İSRAİLE KİM DUR DİYEBİLECEK ?


 Mustafa ÇATLI    05-08-2018  


Birinci dünya savaşının galipleri olan emperyalist batı ülkelerince işgal edilmiş olan Müslüman Filistin topaklarında 1948 yılında kurdurulmuş olan İsrail, o günden bu güne hamisi ve destekçisi olan bu ülkelerin doğrudan ve dolaylı olan yardımlarıyla işgal ve yayılmacılığını genişletmektedir. Ne BM genel kurulunun Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğu kararını vetosu nede yine BM’nin İsrail yayılmacılığının aleyhine almış bulunduğu yüzlerce aleyhte karar İsrail’i yolundan alıkoymadı.    

        İsrail Arz-ı Mevud’a (Tanrı tarafından kendisine vaadedilen topraklar) doğru emin adımlarla yürümekte, bu amacını gerçekleştirirken de hiçbir uluslararası güç ,kuruluş ve tepkiyi kale bile almadan yeni yerleşim yerleri açarak buralara Yahudileri yerleştirmeye, haklı olarak tepki gösteren ev sahibi mazlum Filistinlileri de öldürmeye devam etmektedir.      

       İsrail fiili durum olarak devam ettirdiği bütün hukuksuz uygulamalarına son olarak İsrail meclisince onaylanan “Yahudi Ulus Devlet Yasası” ile meşruluk kazandırmaya çalışmaktadır. İlginç olan her zaman olduğu gibi Dünya kamuoyunda birkaç cılız tepkiden başka ciddi bir tepki ve sesin yükselmeyişidir. Oysa bir an şöyle düşünelim; TBMM’ce şu maddeleri içeren bir yasa tasarısı onaylanmış olsaydı;         

A-     Türkiye bir İslam Devletidir, Dünyadaki tüm Müslümanların devletidir.     

B-      Dünyadaki tüm Müslümanların Türkiye’ye dönme hakkı vardır.  

C-      Türkiye’de kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Müslümanlara aittir.

D-     Hukukta bir boşluk olduğunda İslam Şeriatı referans alınacaktır…   Evet dostlar sadece birkaçını sıraladığım ve İsrail yerine Türkiye- Yahudi yerine Müslüman yazdığım bu maddelerin yer aldığı bir yasa TBMM’de kabul edilmiş olsaydı ne olurdu?

Türkiye tüm dünya Müslümanlarının temsilcisi Etnik- Dini bir devlet olmuş olurdu. Yani HİLAFET ilan edilmiş olurdu. İçerden beyni batı kültürü ve değerleriyle (Laiklik, Demokrasi..vd.) mefluç olmuş insanlarımızca, dışardan ise çağdaş dünya değerlerinin koruyucusu ! olan batı ülkelerince kuşatılırdık, bize savaş açılırdı batı değerlerini koruma adına. Nasıl? Hayali bile ürkütücü değil mi? Ama İsrail söz konusu olunca çağdaş dünya değerleri, insan hakları vs. ayaklar altına alına biliniyor, hatta bu hususta İsrail yardım görüyor. İsrail’in aşırı güç kullanarak, devlet terörü estirerek Filistinlileri öldürmesi ve yeni yerleşim yerleri açarak yayılmacı işgal politikası kendisini savunma hakkı olurken buna tepki gösteren Filistinlilerde terörist! Olarak öldürülmeyi hak emiş oluyor.                                                                   

Ortadoğu’nun tek DİN DEVLETİ olan İsrail, Yahudi ulus yasasıyla fiilen Şeriat devleti olduğu gibi dünya Yahudileri için HİLAFET MERKEZİ olduğunu da resmen ilan etmiş oldu. Bu gelişmeye Lozan antlaşmasında hilafetin kaldırılmasını şart koşan ne İngiltere nede diğer batı ülkelerinden ses çıkmadı. Anlaşılan dünyaya tehdit oluşturan İslam hilafetiymiş, Yahudi hilafeti değil!. Ülkemizde de demokrasi ve laiklik savunucularından İsrail karşıtı bir tepki duyulmadı maalesef. Putlarını kıranlar Müslüman olmayınca tepki verilmiyor.

Yahudi ulus yasasıyla İsrail sadece işgal etmiş olduğu Gazze ve Batı Şeria’da değil aynı zamanda İsrail vatandaşı olan diğer Araplara da uygulamış olduğu ırkçı ve ayırımcı politikalarını sistematik hale getirdi; Arapça artık ülkenin resmi dili değildir, tek resmi dil sadece İbranicedir. Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Yahudilere aittir! Nerde kaldı azınlık hakları ve de insan hakları..? “Küfür tek millettir” inancına sahip olan Müslümanlar olarak, kendileri dışındakilere çifte standart uygulayan batıldan-egemen küfür sisteminden çözüm bekleyemeyiz. Müslümanların sorunlarını yine ancak Müslümanlar çözebilecektir ümmet olarak, Güç birliği oluşturarak…Vesselam.