KESK Adıyaman meclisi:”OHAL komisyonu lağvedilsin”
KESK Adıyaman meclisi tarafından OHAL ile ilgili bir basın bildirisi yayınlandı.Bildiri de OHAL komisyonun derhal lağv edilmesi istenildi.

Güncel 2019-01-24
Değerli Basın Emekçileri,
Değerli Arkadaşlar,
OHAL KHK’leri ile 135 bini aşkın kişi fişleme, müdür/kurum kanaati, sosyal medya paylaşımları, sosyal çevre soruşturması, sendika üyeliği, banka hesabı vb. gibi normal koşullarda asla suç olmayan gerekçelerle kamudan ihraç edilmiş, hukukun temel ilkeleri ayaklar altına alınmıştır. KHK’ler ile gerçekleştirilen ihraç işlemiyle genel hukuk değerleri ve ulusal mevzuat gereğince tanınan haklar yok sayılmıştır.
OHAL işlemleri İnceleme Komisyonunun kurulması üzerinden tam iki yılı geride bırakmış olacağız. Üçüncü yılına giren OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu, 23 Ocak 2017 günü 685 sayılı OHAL KHK’si ile iki yıl süre içinde kamudan ihraç edilmiş yüz binlerce kamu emekçisinin ihraç başvurularını değerlendirmek ve karar altına almakla yetkilendirilmiştir.
672 sayılı KHK’nin eki listesinde yer alan kişilerden birisinin Türkiye iç hukukunda başvurulacak yol olmadığı gerekçesiyle AİHM’e açtığı 59061/2016 başvuru numaralı Zihni/Türkiye Davasında, AİHM’in 08.12.2016 tarihinde verdiği kabul edilmezlik kararı oldukça ilginçti. Çünkü Türkiye’de gerçekten başvurulacak iç hukuk yolu yoktu ve daha OHAL Komisyonu kurulmamıştı. AİHM bu kararından önce de OHAL ilanından sonra haksız tutukluluk ile ilgili olarak 56511/2016 başvuru nolu Mercan/Türkiye Davasında 17.11.2016 tarihinde iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeni ile kabul edilmezlik kararı vermiştir. AİHM mevcut durumu esas alıp karar vermek yerine topu taca atmıştır. Hükümete adeta “nasıl olursa olsun bir an önce bir mekanizma kur, bizi de kendini de bu yükten kurtar” mesajı vermiştir.
Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu da 865/2016 sayılı ve 12 Aralık 2016 tarihli raporu ile Türkiye’ye çeşitli tavsiyelerde bulunmuş ve kamu görevinden çıkarılanların itiraz edebileceği bir komisyon kurulmasını önermiştir.
AKP tavsiyeyi şeklen uygulayacak biçimde OHAL İnceleme Komisyonu’nu kurmuştur. Ancak bu komisyon hiçbir şekilde Venedik Komisyonu’nun tavsiyelerini karşılamamıştır. Çünkü Komisyon iç ve dış baskıların sonucu ve bir oyalama aracı olarak kurgulanmış, düşünülmüş ve öyle de kurulmuştur.
Nitekim komisyon ancak kurulduktan 7 ay sonra, 12 Temmuz 2017 tarih ve 30122 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun Çalışmasına İlişkin Usul ve Esaslar” tebliğinin yayınlanmasından sonra başvuru almaya başlamıştır. Bu yüzden iki yıllığına kurulan komisyonun görev süresi 26 Aralık 2018 Tarihli ve 30637 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanı kararı ile 1 yıl uzatılmıştır. Komisyonun görev süresinin Bakanlar Kurulu tarafından birer yıllık sürelerle yeniden uzatılabileceği 685 sayılı KHK ile hükme bağlanmıştır. Dolaysıyla görev süresinin bir sınırı bulunmamaktadır.
