Saadet Partisi Kadın Kolları’ndan Gıda Fiyatlarındaki Artışa Tepki
Saadet Partisi Adıyaman Kadın Kolları Başkanlığı, artan gıda fiyatlarının genel enflasyon oranının oldukça altında kalan vatandaşların açlık riskini giderek büyüttüğünü illeri sürdü.

Güncel 29.10.2022 16:09:02
Saadet Partisi Kadın Kolları Başkanlığında yapılan açıklamadan satır başları şöyle:
“Yoksulluk, gelişmiş-az gelişmiş ayrımını gözetmeksizin kuşkusuz az gelişmiş ülkelerde daha yoğun ve daha kronik bir şekilde evrensel bir sorun olarak tehdit edici boyutlara varmıştır. Özellikle 1990 yılı sonrasında ve yoksul ülkelerin aleyhine olacak bir şekilde, zengin ve yoksul ülkeler arasındaki uçurumun giderek büyüdüğü görülmektedir. Dünya ölçeğinde yoksulluğun arttığı, gelir dağılımının bozulduğu, bölgesel eşitsizliklerin daha da derinleştiği çok rahat bir şekilde gözlenebilmektedir.
Türkiye ekonomisi, yüksek dış kaynak ihtiyacı altında gelişen bir ekonomi olması sebebiyle kırılgan bir ekonomik yapı arz etmektedir. Bu kırılganlık kendisini sık sık ekonomik krizlerle göstermektedir. Böylelikle Türkiye’de yoksulluk sınırı, gün geçtikçe yüksek rakamlara ulaşmaktadır.
Yoksulluk sınırı, yeterli hayat standardında yaşayabilmek için gerekli olan minimum gelir miktarıdır. Türk-İş dört kişilik bir ailenin açlık sınırının eylülde, bir önceki aya göre 355 lira artarak 7 bin 245 liraya, yoksulluk sınırının da 1.158 lira artarak 23 bin 600 liraya yükseldiğini hesapladı. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu ise eylülde açlık sınırının 385 lira artarak 7 bin 667 liraya, yoksulluk sınırının da 629 lira artarak 22 bin 377 liraya çıktığını açıkladı.
TÜİK verilerine göre hesaplanan yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler; Adana, Mersin sonrasında Mardin, Batman, Şırnak, Siirt ve Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan oldu. Yoksulluk oranı en düşük olan Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli, Bursa, Eskişehir, Bilecik ve Gaziantep, Adıyaman, Kilis olarak hesaplandı. İstanbul ve İzmir de gün geçtikçe yoksulluk oranı artmaktadır.
Resmi yıllık enflasyon Eylül 2022'de yüzde 83'ü aşarken ulaştırmadan sonra en çok fiyat artışı gıdada gerçekleşmektedir oldu. Ağustosta bir önceki aya göre yüzde 3,5 oranında artan gıda fiyatları yılın sekiz aylık döneminde yüzde 91,7 oranında yükseldi. Kamuda çalışanların ve kamu emeklilerinin ücret ve aylıklarının enflasyon farkları da dahil yüzde 85,6 oranında arttığı son bir yıllık dönemde de gıda fiyatlarındaki artış yüzde 176 oldu.
Gıda fiyatlarının artışı, genel enflasyon oranının oldukça altında kalan vatandaşların açlık riskini giderek büyütüyor. Gıdaya erişimi zorlaştıran fiyat artışları vatandaşları yetersiz ve sağlıksız beslenmeye zorluyor.
2021 yılında 3 adet yumurtayı 1.80 liraya alırken şu anda 3 adet yumurtayı 5.58 liraya alıyoruz. Yine 2021 yılında 200 ml’lik paket sütü 1.40 liraya alırken şu anda 2.40 liraya alıyoruz. Geçen yıl çocuğuna sade bir kek yapmak isteyen anne bu keki 16.65 liraya yaparken şu anda 25.84 liraya zar zor yapıyor. Bunun gibi verilebilecek çok fazla örnek var.
Okullar açıldı ancak servis ücreti, beslenme çantası masrafı, harçlık, kaynak kitap ve kırtasiye masrafını da beraberinde getirdi. Okula giden her bir çocuğun ortalama masrafı 1.700 TL olarak belirlendi.
3 milyon çocuk yetersiz beslenmektedir. BM Dünya Programı tarafından yapılan “Dünya Yoksulluk Haritası”na göre, Türkiye’de 84,3 milyon nüfusun 14.8 milyonu yeterli gıda tüketememektedir.
Ürünlere gelen zamlar maaşa yansımıyor. Vatandaş ayın sonu değil ortasını bile getiremiyor. Mazota %200, gıdaya %99, sebzeye %447, bakliyata %130 zam gelirken asgari ücrete gelen zam yeterli olmuyor.
