Gazeteci Çiçek: Değerlerimizin Öldükten Sonra Farkına Varıyoruz!


SANKO Holding Basın Müdürü Cengiz Halil Çiçek, hayatında önemli bir yeri olan merhum şair ve yazar Vahittin Bozgeyik’i kaleme kaldı.

post

 Güncel    04.04.2022 08:07:03  


Maalesef değerlerimizin öldükten sonra farkına varıyoruz, ne anlamı var, diye soran gazeteci Çiçek’in “VAHİTTİN (BOZGEYİK) AĞABEYİ ANARKEN” başlıklı yazısını olduğu yayımlıyoruz.

“Basın mesleğinde olmamı sağlayan Vahittin (Bozgeyik) Ağabey, 2 Nisan 2005’te, kalp rahatsızlığı sonucu, 60 yaşında, birikimi ile topluma değer katabilecek yaşta hayatını kaybetti.

Rahatsızlığım dolayısıyla çok istememe rağmen mezarında ziyaret edemediğim Vahittin Ağabey ile ilgili olarak yaklaşık yedi yıl önce yazdığım duygularımı bir kez daha paylaşmayı görev bilirim.

VAHİTTİN AĞABEYİ ZİYARET

Türkiye’nin seçime kilitlendiği 7 Haziran 2015 Pazar günü öğleden sonra, geç kalmış bir ziyareti gerçekleştirdim. Türkiye’nin seçime odaklandığı ortamda benim seçimim; belki de beni bugünlere taşıyan yolu sezerek, arkamı dönüp gitmek üzere olduğum basın mesleğinde kalırsam başarılı olacağıma inandığını söyleyip ikna eden Vahittin Ağabeyi (Bozgeyik), Oğuzeli İlçesi’ne bağlı Devehöyük Köyü’nde, artık iki cihanda daimî ikametgahı olan kabrinde ziyaret etmek oldu.

Vahitttin Ağabeyi, 1984 yılında tanıdım. Zafer Gazetesi’nin sahibi Vahittin Ağabeyin işyerini, aynı zamanda Metin Ağabey (Aybey), Adana Ekspres Gazetesi Gaziantep Temsilciliği olarak kullanıyordu. Metin Ağabey’in yanına “takılıyor”, böylece basın mesleğine minik de olsa adım atıyordum ama baktım olmayacak, uzatmanın anlamı yok diye düşündüm. Kısa bir süre de olsa işyerinde bulunduğum Vahittin Ağabeye, “Ben gidiyorum” dedim.

Her zaman az ama öz, yumuşak ses tonu ile konuşan Vahittin Ağabey, “Gitme” dedi. Döndüm, “Neden” diye sordum. “Ben bu işten anlarım, bu meslekte başarılı olacak kişiyi bilirim, gitme, sen başarılı olursun” dedi. “Nasıl” dediğimde, hiç unutamadığım şu yanıtı aldım; “Sana verecek param yok, çünkü kazanamıyorum. Çay bol. Bana yemek gelirse sana da bir kaşık sofrada bulundururum, hepsi bu. Ama meslekle ilgili ne biliyorsam sana hepsini anlatır, öğretirim. Gitme” dedi.

Vahittin Ağabey’in bu sözleri üzerine tereddütsüz kalmaya karar verdim ve o tarihe kadar çok iyi bir gazete okuruyken, sektörün çalışanı olma yolunda adım attım. Vahittin Ağabey ne biliyorsa bir kelime dahi esirgemeden benimle paylaştı. Şıh Baba’yı (Mehmet Sakioğlu), Fevzi Günenç’i, Halil Zor’u, Yusuf Ağar’ı, Mehmet Ali Diyarbakırlıoğlu’nu, Ali İnce’yi, Atilla Karaduman’ı, Bezmi Özkan’ı ve diğer dostları, ağabeyleri tanıdım. Bugün hemen tamamına yakını ile süregelen dostluğun temeli o tarihlerde atıldı.

(Yazımdan sonra vefat eden Mehmet Sakioğlu, Fevzi Günenç, Ali İnce ve Bezmi Özkan’a Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun.)

