(Abdurrahman Dilipak-Ali Bulaç)Medine vesikasını gündeme getirmiş, toplumdaki farklı kesimlerin birbirlerinin özgürlüklerine,inançlarına müdahale etmeden nasıl yaşarız türü tezler geliştirmişlerdi.Aynı tarihlerde  en çok alkışı alanda dönemin Yargıtay başkanı Doç Sami Selçuk'tu.Adli yıl açılışında katı laikliğe getirdiği eleştiriler İslami camianın yüreğine su serpiyordu..

Ve bugün.Dün Kürt meselesi,Alevilik,azınlıklar, derin devlet,mafya vb. konularda kafa yoran, toplumun tüm kesimleriyle  diyalog kuran, daha çok demokrasi daha çok özgürlük diyen bu arkadaşlardan bazıları bugün, kendilerinin dışında neredeyse kimseye söz hakkı dahi tanımıyorlar.Masumane bir eleştiriyi bile hainlikle yaftalıyorlar.Kibirden burunlarının önünü göremiyorlar.Bir zamanlar diline pelesenk ettikleri, kul hakkı,yaşama hakkı,rüşvet,helal -haram kavramlarını hatırlattığınızda sizi gericilikle suçluyorlar "hala orda mısın "diyorlar.Herşeyi mubah görüyorlar bizi de inandırmaya çalışıyorlar.Bulundukları makam,sonradan sahip oldukları varlıklar,altlarındaki lüks arabalar ve etrafındaki yalaka tayfası akıllarını başlarından almış,sarhoş olmuşlardır adeta..

Yıllar önce biri bana, "bu arkadaşlar makam sahibi olunca,parayı bulunca değişirler " deselerdi, vallahi inanmazdım,billahi inanmazdım.Demek ki iktidar değiştiriyor,mevki makam,şan-şöhret  değiştiriyor.Bu değişim-istisnalar hariç- ne İslamcı dinliyor,ne sağcı dinliyor ne de solcu..Ne mutlu bu yönde değişmeyenlere.Para-pul,mevki-makam içinde kaybolmayanlara..

"İnsanın en büyüğü, en yüksek mevkide iken tevazu gösteren, kudret sahibi iken affeden ve kuvveti olduğu vakit adaletle hareket edendir." Abdulmelik bin Mervan