Dava Adamından Tava Adamına


 R. Ferhat VURAL    20-01-2019  


“Dava” kavramını en çok İslami kesim kullanır. Partilisinden, STK’sına, bu kavramı diline pelesenk etmeyen yok gibidir. 

Her şeyde olduğu gibi bu kavramında içi boşaltıldı. Tıpkı dünün “mücahitlerinin müteahhitleştiği, dava adamlarının da tava adamına dönüştüğü” gibi. Bu sıfatlar bana ait değil bizzat o kesimin içinden gelen yazar/çizerlerin icat ettiği kavramlardır.

Bu cenahtan bazı insanlar, AK Parti iktidarıyla birlikte rüyalarında bile göremeyecekleri makam ve mevkilerde kendilerini buldular. Kimisi bu makamın verdiği hava ile resmen sarhoş oldu, kimisi paranın verdiği güçle kendinden geçti,”küçük dağları ben yarattım “ dedi.

İktidara gelmeden önce dilinden düşürmedikleri “Dava” kavramının içi de bu süreçte boşaltıldı.Çünkü iktidara gelmeden önce “dava”  diye bize sundukları kavramın içinde,düşünce ve ifade hürriyeti,inanç özgürlüğü,barış,kardeşlik,birlikte yaşam,hukukun üstünlüğü,kimsenin kimseyi dışlamadığı,ötekileştirmediği..vs vs kriterler vardı.Bugün ise bunların esamesi bile okunmazken bunun yerine  “ya bendensin ya düşmansın” dayatması kaldı.

Benim bu kavramdan anladığım şu idi.Bu kavramın içinde İslam’ın özü vardı,güzel ahlak vardı,tevazu vardı,ilim-irfan vardı,adalet vardı,edep vardı..Peki neler yoktu? Haram yoktu, yalan yoktu, kul hakkına girme yoktu, torpil, iltimas yoktu, riyakârlık yoktu, bendendir/değildir, ötekidir/beridir yoktu.

Seçimlik dava adamları

Bu kavramı en çok kullanan zevatın bir kısmı da,sadece seçim dönemlerinde ortaya çıkıp, klişe sloganlarla yeri göğü inletip  adaylık verilmeyence de ortalıkta toz olan zatı muhteremlerdir.Onların vatan-millet duyguları  sadece seçim dönemlerinde  depreşir, tıpkı  mevsimlik açan çiçekler gibi..Hey kavanoz dipli dünya hey ne yaratıkları bağrında barındırıyorsun..!

Bugünlerde, bu koftadan dava adamlarının bazılarını hayretle ve ibretle izliyoruz. Daha düne kadar birlikte oldukları, sarmaş dolaş oldukları arkadaşlarını bugün menfaatler çakışınca nasıl yerin dibine batırdıklarını şaşkınlıkla izliyoruz. Bir kısmının makam elinden gidince nasıl çamurlaştıklarını, nasıl çirkefleştiklerini de. İftira dahil her şeye sarılıyorlar,kullanmadıkları silah kalmadı ne de olsa varlıklarını,saygınlıklarını kişiliklerinden değil de , o makama borçlu olduklarını kendileri de biliyor.Koltuk gidince geriye bir şeyin kalmayacağını da..

Her şey zamanında güzeldir. Zamanında yapılan uyarı, zamanında gösterilen tepki, zamanında yapılan iyilik, zamanında yapılan yardım, zamanında gelen adalet. vs vs.“Ba'de harab-ül basra.basra “ Yani Basra harap olduktan,iş işten geçtikten sonra harekete geçmenin hiçbir faydası yoktur…Atalarımız ne güzel söylemiş.

“Terazi tartıyla, her şey vaktiyle ölçülür.”