ihd; OHAL Uzatılmamalı Derhal Kaldırılmalıdır
İhd adıyaman şube başkanı Av Osman SÜZEN;bir basın bildirisi yayınlayarak OHAL'in uzaltılmamasını ve derhal kaldırılmasını istedi..
Güncel 2016-09-29
BASINA VE KAMUOYUNA
Demokrasi karşıtı 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasından sonra demokrasi ve özgürlükler adına rahat bir nefes alan toplum, ne yazık ki olağanüstü hal (OHAL) kararname ve uygulamalarıyla sivil bir darbe ile yüz yüze geldi. Menfur 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasıyla, özgürleşme ve demokratikleşme yolunda ciddi adımlar atılması beklenirken TBMM denetiminden dahi geçirilmeyen OHAL kararnameleriyle keyfiliğin egemen olduğu baskı rejimiyle korku çemberi yaratılmış oldu.
Resmi yetkililerin çeşitli tarihlerde yapmış oldukları açıklamalardan elde edilen ve artarak değişen verilerine göre ilk elli günde; 40.000 gözaltı, 20.000 tutuklama yapıldı. 80.000 çalışan açığa alındı. 45 gazete, 24 radyo, 18 TV, 15 dergi, 29 yayınevi, 3 haber ajansı kapatıldı.100 gazeteci gözaltına alındı. 37 gazeteci tutuklandı (bugün itibarıyla 93 gazeteci halen tutukludur). 28 belediyeye kayyum atandı. Bazı şehirlerde Kürt muhtarlar görevden alındı.
Menfur darbe girişimi, 15-17 Temmuz sonrası kesin olarak önlenmişken 20 Temmuz sonrasında OHAL ilanının, haklı ve makul bir gerekçesi bulunmamaktadır. Nitekim “BM Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi”nin askıya alındığının bildirilmesi üzerine, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği şu hususları vurgulamıştır; “Türkiye’deki kriz hissini anlıyoruz, ancak hükümetin geniş çaplı insan hakları güvencelerini sınırlayan adımlarını, hali hazırdaki durum göz önüne alındığında haklı ve yerinde adımlar olarak görülmekten uzaktır. Bu durumdan endişeliyiz.” Yüksek Komiserlik tarafından duyurulan 19 bağımsız insan hakları uzmanın çağrısında da BM kişisel ve siyasal haklar uluslar arası yükümlülükleri azaltmayı düzenleyen 4. Madde için şöyle demiştir; “………… Sözleşmenin 4. Maddesinin işletilmesi ancak ulusun yaşamına bir tehdit olması durumunda sözleşmeye uygundur. Fakat burada bir tehdittin varlığı tartışmalıdır. Bu koşulun sağlandığı durumlarda dahi sözleşmenin 4. Maddesi bir devletin sözleşmedeki yükümlülüklerinin ne ölçüde azaltabileceğine sınırlar koyar.” diyerek ; “………… olağanüstü halde dahi bir devlet yaşam hakkını koruma, işkence yasağı, adil yargılama sürecinin temel unsurlarına bağlı kalma, ayrımcılık yapmama ile herkesin inanç ve düşünce özgürlüğünü koruma yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınamaz. Sözleşmenin 4. Maddesindeki yükümlülükleri azaltma hükmü sözleşmedeki tüm yükümlülükleri red edebileceğine açık çek vermez. Sözleşmedeki tedbirler Türkiye’yi daha da derin bir krize sokacak şekilde kullanılmamalıdır 15 Temmuz darbe girişimden bu yana özellikle eğitim, medya, ordu ve yargıda tutuklama ve tasfiyelerin gerçekleştiği ifade edilirken; temel insan haklarını etkileyen, geniş ve gelişi güzel idari yetkiler getiren düzenlemelerin ardından işkence iddiaları ve kötü ve gözaltı ve tutukluluk gündeme geldi” dediler.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve bağımsız insan hakları savunucuları OHAL için Siracusa ilkeleri denilen koşulların şart olduğunu vurgulamaktadırlar. Yani;
a) Ulusun yaşamını tehdit eden bir durumdan bahsedebilmek için nüfusun tamamını ve devlet topraklarının bir kısmını veya tamamını etkilemesi,
b) Anayasal kurumların işleyişini, varlığını, nüfusun fiziksel bütünlüğünü tehdit etmesi aranıyor.
Bugün OHAL ilanı sebepleriyle hiç ilgisi olmadığı halde ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, mülkiyet hakkı ve kamu hizmetine girme hakkın geleceği de kapsayacak şekilde ayaklar altına alınmaktadır.
ÖZET OLARAK,
USUL, YER, SÜRE, SEBEP, AMAÇ AÇISINDAN HUKUKA UYGUN BİR OHAL BULUNMAMAKTADIR. TOPLUMSAL İHTİYACIMIZ DESPOT İDARELER DEĞİL ÖZGÜRLÜKÇÜ REJİMLERDİR. TOPLUMUN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYACAK OLAN BASKICI REJİMLER DEĞİL, HERKES İÇİN EN GENİŞ, EŞİT, ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASİLERDİR. BİZ HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNE SAHİP ÇIKAN YURTTAŞLAR OLARAK TBMM’.DEN OHAL’ İN UZATILMAMASINI, DERHAL KALDIRILMASINI TALEP EDİYORUZ." dedi.HABER MERKEZİ