Vahittin Ağabey’in Zafer Gazetesi’nden sonra, her zaman tanışmış olmayı ve gazetesinde çalışmayı Allah’ın bana lütfu kabul ettiğim büyük insan Mehmet Ağabeyin (Sağlam) Yeni Gazetesi’nde çalıştım. Hatta o dönemde Mehmet Ağabey Zafer Gazetesi’ne ortak oldu ve yeniden Vahittin Ağabey ile bir arada oldum. 1987 yılı sonunda Anadolu Ajansı’na geçtim, muhabirlik ve bölge müdürlüğünün ardından 31 Ocak 2003 tarihinde emekli oldum.

Vahittin Ağabey, Şehitkamil Belediyesi’nde Basın – Yayın Müdürü olarak görev aldı, yerel televizyonlarda Gaziantep kültürüne ilişkin programlar yaptı. O dönemde nerede, hangi ortamda karşılaşsak, çevresindekilere döner, “Kendimler gurur duyuyorum. Cengiz bu işi bırakıp gidiyordu, kalırsan başarılı ol dedim, kaldı. İşte öngörüm, işte eserim” diye beni onurlandırırdı. Bunu söylerken sesindeki sıcaklığı, yüzündeki mutluluğu hiçbir zaman eksik etmedi.

Benim Sevgili Vahittin Ağabey’de bir hakkımın bulunması söz konusu olamaz ama Vahittin Ağabey’in bendeki hakkını ne yaparsam yapayım, ödeyemem. Köyündeki mezarında dertleştik. Kendisi daha önce olduğu gibi yine sessizce dinledi.

Gazeteci, yazar, kültür ve sanat adamı olan Vahittin Ağabey’in kabri başından ayrılıp otomobile doğru giderken, meraklı bakışlarla gelen arkadaşın, yolun kenarındaki evde oturan kardeşi olduğunu öğrendim.

Kısa bir hal hatır sorduktan sonra Devehöyük Köyü’ne yeniden gelmek, Vahittin Ağabey’i ziyaretleri aksatmamak düşüncesi ile köyden ayrıldım. Kardeşlerine ve hepsi ayrı bir değer olan evlatlarına bir kez daha başsağlığı ve sabır diliyorum.

Maalesef değerlerimizin öldükten sonra farkına varıyoruz, ne anlamı var. Değerlere değerlerini hissettirdiğimiz ölçüde görevimizi yerine getiririz. Bir daha gelmeyecek Vahittin Ağabey ve Fevzi Günenç için yine de yapılacak bir güzellik olmalı. Kültür sanat merkezleri, kütüphaneler inanıyorum ki bu değerlerimizin ismiyle taçlandırılabilir.

Vahittin Ağabeyin mezar taşında yazılı olan Ölüm Allah’ın Emri isimli şiirini sizlerle paylaşıyorum:

ÖLÜM ALLAH’IN EMRİ

Ölüm bir pınardır;

Sen de içeceksin,

Ben de.

Ölüm bir köprüdür;

Sen de geçeceksin,

Ben de.

Ölüm Allah’ın emridir;

Sen de öleceksin,

Ben de.

ESERLERİ

Gerçekten saf bir Anadolu insanı denilebilecek sevgili Vahittin Ağabey’in şiirleri, onun ne kadar farklı bir kişiliği olduğunu da gösteriyor. Adeta adı ile özdeşleşen Güney Sokaklarında isimli şiiri:

GÜNEY SOKAKLARINDA

Yeşile boyadım

Güney Sokaklarını

Rengi var

Gözlerin yoksa da

Ağlatmadı senden başka

Hiç kimse beni

Güney sokaklarında

Pırıl pırıl parlıyorsa yaz akşamlarında

Güney Sokakları,

Ve bir yağmur yağıyorsa vakitsiz,

Bil ki gözyaşlarımdır;

Seni anmışım

En çaresiz gündüzlerde umutlu

En karanlık gecelerde mutluydu

Güney Sokakları...

Gündüzleri sen vardın,

Geceleri hayalin,

Şimdi ne sen

Ne hayalin

Ne de ben varım

Güney Sokakları karanlık

Güney Sokakları umutsuz

Güney Sokakları mutsuz.

Dudağımda tütmeyen sigaram

Hayalimde sen olmayacaksın artık

Yanık yanık inletmeyecek ıslıklarım

Güney sokaklarını

Darmadağın edeceğim şiirlerimi

Çıkarıp atacağım, ismini mısralarımdan

Ve şahidim olsun Güney Sokakları

Yeşil gözler şarkısını söylemeyeceğim artık.

