Son söz…


 Zehra ÇOLAK Doktora Öğr.    27-12-2015  


Sınırlı satılar, sütunlar arasında içdöküş de sınırlılık taşıyor. Dolayısıyla şimdilik bu sınırlılık içerisinde kalan içdöküşe ilişkin son sözü söylemek gerekir. Daha önceki satırlarda bir anlayıştan, bilinçten söz etmiştik. Türkiye “ben ve benim”in dışımda bir arayış içerisine girmelidir. “ben ve benim” ayıplanacak bir ilkelliktir. Karşı kayıtsız ve duyarsız kalamaz.

 Özgürlükler de öyle anlatıldığı ve sanıldığı kadar sınırsız, uçsuz bucaksız değildir. Özgürlüklerin sınır çizgisinin bir başkasının özgürlük sınırının başladığı alana dayandığı demokratik toplumlarda her birey, bir diğer bireye karşı sorumluluk taşımaktadır. Bu anlayışın örnek yansımasını Türkiye iletişim fakülteleri göstermiştir.

 Geçtiğimiz şubat ayında sekizincisi gerçekleştirilen “dekanlar toplantısı” ardından kaleme alınan bu metin, ortak çözüm arayışının filiz verdiği bir platformun taşıdığı duyarlılıkla yazılmıştır. Sorunları çözümleştirip, dipsiz kuyulara salmak yerine, çözüm üretmek üzere bir araya gelen Dekanlar, geleceğe dönük umutların güçlenmesini sağlamıştır. Sorunlarına sahip çıkıp, güzellikler yaratma adına bir işbirliği içerisine girmiştir, dekanlar. Bu toplantılar bir anlamda gerçeklerin tüm açıklığıyla yansıdığı, yansıtıldığı bir imecedir. Bu imece Ağustos ayı sıcağında yerdeki harmanı kaldırıp, sıcak somunu genç kuşaklara ulaştıracaktır.