Her (aşk) Filmi Bağlamında;İnsan Sonrası Geleceğimiz (3)


 Şuayip BÜTÜN    19.01.2020 10:41:30  


            Hiçbirimiz bir dakika önce olduğumuz kişi değiliz ve öyle olmaya da çalışmamalıyız. Değişimin kendisinin bile sürekli değiştiği bir çağdayız.Bu nedenle eski uygulama kültürlerden “Kadim ahlak” diye dayatılan uygulamaların önerdiği bol kepçe sevginin kefaretini ötekine nefretle ödetir.Her ahlaki uygulama o ad altında sevgi buyurur,fakat her biri sevgiyi kendisine itaat edenlere benzeme gibi bir imkansız bir koşula bağlar.Peki hangisi daha değerlidir ? Sürekli buyurgan ve koşullama yöntemiyle çalışan Ahlaki kurallar mı,yoksa insanın üzerinde uzlaşarak oluşturduğu değerler sistemi mi ?

           Peki gelecekte Dijital varlık (yapay zeka) insanı yutacak mı acaba ? Yazıkki hakikatin bir politikası yoktur,politikanın hakikati ise hakikatten kaçıştır.İnsanlık ;bilginin egemenliğini coşkuyla kutlama şansını hiç yakalayamadı/yaşayamadı.Bilgi hiçbir zaman toplumsal kanaatlerden daha fazla karşılık bulmadı,yaratıcı değer hiçbir zaman toplumsal ahlakın yerine geçemedi. Yaratıcı insanın değerlerinin gün yüzü gördüğüne hiç tanıklık edemedik. Dijital varlık bilginin eseri olduğuna,dahası bilgilenme kapasitesi insanın bilme kapasitesinden çok daha yüksek olduğuna göre,insanın bin yıllar önce kendi önüne koyduğu ama gün geçtikçe uzaklaştığı telosu (doğal sonu) gerçekleştirme olasılığının yüksekliğini akılda tutmakta fayda var.Bilginin egemenliğini çoğunluğa yaymayı politik yollarla değil,yeni bir varlık tarzı (yapay zeka) yaratma yoluyla başarıyorlar.

          Geleceğin insanı,bizim insan tasavvurumuza uymayacak,yakın gelecekte yarı insan yarı makine bişey olacak.Sınırları olmayan,zaman ve mekan kavramlarıyla sınırlanacak ve bedeni olan ölüp gidecek bir varlık türü olmayacak.Bu film aracılığıyla dijital özneyi bizim dünyamıza taşıyarak şunu yaptılar;Kendi dünyanızın içinde yaşadığınız dünyayı anlayamazsınız,şöyle dışına çıkın seyredin,göreceksiniz ki kendinize yüklediğiniz anlam kadar değilsiniz.İnsanlık Tarihin bütün projeleri dışında kendine bir yol çizdiğine tanıklık ettik bugüne kadar,Tarih gideceği yere gidiyor bu bizim istemediğimiz yerde olsa.

          Bu çağın sanatı olarak da sinema ,bir zamanlar tekniğe bağımlılığından dolayı sanatsal mahiyetine dudak bükülen sinema,sessizliğe bürünüp kendi işini yapmakla bugün farklı bir konuma ulaşmıştır.Sinema tasarlanmış bir proje değildir.Zaten öyle olsaydı eski dünyanın perspektifinin ötesine uzanma kudretine ulaşamazdı.Nede olsa Menzili ne kadar uzak olursa olsun bilinç en nihayetinde bağlı olduğu perspektifin sınırlarına tabidir.

                     Artık varlığı - insanı-terbiye etme çabasının yerini yeni bir varlık  -dijital varlık- yaratma hamlesi aldı.Sinemadan sonra olanaksızlıklar daralıyorsa, bunun nedeni yönetmenin,Tanrının eseri olan insanı elden geçirmesidir. Bundan sonraki tufan insan eliyle daha estetik bir tufan olacak.

            Şimdi film değerlendirmesini bitirdiğimizde Teologların cevaplaması gereken sorularımızı soralım;

            Tanrısal bir proje olan insanın gelecekteki durumu,yapay zekalı varlıkla yer değiştirdiğinde insana yüklenen ulvi misyon ne olacak?

            Beklene Mehdi zuhur ettiğinde/geldiğinde karşısında yarı insan yarı makine yapay zekalı varlıkları gördüğünde (zira onların din ,iman Tanrı algısı olmayacak) nasıl bir karşılaşma ve diyalog gerçekleşecek?