Adıyaman İHD’den ‘Dünya Barış Günü Mesajı’
İnsan Hakları Derneği (İHD)Adıyaman şubesi 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle bir basın açıklamasında bulundu.
Güncel 04.09.2020 20:45:28
İHD Adıyaman şubesindeki basın açıklamasında şunlar dile getirildi
“ Barış hakkı, bireyler açısından da halklar açısından da en temel haklardandır. Savaş direk bireylerin ve toplumların yaşamına yöneldiğinden ölüm karşısında diğer hakların bir önemi de kalmamaktadır. Birleşmiş Milletler 12 Kasım 1984 tarihli 39/41 sayılı, “Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri”sinin 1.maddesinde , “Gezegenimizde yaşayan halkların kutsal barış hakları bulunduğunu ilan eder” demişti. Zira barış hakkı, bir dayanışma hakkıdır ve diğer bütün insan haklarının birbiriyle irtibatlı oluşu gibi diğer haklarla irtibatlıdır. Barış hakkı silahsızlanmayla, kadınlara yönelik; ayrımcılıkla-şiddetle ve tecavüzle, çocuklara yönelik; şiddet ve istismarla, adalet, eşitlik, ekolojik denge gibi, evrensel değerlerle direk irtibatlıdır. yoksullukla mücadele ile de birlikte düşünülmesi gereken bir haktır.
Barış hakkı, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve diğer insan hakları belgeleri esas alındığında, yaşam hakkının, işkence yasağının, gözaltında kaybetmelerin soykırımların olmaması; hukukun üstünlüğü ilkesinin herkes için güvence oluşturması, her türlü ayrımcılığın (ırk, dil, din, etnik, cinsiyet, engellilik, cinsiyet kimliği, cinsel yönelimi, sosyal statü) ortadan kaldırılması, sosyal ve ekonomik hakların tümünün tüm bireyler ve halklar, toplumlar için tanınması ve yaşama geçirilmesi; herkesin eğitim ve kültürel haklara sahip olması, tüm çocukların insan haklarına sahip olması ve bunların yaşama geçmesi, herkesin içinde yaşadığı toplumda kendisi, toplumu ve ülkesinin yönetimi konusunda iradesini özgürce ortaya koyması ve yaşamının tüm yönlerine tam katılmasının olanaklı olmasıdır.
Gelinen aşamada insan hakları belgelerinin barışa dair belirlemelerine rağmen barış dünyaya çok uzak görünmektedir. Filistin, Lübnan, İran, Irak, Suriye, Güney Amerika, Afrika ve daha birçok coğrafyada süreklilik arz eden savaşlar söz konusudur. Savaş öldürüyor, yakıyor, yıkıyor ve tüm bunlarla birlikte psikolojisi bozuk bireyler ve toplumlar yaratıyor. Psikolojisi bozuk bireyler ve toplumlar da renk, dil, ırk, din farklılarına yönelik şiddet ve ayrımcılık hızla yayılmaktadır. Örneğin; Amerika’da Birleşik Devletler’in siyasal coğrafyasında savaş olmadığı halde dünyanın başka sınırları belirlenmiş başka yerlerinde içinde bulunduğu savaşın bir sonucu olarak kadına ve çocuklara yönelik; şiddet, cinayet ve tecavüz, yaşamın olağan bir durumu haline gelmiştir. Sokak ortasında renkli ırka yönelik cinayetler işlenmektedir. Avrupa’da da birçok defa kentlerde bombalı eylemlerle insanlar katledilmiştir. Dünyanın en sakin yerlerinden olan Kanada’da bile camiye yönelik saldırıda sadece Müslüman olmaları nedeniyle 6 insan öldürüldü 6 insanda yaşamına kendi imkânlarıyla devem edemeyecek düzeyde yaralandılar.
Türkiye’nin de barışa ihtiyacı var. Türkiye’nin çatışma üreten anti demokratik özellikler taşıyan anayasal ve yasal sisteminden çıkması ve hukuk devletinin bir gereği olarak demokrasiye yönelmesi gerekmektedir.Barış içinde bir Türkiye ancak insan hakları ve özgürlüklerine dayan bir hukuksal sisteme sahip olmaktan ve bu sistemi etkin çalıştırmaktan geçmektedir. Çoğulcu demokrasi barış için şarttır. Yurttaşların tümünün; hangi etnisiteye, inanca, kültüre, sınıf ya da statüye, cinsiyete, cinsiyet kimliğe ya da cinsel yönelime sahip olurlarsa olsunlar) haklara, özgürlüklere ve onura sahip olmak bakımından eşitliği esas alınmalıdır.
Tüm bu kaos ortamında Adalet Türkiye’den tamamen göç etmiştir. Binlerce kamu emekçisi kamu görevinden ihraç edilmiştir.Ülkenin muhalif olan hemen hemen tüm STK’ları kapatılmış geriye kalanlara da baskı veya yasal ancak hukuki olmayan yol yöntemlerle ayar verilmeye çalışılmıştır. AİHM’nin ve AYM’nin kararlarının gereği bile yerine getirilmemiş ülke hukuki açıdan bir kaotik sahaya evrilmiştir. Bu kaotik ortamın sonucu olarak Zaman zaman insanlar adalet için bedenini ölümü yatırmayı zaman zaman da intihar etmeyi bir yöntem olarak kabul etmeye başlamıştır.
Sonuç olarak 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde İHD olarak diyoruz ki,-Türkiye tarihinde tekrar niteliği taşıyan çatışma politikalarını terk etmeli, barış için Kürt Sorununu demokratik temelde ve müzakere yoluyla çözmeyi başarabilmelidir. İnsan hakları savunucuları bu konuda her türlü katkıyı sunmaya hazırdır.
- Silaha, şiddete, savaş kışkırtıcılığına, ırkçılığa, ayrımcılığa, tecavüze, istismara dur diyerek İnsanlığa, kadınlara, çocuklara, tarihi mirasa, coğrafya, doğaya ve hayvanlara güç vererek yaşama ses verelim” denildi.ŞEHİRDE BU HAFTA