"emperyalizm+siyonizm=kan ve gözyaşı.."
Balkanlardan Ortadoğuya,Avrupadan Asya'ya,herkesin gönlünde taht kuran,marifet ehli, barış elçisi bir gönül insanı.Dünya Ehli beyt vakfı başkanı Fermani ALTUN; "Bölgemizdeki kan ve gözyaşının temelinde, uluslararası emperyalizm ve siyonizm vardır."
17 2016-07-04
GENÇLERİMİZE ; Gençlerimizin örf ve adetlerini, kültürlerini,doğru bir şekilde okuyup sahip çıkmaları lazım.Radikal unsurlara, aşırı ideolojilere prim verilmemeli,bunlar insana bir şey vermiyor yani.Yani kardeşim 3 günlük dünya sonuçta. herkese yeter bu dünya ya. Gök kubbe yeter, sokaklar yeter, beraberce dayanışma içerisinde beraberce yaşama kültürüne sahip olma, beraber hoşgörü, beraber farklılıkları kabul etme, yani güzel bir insan olarak yetiştirildiğiniz zaman her alanda kazançlıyız. Bunları bizim gençlere öğretmemiz gerekiyor. Geleceğin kurtarıcısı yeni nesillerdir. Telefon yarışı, araba yarışı falan bilmem yat-kat yarışı değil. Yani yarış güzel bir insan, misafirperverlik dostluk, ilim, irfan, bilgi, bir yerde konuşabilmek, bir yerde okumak, öğretmek, öğrenmek, muhabbette bulunmak, konuşabilmek, hakikaten icat etmek, marifet sahibi olmak.
İSLAM DÜNYASINDAKİ KAN VE GÖZ YAŞI
Bu kan ve gözyaşının temelinde uluslararası Emperyalizm ve Siyonizm vardır. Mesela düşünün el kaideyi kim yarattı? Batı ve ABD. Niçin yarattı? Komünizm’e karşı, İslam dünyasındaki bu zayıflığı yeşil kuşak dini kullandı. Komünizm kendiliğinden çöktü. Çökünce bu yarattığı canavarı, bu vahşeti sizinle işim bitti diyerek bu defa onlarla çatışmaya başladı. Peki, şu uluslararası emperyalizm zerre kadar demokrasi düşünüyorsa bütün diktatörlerle el ele. Onların petrolünü çıkarıp yarı yarıya paylaşıyor. Örneğin Suudi Arabistan., Katar. Bunların petrolünün yarısı İngiltere, Amerika yarısı da kendisinin. İnsanlar orada kan kusuyor. Ne kadın hakkı, ne insan hakkı, ne medeniyet ne hak-hukuk. Hiçbir şey yok. Peki, zerre kadar siz insanları ve insan haklarını düşünüyorsanız çıkar için o diktatörü kullanıyorsunuz, onların altındaki insanlar da terör grupları oluyor. O terör grupları da bütün dünyaya yayılıyor şimdi tüm dünyanın başına bela oldu.
sayın hocam siz, ehlibeyt vakfı genel başkanı olarak Adıyaman’dasınız.hoş geldiniz ilimize. Daha önce de gelmiş miydiniz Adıyaman’a?
_ Yok, daha önce de Adıyaman’a geldim. Üniversiteye geldim. Profesör Mahmut doğan hocamla gelmiştim, İki sefer konferans verdim burada. Çeşitli ödül törenlerine davet edilmiştim gelip katıldım. Yani Adıyaman’a özel bir ilgim ve sevgim var.
Adıyaman da bir ilk mi ?
_ Adıyaman’da ilk defa yapıyoruz. Geçen yıl İstanbul’da Polat otelde yapmıştık. Yaklaşık bin kişi gelmişti. Biz bu iftar programlarımı İstanbul’da, Ankara ve başka kentlerde Hem ramazan ayın yapıyoruz hem de muharrem ayında. Bu yıl Adıyaman’ı tercih ettik.
Adıyaman’ı tercih etmenizin özel bir sebebi var mı?
_yani İstanbul’da bu kutsal görev bir şova dönüştü, rekabete dönüştü. Bakıyorsunuz insanlar sokaklarda, orada burada. Hâlbuki Anadolu’da insanlar inandığı için, muhabbetle bir araya gelmek için, değerler daha güçlü, yüzde seksen-doksan muhafaza ediliyor. Büyük şehirlerde bu oran erozyona uğramış durumda. Ama ben onun için Anadolu’da örfü, ananeyi, geleneği, o sahip olduğumuz değerler kültürüyle yetiştiğimiz için gözümüz onu arıyor yani. Yani insanlar arasında selam bile kalmamış biliyor musun?
hocam iftar programına bayağı ilgi vardı. toplumun her kesiminden, nasıl yorumluyorsunuz?