Ilıklaşacak anılar yanaklarında

Damla damla akarken gözlerinden

Mutlu insanlar göreceksin Güney Sokaklarında

Beni anacaksın derinden

Mutlu olamazsın sen

Biliyorum, üzülüyorum

Kesik saçlım

Yeşil gözlüm

Her mevsimde gonca gülüm

Solarsın

Saf olmaz hiç bir sevi benimki değin

Soldurup atacaklar seni

Kalmayacak gözlerinin renginden başka

Bir şeyin

Bir gün Acı bir rüzgar

Göz göze getirecek bizi

Güney Sokaklarında

Bir demet sunacağım sana

Anılar vazosundan

Çiçeklerin tümü sen olacaksın

Yürüyeceksin umutlarımı da alıp sonra

Yoksun yoksun bakıp ardından

Tutsak tutsak ağlayacağım

Güney Sokaklarında

Ve içime işleyecek sensizlik!

Yüzüme alıp ellerimi,

Kapını çalacağım bir gün.

Yeşil boyalı olmalı eviniz

Yeşil penceresini açıp

Yeşil yapraklar arasından

Bakmalısın bana sen

Belki ağlamaklı olur yüzüm

Geri dönerim

Tanrı derim

Mutluluğunuzu artırsın

Sen ağlama ha sakın

Beni de ağlatırsın

GÜNEY SOKAKLARINDA

GÜNEY SOKAKLARINDA

GÜNEY SOKAKLARINDA...

Çoğu kimse bilmez ama merhum Vahittin Ağabeyin, Selda Bağcan tarafından bestelenen, seslendirilen ve klibi yapılan şiiri de var.

HESAPTA YOKTU

Mutluluğu onikiden vurmuştuk

Böyle bir ayrılık hesapta yoktu...

Gelecek günlere hayal kurmuştuk;

Böyle bir ayrılık hesapta yoktu...

Gülersem gülerdin ağlarsam ağlar...

Hani bu sevdayı yıkmazdı çağlar! ...

Denizler kurusa düz olsa dağlar;

Böyle bir ayrılık hesapta yoktu...

Beraberliğimiz hayaldi düştü

Neden bütün gözler bize üşüştü

Tomurcuk gülüme nazar mı düştü?

Böyle bir ayrılık hesapta yoktu...

Vahittin Ağabey’in yazdığı, müziğini Abdullah Bakadan’ın yaptığı, Güler Duman’ın seslendirdiği şiiri:

UNUTULDUN

Acı ektin sokaklara

Bak saçımdaki aklara

Kendin bastın tuzaklara

Bu şehir senden kurtuldu

Güzelliğin unutuldu yar

Unutuldun unutuldun

Zalim yar senden kurtuldum

Hayın yar senden kurtuldum

Yalan okurdu gözlerin

Sevda dokurdu sözlerin

Kendini yaktı közlerin

Bu şehir senden kurtuldu

Güzelliğin unutuldu yar

VAHİTTİN BOZGEYİK, KİMDİR

1945 yılında Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağlı Devehöyük köyünde dünyaya gelen Vahittin Bozgeyik, ilk, orta ve lise tahsilini Gaziantep'te yaptı. 'Güney Sokaklarında' isimli şiir kitabını daha lise öğrencisiyken 1966 yılında yayınlayan Vahittin Bozgeyik, 1966 yılında Hisar Dergisi tarafından Türkiye çapında yapılan liseler arası şiir yarışmasında Türkiye üçüncüsü oldu.

Profesyonel gazetecilik hayatına, 1969 yılında Gaziantep Zafer Gazetesi'ni kurarak başladı. Yıllarca Gaziantep'te gazetecilik yapan Bozgeyik, televizyon program yapımcılığı ve yönetmenliği de yaptı. Birçok yerel televizyonda kültür ve sanat ağırlıklı programlar yapan ve sürekli sarı basın kartı sahibi olan Bozgeyik, Şehitkamil Belediyesi Basın Yayın Müdürlüğü görevinde de bulunmuştu.

Bozgeyik 2 Nisan 2005'te evinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. ŞEHİRDE BU HAFTA

 

 

#cengiz halil çiçek,vahittin bozgeyik,gaziantep,adıyaman