Bilen ve Karataş kurucular kurulunda


Ahmet Davutoğlu'un kurduğu 'Gelecek Partisi' kurucular kurulunda Seyfettin Bilen ve H.Mehmet Karataş da yer aldı.

post

 Siyaset    13.12.2019 11:08:33  


Davutoğlu  herkese 'gül' dağıttı

AK Parti ile yollarını ayıran eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, kurduğu Gelecek Partisi'nin tanıtım toplantısında konuştu. Atatürk vurgusu da yapan Davutoğlu; seküler, dindar, Alevi, gayr-i Müslim bütün kesimlere yönelik mesaj verdi.

AK Parti ile yollarını ayıran eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, kurduğu Gelecek Partisi'nin tanıtım toplantısında konuştu.Davutoğlunun partisinin kurucular kurulunda AK Parti Adıyaman eski il başkanı ve Eczacı Hacı Mehmet Karataş da yer aldı.

Davutoğlu'nun konuşması şöyle:

Yeni bir ufka yeni bir geleceğe yürüme iradesi gösteren değerli arkadaşlarım,

Hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün “Gelecek milletimizindir, gelecek Türkiye’nindir” diyerek partimizin kuruluşunu ilan ediyoruz. İlk adımını samimiyetle ve kararlılıkla attığımız bu kutlu yürüyüşün halkımız, ülkemiz ve insanlık için hayırlı olmasını diliyorum. İnsanlığın ve milletimizin kritik bir süreçten geçtiği tarihi bir eşikte, benzer nice doğumlara şahitlik etmiş Anadolu’nun kalbi Ankara’da arkadaşımızla birlikte tarihin ve milletimizin huzurundayız. Bütün baskılara ve oluşturulmaya çalışılan korku atmosferine rağmen cesaretle, samimiyetle ve basiretle omuz omuza vererek,Cumhuriyetimizin 100. Yılına hazırlandığımız bu dönemde, ülkemize demokratik ve müreffeh bir gelecek ufku çizmek için bir araya geldik.

Yetmiş yıllık demokrasi tarihimizin sancıları içinden geçmiş üç nesil olarak buradayız. Aramızda demokrasiye geçiş sancılarını yaşadığımız kırklı yılların sonlarında doğup milletimizin tarihine bir kara leke olarak geçen 27 Mayıs’ı çocuk olarak yaşamış olanlarımız var. 1968 kuşağının idealist heyecanlarını yaşayanlarımız da var, 12 Eylül’ü farklı siyasi akımlarda ama aynı koğuşlarda geçirenlerimiz de var.

Demokrasimizin karanlık bir tünele girdiği o yıllarda gözünü dünyaya açanlarımız da var, o günlerde yıllarca özgürce doğan bir güneşi bir şafak vaktinde seyredebilmek için gün sayanlarımız da var. Doksanlı yıllarda Soğuk Savaş’ın bitmesiyle yeni ümitlerle birlikte doğanlar da var, aynı yıllarda kıyafeti yüzünden bütün geleceğinin kararması ile büyük acılar yaşayanlar da var. Özgürlükler açısından 28 Şubat’ın dondurucu soğuğunda doğanlar da var, bu dondurucu soğuktan bahara yürüyüşümüzde sınavdan sınava girenler de var.

Ve nihayet 15 Temmuz’da hain bir çeteye karşı omuz omuza vermiş kahramanlar da var,  bu onurlu mücadele sonrasında tam demokratik bir düzene geçeceğimizi ümit ederken düşüncelerini ifade etmekten dahi mahrum bırakılanlar, 28 Şubat’ta büyük fedakarlıklarla tohumları atılan fikir ve bilim kurumlarının tasfiye edilmesi çabalarına şahitlik etmek zorunda kalanlar  da var.  Bütün bu sancılı süreçleri yaşayan üç nesil bir arada ve buradayız. Farklı yaşlardayız ama hepimiz genciz. Farklı inançlara mensup, farklı dilleri konuşan, farklı etnik kökenlerden gelen ancak bu aziz toprakları vatan bilen ve geleceğe birlikte yürümeyi şiar edinen bir topluluğuz.

Farklı kökenlerdeniz ama hepimiz eşit ve onurlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız. Üç nesil olarak çok sancılar yaşadık, çok acılar gördük. Ama geçmişe değil geleceğe, nefrete değil sevgiye, öfkeye değil merhamete, korkuya değil ümide ayarlıyız. Geçmişe ağıt yakmaya değil, ortak bir GELECEK inşa etmeye geliyoruz. Zamanı geçmiş eski sözleri tekrar etmeye değil, ‘yeni şeyler söylemeye’ geliyoruz. Yeni şeyleri ancak geçmişten ilham alarak geleceği inşa edecek olanlar söyleyebilirler.  Yeni şeyleri ancak korkulardan ve tabulardan kurtulmuş olanlar söyleyebilirler. Yeni şeyleri ancak bugüne inançları ve yarına umutları olanlar söyleyebilirler. Susmaya değil konuşmaya, şikâyet etmeye değil çözüm üretmeye, bağırmaya değil sakince ve muhabbetle hitap etmeye, surat asmaya değil tebessüm etmeye geliyoruz.

