Yıldırım,kanser vakıalarının araştırılmasını istedi
HDP Adıyaman milletvekili Dr Behçet Yıldırım Türkiye’de son yıllarda artış gösteren, toplum ve insan sağlığını önemli bir şekilde tehdit eden kanser vakalarının araştırılarak tespitlerin yapılması, gerekli önlemlerin alınması, amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonunun kurulmasını teklif etti.

Sağlık 2018-04-05
Erken tanı yöntemleri sayesinde ilk evrede karşılaşılan kanserlerin kişinin hayatını etkilemeyecek şekilde tedavi edilmesi olasıdır. Bu nedenle kanser hakkında toplumun bilinçlendirilmesi çok önemlidir. Kanserler vücutta iki şekilde olabilir. Özel olarak kanser olabilir, cinsiyet ve aile öyküsü olabilir; değişik faktörler ve çevresel faktörler de kansere neden olan etkenler arasında karşımıza çıkabilir. Sigara, alkol, iyonize radyasyon, ultraviyole ışınları, hava kirliliği, kimyasal faktörler kansere neden olan en önemli etkenlerdir.
Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ) Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Onur Hamzaoğlu Dilovası’nda halk sağlığı için büyük tehlike arz eden çevre kirliliği konusunda yaptığı önemli araştırmanın sonuçlarını paylaşmıştı. Yayımlanan araştırmada, sanayinin yoğun olduğu Dilovası bölgesi ile sanayi bölgesi olmayan Kandıra İlçesi’nden seçilen anne ve bebeklerden alınan örnekler analiz edildiği, hava kirliliği ölçümleri yapılmış ve alınan örneklerden alüminyum, arsenik, kadmiyum, bakır, demir, cıva, kurşun ve çinko gibi ağır metal konsantrasyonlarının sanayi bölgesi olmayan Kandıra bölgesinden alınan örneklere göre yüksek miktarlarla olduğu belirlenmişti Araştırmaya göre bölgede 1995-2004 yılları arasında 493 ölüm gerçekleşmiş. Bunun yüzde 32'sinin kanser vakası olduğu ve Kocaeli’nde kanser olma riskinin 8 yılda dört buçuk kat arttığını açığa çıkmıştır. Araştırmaya göre; kanserden ölüm oranı dünyada yüzde 12.5, Türkiye’de yüzde 12.9, Kocaeli’nde yüzde 18.9, Dilovası’nda yüzde 33.7 olarak belirtilmiştir.
Yine, ülkemiz adına stratejik önemi olan şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sonucu önü açılacak nişasta bazlı fruktoz ve glukoz şurubu gibi insan sağlığını etkileyen, hatta kansere neden olan bu yüksek yoğunluklu tatlandırıcı pazarının ülkemizde arttırılması kanser hastalıklarının artacağını işaret etmektedir. Bilimsel verilere göre glikoz şurubu vücuda alındığı takdirde ön etki olarak insan vücudunun şeker dengesini alt üst ettiğini, hormonal sistemlerinizi bozup ve uzun vadede kansere sebep olacağı ve Glikoz şurubunun kanserli hücreleri beslediği ortaya çıkartılmıştır.
Benzer şekilde hükümetin tarım, gıda, kentleşme, sanayi, ekonomi, çevre gibi temel alanlarda hayata geçirdiği politikalar (GDO'lu ürünlerin ithalatına izin verilmesi, tarımın tekelleştirilmesi, hızlı ve çarpık kentleşme, ormanların yok edilmesi, HES'ler, nükleer santral projesi vb.) doğrudan halk sağlığını tehdit etmektedir. Daha Çernobil faciasının etkilerini üzerimizden atamamışken, hele ki Karadeniz Bölgesi Çernobil faciasından çektiği kanser çilesine sayısız kurban vermişken, Mersin'in Gülnar İlçesi'ne bağlı Büyükeceli Beldesi'nde yapılacak olan Akkuyu Nükleer Santral ile bölgede kurulması planlanan 15 termik santral ve çimento fabrikası, kanser hastalıklarına davetiye çıkarmaktadır.
Kanser hastalığının nedenleri yukarıda ifade edilen ve birçok farklı sebebe bağlı olmakla beraber, Türkiye'de önleyici tedbirlerin olmamasının kendisi insanları hastalığa sürükleyen bir gerçekliktir. Önleyici tedbir yerine hastalığı gidermeye çalışmak olan sağlık politikası en temel sağlık problemi olarak önümüzde durmaktadır. Kanser hastalarının tedavi sürecinde ilaçlara ulaşım konusunda ilaç pahalılığı veya ilaç masraflarının karşılanmaması hastaların tedavi süreçlerini oldukça olumsuz etkilemektedir. Kanser hastaları, tedavileri için gerekli olan bazı ilaçlara erişim ve özel hastanelerde kanser cerrahisi işlemlerinde ilave ücret alınması konusunda büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. Kanser hastaları, bulunamayan ilaca ve cerrahi işlemlere oldukça yüksek bedeller ödeyerek ulaşabilmektedirler. Tedavilerinin bir an önce tamamlanabilmesi ve eksik kalmaması için ellerindeki tüm birikimlerini harcamakta, borçlanmakta ve varsa mallarını mülklerini satmaktadırlar. Yoksa da ölümü beklemektedirler! Üstelik kanser hastalığının teşhisinde de; sağlık politikalarının sonucunda, verimli çalışamayan veya performansa dayalı sistemin etkisiyle çoğunlukla hastalara doğru teşhis konmadan hemen kemoterapi sürecine girilmekte ve yanlış teşhis ile kemoterapiye başlayan kanser hastaları yaşamını yitirmektedir. Toplum ve insan sağlığı açısından önemli olan kanser hastalığının ve hastalık sonrası yaşanan sorunların araştırılarak tespitlerin yapılması, gerekli önlemlerin alınması, kanser tedavi olanaklarının geliştirilmesi ve onkoloji ilaçlarına erişimin kolaylaştırılmasının çözüm yollarının bulunması için Meclis Araştırma Komisyonu’nun kurulmasını arz ve teklif ediyorum."dedi.ŞEHİRDE BU HAFTA