Vurgunun Değil Habercinin Peşine Düştüler!
PTT Genel Müdürlüğü, fahiş fiyata kiraladığı araçları haber yaptık diye, haberdeki iddiaları araştıracağına haberi yapan gazetemizi mahkemeye vermiş. Kurum olarak kamuya açık bir şirketin faturalarına “gizlilik” atfederek sanki yasadışı yollardan elde etmişiz gibi hakkımızda suç duyurusunda bulunmuş.

Güncel 20.12.2022 12:35:40
“Mobilize Vurgun”
27 Ocak 2020 tarihinde “Mobilize Vurgun” başlığıyla PTT Genel Müdürlüğünün kiraladığı ve Adıyaman’da PTT emrine verdiği 2 mobil aracı haber yapmıştık. Haberde sadece 2 araç için aylık 53 bin 822 TL kira bedeli ödendiğini, bu bedelin piyasa koşullarında normal olmadığını oldukça fahiş bir kiralama olduğunu faturalarıyla birlikte paylaşmıştık. Ayrıca kiralamayla ilgili genel müdürlüğe birkaç soru sormuştuk.
Önce müfettiş görevlendirildi
PTT Genel Müdürlüğü, fahiş kiralamayı soruşturacağı yerde bunu yapmayıp, müfettiş görevlendirerek bu belgeleri nasıl elde ettiğimizle ilgili sorulara muhatap olmuştuk. Müfettişe, gazetecinin haber kaynağını açıklamak zorunda olmadığını ve bu belgeleri elde etmenin zor olmadığını söylemiştik.
Ferhat Vural: Gazetecilik suç değildir
Konu ile açıklamada bulunan gazetemizin sahibi Ferhat Vural, gazeteciliğin suç olmadığını vurgulayarak, “Gazeteci kamuoyu menfaatine olan, ilgilendiren ve haber değeri taşıyan her olayı okuyucularıyla paylaşır, önemli olan haberin doğru ve belgeli olmasıdır” dedi.
Vural sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz hafta Adıyaman Emniyet Müdürlüğü, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, PTT genel müdürlüğünün şikâyeti ve suç duyurusu ve Cumhuriyet Savcılığının talebi üzerine ifademize başvurdu. Yapılan suçlama, sözde gizlilik taşıyan belgeleri ifşa etmişiz. Gizli denilen belgeler de araç kiralama faturaları. Bizim gizli hiçbir belgeyi ifşa ettiğimiz yok, kaldı ki kamuya açık bir şirketin faturaları neden gizli olsun ki?
Kamuoyunda tepkilere neden olan olay şudur. PTT mobil araçlar kiralamış, o günkü piyasa koşullarında kiralama meblağı çok yüksektir. 2 araca her ay yaklaşık 54 bin lira kira ödemesi yapılmış. O tarihlerde piyasa ederi en fazla 200-300 bin lira olan iki araca aylık 54 bin lira ödemek hangi vicdana sığar? Kamuoyunun tepkilerini dile getirmiş ve kiralamayla ilgili PTT genel müdürlüğüne birkaç soru sormuştuk. Keşke genel müdürlük bizi şikâyet edeceğine sorularımıza cevap verseydi. Sonuç olarak ülkemiz bir hukuk devletidir. Adaletin tecelli edeceğine ve gazeteciliğin suç olmadığına adım gibi eminim” ifadelerini kullandı.
Ne Olmuştu?
Konu ile ilgili 27 Ocak 2020 tarihinde gazetemizde yer alan haber:
PTT Genel Müdürlüğü tarafından kiralanan mobilize deniz ve kara taşıtlarının kira bedelleri dudak uçuklatıyor.
PTT’nin posta, kargo ve bankacılık hizmetlerini daha seri hale getirmek için 2016 yılında devreye soktuğu mobil araç uygulaması zarara rağmen uygulama devam ediyor.
Türkiye geneli PTT şubelerinde mobilize hizmet veren araçlardan ikisi Adıyaman da bulunuyor. Bu araçlardan biri valilik binasının havlusunda diğeri de Samsat ilçesinde hizmet veriyor.
Bu tür araç kiralamanın normal olmadığını söyleyen uzmanlar," Şayet PTT'nin bu araçlara ihtiyacı varsa satın alsın. Bir araca verdikleri bir yıllık kira parasıyla en az 7 araç alınır. Bunu hiç mi düşünmüyorlar? Belli ki birilerine rant sağlıyorlar."
Ayda 53 bin 822 lira kira ödeniyor
PTT Merkez ve şubelerinin olmadığı bölgelerde konuşlandırılması istenen mobil araçların birine aylık 33 bin 172 TL diğerine de aylık 20 bin 650 lira olmak üzere yılda 645 bin 864 TL kira ödendiği iddialar arasında. Yine İddialara göre; bu araçların verdiği hizmetten PTT'nin sağladığı gelirin ise kirayı bile karşılamadığı belirtildi. PTT Genel Müdürlüğü'nün söz konusu mobil araçlardan binlerce lira zarar ettiği öne sürülürken, sadece 2 aracın, devlete olan maliyetinin ise yılda 600 bin TL'yi bulduğu ifade ediliyor.
Kamuoyu şu Soruların cevabını merak ediyor.
1-PTT'nin bu mobilize Araçlara ihtiyacı var mıydı? Varsa neden satın alma yerine kiralama yoluna gidildi?
2-Araç kiralama ihalesi ne zaman yapıldı, ihaleye kaç firma iştirak etti? İhaleden önce piyasa araştırması yapıldı mı?
3-Hangi firma ne kadar bedelle ihaleyi kazandı? İhalenin şekli nasıl yapıldı?
4-İhale Kamu İhale Kanunu’na (KİK) göre mi yapıldı? Yapıldıysa hangi mevzuatta göre yapıldı?
5-Deniz mobil araçları hangi ihtiyaca göre kiralandı ve kira bedelleri ne kadar? Araç başına aylık 70 bin lira kira ödendiği doğru mu?
6-Bu ihaleler yapılırken fayda/maliyet analizleri yapıldı mı? Yapıldıysa kamu yararına bir fayda sağlandı mı? Sağlanmadıysa devlette mali yük olarak ne kadar zarar verdi? Bu zarar sonucunda ilgililer hakkında idari ve yasal işlem başlatıldı mı?
Kamuoyu yukarıdaki soruların cevap bulmasını istiyor. Türkiye genelinde 160'a yakın aracın kiralandığı düşünüldüğünde zararın boyutu devasa rakamlara ulaşıyor. İddialara göre, kiralama ücretleri piyasa koşullarının çok üstünde, bu da birilerine rant sağlarken devletin hanesine zarar yazılmaktadır.” ŞEHİRDE BU HAFTA