Gün bizi ayıran politikaları değil, bizi birleştiren ilkeleri konuşma günüdür. Bu gelecek yürüyüşünde bize rehberlik edecek olan temel ilkelerimizi milletimizle paylaşmak ve bir anlamda ahitleşmek istiyoruz.

Aziz milletim, Değerli arkadaşlarım,

Cumhuriyetimizin 100. yılına yürürken küreselleşme ile birlikte tarihi akışın büyük bir ivme kazandığı, geleneksel değerlerin bütün dünyada yeniden keşfedildiği, modern yapıların ve anlayışların yeni bir dönüşüm süreci içine girdikleri kritik bir tarihi eşikte, kapsayıcı bir yenilenme ihtiyacına cevap oluşturmak üzere yola çıkıyoruz.

Bu çerçevede; Nesiller aşan ortak aklın ürünü olan değerlerin korunması bağlamında geleneğe saygılı, birey hakları, vatandaşlık hukuku ve milli egemenlik bağlamında modern ve çağdaş, sınır aşan teknolojik etkileşim ve yerküredeki her gelişmeye açık olan bir gelecek vizyonu bağlamında küresel bir siyaset anlayışını benimsiyoruz. Siyasetimizin temel felsefesi, geleneğe saygılı özgürlükçülüktür. Geleneğe bağlılığımız statükoculuk değil, modernliğimiz geleneksel değerlerimizden kopuş değil, küreselliğimiz teknolojik değişim karşısında insani özü ihmal eden bir edilgenlik değildir.

Milletimizin tecrübelerinden neşet etmiş değerlerini de, modernleşme sürecimizin eseri olan ve Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurulan Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin birikimini de koruyacak ve gelecek nesillere aktaracağız.

Bu doğrultuda, gençlerimizin küresel etkileşimin olağanüstü artmakta olduğu bir geleceğe saygın özneler şeklinde hazırlanmasını sağlayacağız. Siyasetimizin temeli, insan onurunu korumak ve yüceltmektir. İnsanı ve onurunu varoluşumuzun temeli, bütün siyasi mekanizmaları, kuralları, kurumları ve teamülleri birer araç olarak görüyoruz. Devletin asli sorumluluğu vatandaşlarının onurlu bir hayat sürmelerine zemin oluşturacak siyasi, kültürel ve ekonomik şartları sağlamaktır.

İnsanı ve onun temel haklarını ihmal eden veya ikincil konuma indirgeyen hiç bir devlet baki olamaz. Demokratik bir yönetimin esasını temel hak ve özgürlüklerin bütün vatandaşlar tarafından eşit ve özgür bir biçimde kullanılabilmesi oluşturmaktadır. Geleneğimizde esasları konmuş olan canın, aklın, neslin, inancın ve mülkün korunması kamunun sorumluluk alanlarını, çağdaş toplumsal hayatın temelini dokuyan evrensel insan hakları beyannamesi vatandaşların temel özgürlük alanlarını tanımlar. Hedefimiz can ve mal güvenliğini, inanç ve ifade özgürlüğünü, örgütlenme, eleştiri ve gösteri özgürlüğünü tam anlamıyla sağlayan bir hukuk düzenidir.

Düşünce ve inanç hürriyetini kısıtlayarak bireyin özgür iradesini yok etmeye çalışan dinî veya seküler her akım ve rejim, insanın zihnen köleleştirilmesine yol açar. Nitekim bunun örneğini de 15 Temmuz’da her türlü cürmü işleyebilecek birer robota dönüşen darbecilerde görmüştük. Dünyada otoriter ve popülist eğilimlere yöneliş olduğu bir dönemde kendi özgür iradesine malik, onurlu ve başı dik insanların yaşadığı bir ülke inşa etmeliyiz. Basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğünü şiar edinmiş demokratik bir toplumun temel ihtiyacıdır. Bunu yok etmek, usulsüz ve baskıcı metotlarla basında tekelleşmeye yönelmek, Türkiye’nin zihni kapasitesini daraltmaktadır. Basının baskı altında olmadan, sansür ya da oto sansürün uygulanmadığı, gazetecilerin keyfi gözaltı ya da tutuklamalara ve yargılamalara maruz kalmadığı bir düzen inşa edeceğiz..."

 

#ahmet davutoğlu #gelecek parti #şehirde bu hafta #adıyaman