Gazeteciler Günüymüş!
R. Ferhat VURAL 12.01.2020 11:20:05
Çalışan Gazeteciler Günü, gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için 1961’den beri 10 Ocak günü düzenlenen Türkiye’ye özgü bir kutlama günüdür.
4 Ocak 1961'de kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve yasal güvence sağlayan “212 sayılı kanun” adlı düzenlemenin Resmi gazetede yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günü olmuştur.
Her özel günde olduğu gibi, geçtiğimiz hafta 10 ocak gazeteciler gününde de, siyasilerden bürokratlara,STK'lardan (Ne kadar sivil toplum kuruluşu oldukları da tartışılır ya) protokol komplekslilere kadar ilgili ilgisiz herkes muhallebi tadında mesajlar yayımladılar.Basını adeta göklere çıkardılar,basın hürriyetinden,eleştiri hakkından dem vurdular..
Peki gerçekten pratikte de böyle mi?
Kesinlikle değil.35 Yıllık gazetecilik hayatımda edindiğim tecrübelerime dayanarak hayır diyorum.
Sırayla yazalım
Valimiz sayın Aykut Pekmez,bir yıldan fazladır Adıyaman'da görev yapıyor.Geldiği günden beri basınla bir gün bile bir araya gelmemiş.Gazetecilere," sizce bu kentin sorunları nedir,neler yapılabilir bu şehri nasıl daha iyi bir noktaya getirebiliriz,görüş ve önerileriniz nelerdir?" diye sormamış.. Ne de olsa valilik basın bürosu valilikle ilgili haberleri ildeki tüm yerel medya organlarına servis eder..
Gazetemizi çıkardığımız ilk sayıdan itibaren üç yıl boyunca Adıyamanlı vekillerimize posta yoluyla gönderdik.Bırakın gazeteye maddi manevi anlamda bir katkı sunmayı,maalesef telefon açıp teşekkür eden dahi olmadı.Bunun üzerine bizde üç yılın sonunda gazetemizi göndermeyi kestik.Kurumlar ve STK'lar deseniz hakeza,bir kaç duyarlı başkanı/müdürü tenzih ederek.
Şimdi bunları neden mi yazıyorum,şunun için.Bu adı geçen zevat neredeyse haftanın 7 günü yayımlamamız için bize haber servis ederler.Haber metinlerini ve görselleri hatta haberin başlığını da kendileri belirleyip gönderirler, bize de bir nevi " hadi reklamımızı yapın derler".Bizde seve seve haberlerini yayımlarız.Yayımladığımızda onları da etiketleriz ki görsünler.!
Şimdi medya'ya bu kadar fransız kalanlar,kendileriyle ilgili ufacık bir eleştirel haber yapıldığı zaman mobbing (psikolojik şiddet) uygulayanlar,burun kıvırıp küs duranların gazeteciler günümüzde basın hürriyetinden,basın özgürlüğünden konuşmaya hakları var mı? Takdir siz değerli okurların,ha haklarını da yemeyelim belki kendilerine yakın medya organlarına destekleri/katkıları olmuştur onu da bilemeyiz doğrusu merakta etmiyoruz...
Gazetecilikle bağdaşmayan hareketler
Şimdi nalıncı keseri gibi sadece kendimize yontmak doğru değil.Birazda iğneyi kendimize batırmamız gerekiyor.Her sektörde olduğu gibi,medya sektöründe de işini adam gibi yapanların yanında,bu meslekle ilgili bilgi birikimi olmadığı halde,bu mesleği kendine paravan yapan, bireysel çıkarına alet eden ve gazetecilik etiğiyle bağdaşmayan hareketlerde bulunanlarda var.Öyle ki; gazetecilik etiğini yere serip insanları canlarından bezdirmişlerdir.Adamların haberi olmadan reklamını gireni mi dersin,haberini yayımlayıp peşinden fatura gönderene mi dersiniz ne ararsanız var.
Tabi hoş şeyler değil bunlar.Gazetecilik Yasama,Yürütme ve Yargıdan sonra dördüncü kuvvettir ve onurlu bir meslektir.İki kuruş için bu mesleğin haysiyet ve onuruyla oynamaya kimsenin hakkı yoktur. Onlara,eğer siz gerçekten gazetecilik yapmak istiyorsanız okunacak gazete çıkarın,kopyala yapıştır türünden çiçek böcek haberlerini değil, kamuoyunu ilgilendiren,merak uyandıran özel haberler yapın,o zaman insanlar kendiliğinden gazetenizi alır okur ve sahiplenir.Tabi bu bilgi ve cesarette sahipseniz..
Bir gazete; yalnız haberleri olduğu gibi veren bir şey değildir. Onun amacı insanları düşündürerek, kızdırarak o konuda bir şey yapmaya özendirmelidir.Mark Twain