Değerli Basın Emekçileri,
Komisyonun son açıklaması 29 Aralık 2018 tarihlidir. Komisyon yaptığı bu açıklamada; OHAL kapsamında yayımlanan KHK’ler ile 125.678’i kamu görevinden çıkarma olmak üzere toplam 131.922 tedbir işlemi gerçekleştirildiğini, Komisyona yapılan başvuru sayısının 125.600 olduğunu açıklamıştır. Açıklamanın devamında 3700’ü kabul, 46.600’ü ret olmak üzere karar sayısının 50.300 ve halen incelemesi devam eden başvuru sayısının ise 75.300 olduğu belirtilmiştir. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere karara bağlanan dosyalardan %93’ü ret edilmiştir.
SENDİKASI |
BAŞVURUSU KABUL EDİLENLER |
BAŞVURUSU RET EDİLENLER |
KESK |
117 |
249 |
Bu oran “KESK’lilerin başvurularının karara bağlanması bilinçli olarak mı geciktiriliyor?” sorusunu akla getirmektedir. Bu olasılığın kuvvetle muhtemel olduğunu düşünüyoruz. Kararlar geciktirilerek ikinci bir cezalandırma yoluna gidilmektedir. Konfederasyonumuza yönelik sendikal ayrımcılığa Komisyon da alet olmaktadır.
Değerli Arkadaşlar,
15 Temmuz sonrasında idarenin keyfi kararları ile hukukun nasıl katledildiği, temel sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının bile ‘suç’ kapsamına alınarak doğrudan cezalandırma yöntemlerinin nasıl hayata geçirildiğinin en somut örneği bu komisyon olmuştur.
Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu ihraç edilenlerin iadesine karar verme yetkisi ile esasen idari bir birim olarak yargısal inceleme yetkisi ile donatılmıştır. Oysa OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonunun Türk Hukuk Sistemi içerisinde bir tarifi bulunmamaktadır. Komisyon Türkiye’nin hukuk sistemi içinde mevzuatça belirlenmiş bir yargı mercii değildir. Bu durum yasalara ve anayasaya, yargısal işleyişe açıkça aykırıdır.
OHAL İnceleme Komisyonuna başvuran kamu emekçileri ne ile suçlandıklarını bilmemektedir. Komisyonun kendisi de kurulduğu ve başvuru almaya başladığı andan itibaren ne sebeple ihraçların gerçekleştiğine ya da başvuruların hangi şartlarda kabul veya ret edileceğine ilişkin başvuruculara herhangi bir bildirim yapmamaktadır.
Yine; Anayasa’nın 129. maddesinin: “Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler. Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez. (Değişik üçüncü fıkra: 7/5/2010-5982/13 md.)Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz… Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.” biçimindeki amir hükmü yok sayılmaktadır.
Öte yandan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu da Anayasanın amir hükmü doğrultusunda savunma hakkıyla ilgili kural koymuştur. Kanunun “Savunma Hakkı” başlığını taşıyan 130. maddesi: “Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memur, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.” demektedir. Komisyon ile tüm bu temel hukuki normlar ayaklar altına alınmakta, iktidarın idari tasarrufu anayasa ve yasaların üstünde tutulmaktadır.Komisyon oluşum şekli, yetkisi ve aldığı kararlar itibariyle mevcut anayasamızın başta 6., 10., 70., 90. ve daha birçok maddesine aykırılık içermektedir.
Değerli Basın Emekçileri,
Komisyon “iltisaklı” olmayı keyfi ve iktidarın kadrolaşma hedeflerine uygun şekilde, istihbarat örgütlerinden, kurum yetkililerinden, yereldeki iktidar partisi yöneticilerinden gelen bilgiye, asılsız ihbarlara göre yorumlamakta, buna göre kararlar vermektedir. “İltisak” kavramı idari ve ceza hukukumuzda olmayan bir kavramdır. Masumiyet karinesine ve lekelenmeme hakkına aykırıdır. Hele hele de kişinin kendisini savunma araçlarının olmadığı, şeffaf ve adil bir yargılanma sürecinin işlemediği bir mekanizma tarafından iddia edilmesi hukuki bir faciadır.