_ Bunu şöyle yorumluyorum: Bizim çalışmalarımızın, bizim yaptığımız hizmetlerin insanlar nezdinde gönlünde büyük değer kazandığını, her kesimin saygı duyduğunu, tüm insanların sahip olduğu değerlerle bir noktada buluşturmak kolay bir iş değildir. Çünkü siyasete bakarsınız siyaset, Çok Düzenbaz Bir Siyaset Hâkim Türkiye’de. Yani herkes kendi siyasi çıkarına göre hareket ediyor. Ama toplum bu değil yani. Bakın yukarıdaki siyasi tepişmeler, ayrışmalar, ayırmalar falan toplumda yok bu altta. Tabanda yok. Onun için biz bunların dışında insanların ortak değerlerini insanların önüne koyuyoruz. Mesela bakın Rum patriği Bartelemeus, her toplantımıza gelişte şunu söyler; benim inanç çizgim Ferman ile aynıdır. Bu nedir? Çünkü sevgiyi reddeden bir insan din olur mu? Muhabbeti reddeden bir din insan olur mu? Bu dayanışmayı yüksek ahlakı ve güzel insan olmayı bunu reddedecek insan olur mu? Ne böyle bir insan ne de böyle bir din vardır. Dinimizin gerekleri de bunlardır. Manevi ve maneviyatta bunlardır. İslam içerisindeki farklılıklar da bunu reddetmiyor. Diğer bütün dinlerdeki farklılıklar da bunu kabul ediyor. Yani bunun için mesela 2008 yılında birleşmiş milletler 7 kişiye övgü ve kardeşlik ödülü verdi yani. Bu 7 kişiden birisi tüm İslam dünyası adına bana verildi. Bir de şu vardır, 20. Yüzyıl’da ideolojiler vardı. Ama şuan 21. Yüzyıl’da ırkçılık da geriledi, ideolojiler de bitti artık. Şu an dünyada 3 değer yarışıyor. 1, ekonomik yarış 2, demokratik yarış 3, değerlere dönüş yarışı. İnanca, geleneğe, dostluğa, kardeşliğe birliğe. Maneviyata yani mağfirete dönüş başladı. Bunun dışında kaldığınız zaman geri kalmış olursunuz.
hocam, dünya ehli beyt vakfının temel amacı nedir?
_ Bütün dünyadaki insanların ayırım yapılmadan kardeşliğe ve bir de doğru İslam şimdi İslam iki koldan şekillenmiştir. 1, yanlış olan İslam bir de doğru olan İslam’dır. Doğru İslam, peygamber efendimizin Kur'an-ı Kerim'i referansları doğrultusunda Ehli Beyt referansıyla, Anadolu İslam anlayışıyla. Anadolu’da İslam anlayışı aynıdır, medeniyet değerleri aynıdır. Biraz önce onu konuştuk. Türkiye’deki farklılıkların hepsi, medeniyet boyutunda aynı. Ama bugün diğer coğrafyalarda öyle değil. Kadın düşmanlığı vardır, farklılık düşmanlığı vardır, şekilcilik vardır. Ama bunların hiçbirisi Anadolu’da yoktur. Anadolu’da bazı yorumlar farklılıklar ve ibadet şekillerinde bazı farklıklar vardır. Bunlar da ayrışma sebebi olamaz. Yani biz burada 1, Yaradan’ın insanı insan yapan değerlerde kucaklaması 2, İslam’ın temel değerlerinde ortak değerlerinde doğru olarak bilmesiyle kucaklaşmasını sağlamak 1925 yılında Türkiye’de dergahların kapatılmasıyla birlikte aşağı yukarı yüzde 20 dolayında alevi toplumunun inancı bir nevi yok oldu yani. Dini ideoloji olarak görüyor, dini siyasi tercih olarak görüyor, ateizm olarak görüyor. Hâlbuki ideolojiler ayrı şeyler, siyasi tercihler ayrı şeyler. Ama inanç aynı şeydir. Bunun için büyük sorunlar yaşanmaktaydı yani. Bir araya gelmek bile iftiralarla düşmanlık gibi. Biz bunu giderdik. Biz bu duvarları yıktık yani.
Genelde İslam dünyasını ama özde de bir alevi toplumunu temsil ediyorsunuz. diğer alevi dernekleriyle ilişkileriniz nasıl? Alevilerin yüzde kaçı sizin vakfı destekliyor? ne kadar üyeniz var?