TÜİK tarafından açıklanan Dış Ticaret İstatistiklerine göre, Ocak-Temmuz döneminde dış ticaret açığı %143,7 artarak, 25 milyar 510 milyon dolardan, 62 milyar 177 milyon dolara yükseldi.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Saadet Partisi olarak yoksullukla nasıl mücadele etmemiz gerektiği konusunda çalışmalarımız mevcuttur. Biz ekonomide güven ortamını sağlayarak; inandırıcı, kararlı ve itibarlı bir ekip oluşturacak, enflasyonla mücadelede popülist politikaların terk edildiğini ilan edeceğiz. Gerçekleştireceğimiz politikalarımızdan bazıları aşağıdaki gibidir:
- Merkez Bankası’nın amacını “Fiyat istikrarını ve istihdamı sağlamak” olarak yeniden düzenleyeceğiz.
- Kamu kurumlarının bütün varlıklarını Türk Lirası olarak tutmasını sağlayacağız. Liralaşma stratejisi kapsamında kamunun bütün işlemlerinde Türk Lirası kullanımı kuralını getireceğiz.
- Ekonomiyle ilgili kurumların karar mercilerindeki toplantı notlarının tamamının yayınlanacağı şeffaf bir yönetim anlayışını yerleştireceğiz.
- Fiyat İstikrarı Komitesi’ni üst kurul olarak tanımlayacak ve ilgili birimlere gözetim yetkisi vereceğiz.
- Girdi maliyetlerini önceleyecek şekilde tarım, enerji ve teknoloji başta olmak üzere sektörleri destekleyeceğiz.
- Üretime yönelik olmayan ve enflasyon ataletini besleyen bütün kredileri kısıtlayacak ve imkânları meşru bir yolla doğrudan sanayi ve tarım başta olmak üzere üretime yönlendireceğiz.
- Enerji ve akaryakıtta fiyat oynaklıklarını engellemek için tam Eşel-Mobil sistemine geçeceğiz. Böylece enerji fiyatları düşükken alınan vergilerin, enerji fiyatları yükseldiğinde sistemi sübvanse etmesini sağlayacak ve enerji fiyatlarında mümkün olan en düşük dalgalanma ile stabilizasyonu sağlayarak, belirsizlikleri ortadan kaldıracağız.
- Dijital bir kart uygulaması ile her vatandaşımızın temel gıda ihtiyacını karşılayabileceği, ihtiyacı yoksa da hakkını başkasına devredebileceği aylık kuponlardan oluşan asgari geçim yardımı yapacağız.
- Para politikalarında rasyonel ve ampirik modellerin birlikte benimseneceği, ezberlerin dışında milli ve manevi değerlere paralel olarak hareket eden, özgüvene sahip, objektif ve stratejik bakabilen bir kurumsal yapının kurulmasını sağlayacağız.
- Başta Gelişen Sekiz Ülke D-8 olmak üzere küresel kurum ve kuruluşlarla finansal ve ekonomik etkileşimi hızlandıracağız. Türk Lirasının karşılıklı olarak işlemlerde kullanılmasını sağlayarak liranın değerini artıracağız.
- Çiftçilerin doğrudan pazara erişimlerinin önündeki bütün engelleri kaldıracağız.
- Pazarcı esnafının kronik sorunlarını çözecek ve vatandaşa daha nitelikli hizmet verilmesini sağlayacağız.
- Piyasadaki tröstleşme eğilimlerini engelleyecek ve meslek odalarının fiyat belirleme yetkilerini sınırlandıracağız.
- İstihdam, üretim ölçeği ve vergi oranları arasında ilişki kuracak, daha fazla personel istihdam eden ve üretenden daha az vergi alarak daha çok mal ve hizmetin piyasaya sunulmasını sağlayacağız.
- Stratejik öneme sahip olan bir sektörde sektör içi rekabetin artması için o sektörde beş yıl çalışan herkese kendi işini kurmayı istemesi doğrultusunda ilk girişim desteğini ortaklık modelleriyle vereceğiz.
- Döviz çıktısını engelleyecek ve/veya döviz girdisi sağlayacak stratejik sektörlere yönelik doğrudan yatırımlar yaparak ödemeler bilançosunda dengeyi sağlayacağız.
- Yeni Organize Sanayiler, İleri Teknoloji Merkezleri ve Teknoloji Transfer Ofisleri kurarak üretim ve verimlilik seferberliği başlatacağız.
- Konut ve kira enflasyonunu baskılamak ve dizginlemek amacıyla, boş ev vergisi getireceğiz, üçten fazla evi olandan artan şekilde yüksek vergi alacağız. Bölgenin en temel geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılığı canlandıracağız.” İfadelerine yer verildi. ŞEHİRDE BU HAFTA