İhraç edilenler kendileri hakkında yapılan asılsız ihbarlar, istihbarat bilgileri ve “kurum kanaatinden” de bihaber durumdalar.
Değerli Basın Emekçileri,
Konfederasyonumuza da ulaşan ret kararları incelendiğinde vahim bir durumla daha karşılaşmaktayız. Haklarında soruşturma yürütülen, savcılıklar tarafından takipsizlik ya da mahkemeler tarafından beraat kararı verilen kamu emekçilerinin görevlerine geri dönmeleri önünde herhangi bir yasal engel olmamasına rağmen, başvuruları ret edilmektedir. İhraç gerekçesi yargı kararı ile açıkça ortadan kalkmış olmasına rağmen başvuruların ret edilmesi komisyonun uluslararası sözleşmeleri, anayasayı ve yasaları hiçe saydığını ve suç işlediğini göstermektedir.
Bu nedenle önümüzdeki günlerden itibaren başvurusu hukuksuz şekilde reddedilen üyelerimiz savcılıklara Komisyon başkanı ve üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunacaklardır. “Yasalara göre suç işledikleri” iddiası ile ihraç edilen üyelerimizin başvurularını yasaları hiçe sayarak ret eden komisyon üyeleri yargı önünde er ya da geç bunun hesabını vereceklerdir. Komisyon, aldıkları kararlardan “sorumlu tutulmayacakları” hükmüne ya da iktidarın sağlayacağı “yargılanmama garantisine” güvenmemelidir. Anayasa iç hukukta en üst normdur ve anayasal suçlar eninde sonunda yargılama konusu olurlar.
Komisyon idari davalarda esas alınan 60 gün içinde sonuçlandırma aksi halde zımni ret/kabul edilme kuralını ihlal etmektedir. OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonunun, ihraçlara ilişkin başvuruları ele alması ve sonuçlandırması dosya yoğunluğundan ötürü yılları aşmaktadır. Başvurunun reddedilmesi durumunda İdare Mahkemeleri, İstinaf Mahkemelerine başvuru, Danıştay ve Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru gibi iç hukuk yollarının alacağı süre de gözetildiğinde AİHM’e başvurmak için yıllarca beklemek gerekecektir. AİHM’den çıkacak kararın da süresi gözetildiğinde on yılları bulacak bir süreç karşımıza çıkmaktadır. Komisyon ile mağduriyet yıllara yayılarak sürekli hale getirilmektedir.
Değerli Basın Emekçileri,
OHAL komisyonunun kendisini mahkemelerin yerine koyarak karar vermesi hukuksuzdur ve bu şekilde verilen kararların kabul edilmesi mümkün değildir. Hukuki niteliği tartışmalı olan OHAL Komisyonu’nun, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal kurumları olan mahkemeleri yok sayarak karar vermesi açık bir Anayasa ihlalidir ve suçtur. Hakkında suça bulaştığı iddia edilen kamu görevlileri ile ilgili tüm hukuki işlemler, kendisini mahkemelerin yerine koyan OHAL Komisyonunca değil, mevcut hukuk sistemi içinde yer alan mahkemeler aracılığıyla yürütülmelidir.
Komisyonun kararlarında da sabit olduğu üzere KESK’lilerin ihraçlarının ana nedeni anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan sendikal eylem ve etkinliklere katılmalarıdır. Demokrasinin işlediği bir yerde temel hak ve özgürlüklerin kullanımı bırakın ihraç edilme gerekçesi olmayı, soruşturma konusu bile yapılamaz.
Dolayısıyla Komisyon derhal lağvedilmeli ve haklarında herhangi bir yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir.
Bu gerçekleşinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Yine kendisini yargı üstü gören, anayasa ve yasalara aykırı hareket eden Komisyon üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunacağız." denildi.