_ şimdi tabii ki bu mesleki bir kuruluş değil. İnancı şeyle ölçebilirsiniz. O inanca destek olanların oranıyla. Bu bir sendika değil ki kaç tane üyeniz var, konu o değil. Şimdi bakın Türkiye’de 20 yıl önce, bizim Dünya Ehli Beyt vakfını Sünniler yüzde 90 destekliyordu. Aleviler yüzde 40 destekliyordu. Neden? Çünkü Sünni kesimin inanç altyapısı vardır. İmam Caferi, Sadığı biliyor, Ehli Beyt-i biliyor. Yani kuran-ı kerimde inançla ilgili magazin vardır, eğitim vardır, Cuma vardır. Şu anda da Alevilerin yüzde 90’ı destekliyor aynı şekilde. Neden? Şunu gördüler. Tek doğru olan sizsiniz dediler. 1,siz bütün insanlığı kucaklıyorsunuz. 2, inanç boyutunda bize çok bilgi verdiniz. Birsi çıkıyor ideolojik şov yapıyor, sadece alevi kökenli olduğu dışında başka bir şey yok. Siyasette olanlarda da, kuruluşlarda olanlarda da. Bilgi yok. Sanki pir sultan gerillaymış, hazreti Hüseyin gerillaymış gibi. Böyle bir algı. Tabi bunu toplum, aşağı-yukarı yıllar sonra doğru bir şekilde analiz etti, teşhis etti. Mesela 5-6 yıldan beri tek bir kuruluş, tek bir kişi benim aleyhimde konuşamaz. Konuşmuyor da neden? Veyahut utanıyorlar. Geçmişte bize karşı yanlışlar yapıldı. Biz, bu alandaki bir tarihi kucaklaşmayı sağladık. Bak düşünün hepsi buradaydı. Hepsi varlar dı. Ama yirmi sene önce filanın ne işi var, şunun ne işi var. Yani sistem öyle bir hale getirilmiş ki, insanların aynı çatı altında toplanması bile bir suçmuş gibi biz bunları yaşadık.
Marksizm’in Alevilikle ilgisi var mıdır?
_ Hiç alakası yok. Marksizm bir ideolojidir. Bir de 90’dan sonra ideoloji çöktü, dünyada komünizm de kalmadı yani. İdeolojiler devri kapanmıştır. İdeolojiler bütün dünyada çöpe atılan kirli ceket olarak görülüyor. Ama bizde halen o kirli ceketi sırtında taşıyanlar vardır. Onu da Alevilikle karıştırıyorlar. Bu Aleviliğe yapılan en büyük kötülüktür.
Birey ve toplum olarak kan ve gözyaşının dinmesi için ne yapmamız lazım?
_ Yani birey olarak bir defa şunu yapmamız gerekiyor. Bizim örf, adet ve gelenek ve inanç argümanlarımızı nesillerimize doğru olarak öğretmemiz gerekiyor. Bu çok önemli. Bugün genç çocuklar götürülüp beyinleri yıkanıyor canlı bomba yapılıyor. Çocuklar götürülüyor bilmem cihat, bilmem savaşa sürükleniyor. Aileleri mahvoluyor, bireysel olarak bir defa bütün aileler yoksul da olsa yani 70 sene önce daha yoksulduk ya. İnsanlar birbirlerini öldürüyorlardı. Yani nisanlar Allah rızası için şükrediyorlardı. Biz o imkânsızlıkları paylaşıyorduk. Yoksulluğu paylaşıyorduk. Var olanı paylaşıyorduk. Ve insanlar daha mutluydu. Ama bugün teknolojinin getirdiği çağın getirdiği birçok nimetler insanlar onu yarışa soktu. Bir de bu sapık felaket şeyleri o yoksulluk kullanılarak insanlar elden gidiyor yani. Gençler elden gidiyor. 50–60 yaşının üzerinde hiç canlı bomba gördün mü? Hep çocuk yaştakileri götürüp beyinlerin yıkıyorlar. onun için bizim İslam dinimiz son kurtuluş dinidir. Devletin burada yanlışları vardır. Ben bunu her zaman söylüyorum. Diyorum ki: devlet inançtan elini çekmesi lazım. Siyaset samimi değildir. Mesela bir gün sayın başbakan, başbakan yardımcıları bizim toplantımıza katılmıştı. Orada da söyledik. Devlet dinde ayırım yapmayacak. Dergâhların geri açılması lazım. Oraya cahil olarak giren âlim olarak çıkıyor. Diyanet özerkleşecek. Eski diyanet işleri başkanları on defa söylediler bizi devlet yönetiminden çıkarın. Bizi siyaset hegemonyasından kurtarın dediler. Ali Bardakoğlu onun için istifa etti tamam mı? Yani bu şart neden? İnanç ve sevgi Allahın insanlara verdiği manevi değerdir. Devlet karışmazsa hiç bir şey olmaz. Avrupa’da bir sorun var mı yok. Sorun burada bizim sistemimizden kaynaklanan sorun. Sistem değişmesi şart
hocam Türkiye’nin gündeminde iki konu var deaş ve Kürt sorunu.bu Kürt sorununun çözümü sizce nedir?
