SÜZEN: "OHAL DEĞİL, İNSAN HAKLARI İSTİYORUZ"
10 Aralık günü İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 69. Yıldönümü nedeniyle İHD Adıyaman şube Başkanı Av.Osman Süzen bir basın açıklaması yaptı.
Güncel 2017-12-10
Süzen yaptığı açıklamada şunları söyledi.
" İnsanın sahip olduğu onur ve değerin haklara kaynaklık ettiği ve bu hakların evrensel olduğu fikrini temel alan Evrensel Bildirge’nin kabulü, insanlık için büyük bir kazanımdır.
10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen Evrensel Bildirge’nin başlangıç bölümünde insanlık ailesinin bütün üyeleri için eşit, bölünemez ve devredilmez hakların tanınmasının, dünyada özgürlüğün, adaletin ve barışın temeli olduğu, eğer hakları korunamıyor ise herkesin zulüm ve baskıya karşı son çare olarak direnme hakkına başvurmak zorunda kalabileceği belirtilmiştir.
Buna karşın günümüzde Evrensel Bildirgede yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzen hala kurulamamıştır. İnsanların ırkından, renginden, cinsiyetinden, cinsel yöneliminden, dilinden, din ve mezhebinden, inancından, etnik kimliğinden, siyasi-vicdani ve felsefi kanaatinden bağımsız olarak, insan olmaktan gelen hakları ve dokunulmazlıkları olduğu temel fikri dünya çapında yeterli koruma bulamamaktadır. Maalesef Birleşmiş Milletler Örgütü de günümüzde başta yaşam hakkı olmak üzere hakların korunmasında, hak ihlallerinin başlıca sebebi olan savaşları ve iç savaşları önlemede, sonlandırmada, mülteci krizlerine müdahalede varoluş gerekçesini yeterince yerine getirememektedir.
OHAL Değil,İnsan Hakları
Türkiye’de halen OHAL devam etmektedir. OHAL gerekçe gösterilerek temel hak ve özgürlükler askıya alınmıştır. Bu durum Türkiye tarafından BM ve Avrupa Konseyine bildirilmiştir. İHD’ye göre Türkiye’de, OHAL gerekli değildir. Türkiye’nin tek ihtiyacı insan hakları ve demokrasidir. 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi 16 Temmuz günü bastırılmış ve darbeciler yakalanmış, yaygın şiddet hareketleri sona ermiştir. Türkiye Anayasasının 120 ve 121. maddeleri incelendiğinde, ancak yaygın şiddet hareketlerinin varlığı halinde OHAL ilan edilebileceği, OHAL ilanı süresince de OHAL gerekçesine bağlı olarak ve OHAL süresince uygulanacak KHK çıkarılacağı belirtilmektedir. Bugüne değin yaşadığımız karşı darbe sürecinin yargı üzerindeki olumsuz etkileri ve kamu idaresinin büyük bir baskı altına alınması neticesinde devlet içerisine yerleşmiş Fethullah Gülen Örgütü ile baş etmek adına yapılan uygulamalar, devlet içinde denetimi imkânsız kılmış ve yargı tamamen devre dışı kalmıştır.
OHAL Süresince Türkiye’nin Anayasal ve Yasal Rejimi Değişmiştir OHAL’in Anayasaya uygun olarak ilan edilmemesi ve çıkarılan KHK’ların TBMM onayına sunulmamasının yanı sıra bu KHK’larla bugüne değin 306 kez 300 civarında kanunda kalıcı değişiklikler yapılarak yasal sistem tamamen değiştirilmiş, OHAL rejimi kalıcı hale getirilmiştir.
OHAL Koşullarında Temel Hak ve Özgürlüklerin Askıya Alınması Kabul Edilemez
Barışı Savunmak İnsan Hakkıdır. Türkiye OHAL koşullarına gelmeden önce yeniden içine girdiği silahlı çatışma ortamı nedeni ile büyük acılar ve yıkımlar yaşamaktadır. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözülememiş olması Türkiye’nin en önemli sorunu olarak varlığını sürdürmektedir.
OHAL kadın mücadelesine ‘DARBE’dir
15 Temmuz 2016 tarihinden bu yana yaşanan gelişmeler sonrasında, şiddetin iyice meşrulaştığı bir süreç yaşıyoruz. Özellikle sosyal medyada yayınlanan işkence görmüş insan fotoğraflarının, toplumun bir kesiminde destek alması ve çeşitli önyargılarla desteklenmesi ve şiddeti destekleyen bu kişilere karşı hiçbir yasal soruşturma yapılmaması korkutucu. Coğrafyamızda, erkek egemen, militer, toplumsal cinsiyetçi bir bakış, hala gücünü korumakta. ‘ Kadını erkeğin namusu’ olarak gören anlayış, farklı cinsel kimliklere karşı hoşgörüsüzlük giderek artmakta. Bu nedenle de, kadına yönelik cinayetler ve kadına yönelik şiddet olaylarında büyük bir artış yaşanmakta.
SONUÇ OLARAK; Demokrasinin ön şartı ifade özgürlüğüdür. Şu anda Türkiye’de ifade özgürlüğü otoriter yönetimin yargı baskısı altındadır. Dolayısıyla Türkiye’de asgari standartlarda dahi demokrasiden söz edilemez. HERKESİN ÖZGÜRCE, BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAYABİLECEĞİ İNSAN HAKLARINA DAYALI BİR TÜRKİYE VE DÜNYA İSTİYORUZ. OHAL DEĞİL, İNSAN HAKLARI DİYORUZ" dedi.ŞEHİRDE BU HAFTA