_Şimdi Türkiye iki büyük mengenenin ortasında. Dediğiniz gibi bir bu işid olayı, diğeri de Kürt sorunu. Şimdi işid olayı bir defa ırak ve Suriye coğrafyasında uluslar arası tüm güçler Türkiye’de şu anda katkı sağlıyor. Rakka ve Musul düştüğü zaman en az 50–60 bin kişi oradan Türkiye’ye gelecektir. Bir defa Türkiye gelecek için bir risk içindedir. Bir tarafta Suriye, bir tarafta İran, bir tarafta İsrail. Suudi Arabistan sınırını boydan doya 3 metre duvarla kapattı bir tek mülteci bile yok. İnsanların bunu düşünmesi lazım. Türkiye burada 3 milyon insanı kabul ediyor, onlarda bir tane bile yok. Bu ne zalimlik ya, hem de bugün onlar parasal olarak bizden çok daha iyiler. Kürt sorunun çözümü bir defa Türkiye’de birden bire çıkmış bir olay değil. Türkiye’de sistemden kaynaklanan şimdiye kadar yok sayılmıştı, mesela 12 Eylül’den sonra insanlar yasaklandı, müzikleri yasaklandı, ağır işkenceler yapıldı. Askeri sistem yani 12 Martta da öyle oldu. Şimdi böyle olunca ne yaptınız? İnsanları dağa çıkartıp karşı karşıya getirdiniz. Şimdi ne yapılması gerekir, demokratik organların genişlenmesi gerekir. Askeri kafa nedir? Militarist kafa ezeyim, engelleyeyim yok edeyim. Artık küresel dünyada insanlar birbirlerine sahip çıkıyorlar. Ben şuna inanıyorum gel kardeşim bölünme olmasın. Bölününce ne oluyor? İnsanlar bölünme yerine birleşiyor. Niye bölüneceksin ya. O zaman bölünmeyi isteyenler şey yapıyor yani. Artık iç içe girmişiz. Beraberce yaşıyoruz. Evlilikler yapılmış iş hayatıyla şehirleşmeleriyle. İstanbul’da 5 milyon Kürt topluluğu var. Ankara’da 2 milyon, Mersin de çok var. Şimdi sen bu damı geri götürebilir misin? Aslında onların istekleri de aynı şekildeydi. Sonradan bir oyun, bir tuzak alevlendirdiler yani. Suriye ve ırak olaylarında Türkiye’yi zayıflatmak için. Dış güçler tarafından alevlendirildi. Onların 80 milletvekili parlamentoya girdi. Bu tarihi fırsatı değerlendirmesini bilmediler. Sen 80 milletvekili ile meclise girmişsin, kalkıp ta meclise ortak olsana kardeşim. Koalisyona ortak ol hükümet ol. Seni kabul etmişlerse sana gel diyorlar, sen rest çekiyorsun. Başkası rest çekebilir, sen niye rest çekiyorsun. Üzerine 80 daha koy kucağını aç insanlara Türkiye partisi ol. Buna yönelmediler. Bunlar bir tuzağa düştüler. Haydi, ülkede yeni bir iç savaş. Yazık yani. Çözüm nedir? Demokratik normların Avrupa standartlarında olması. Olursa Türkiye’de hiçbir şey kalmaz. Düşünce fikir özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü gibi. Devlet karışmasın kardeşim. Müteşebbis özgürlüğü gibi, Rahmetli Özal’ın sözü. Özal çok büyük bir insandı. Özal benim çok yakın dostumdu. Özal ile 27 tane yurt dışı gezisine gittim. Özal’ın ekonomi danışmanlığını yaptım.
Devletin resmi rakamlarına göre 400–500 milyar dolar terör olaylarına harcanmış,ancak bir arpa boyu yol alınmadı, aksine daha önce köyler falan boşaltılmıştı şimdi şehirler boşaltılıyor, yerle bir ediliyor. Biz enerjimizi, sinerjimizi ne zaman yatırıma, demokrasiye döndüreceğiz. Yoksa bir birimizi yok etmek için mi kullanacağız?
_ Aynen öyle dediğiniz gibi. Ben çok üzülüyorum. Ben bunu yetkililere de söyledim. Dedim ki bakın son 10 yılda 2,5 trilyon dolar betona para yatırıldı. Büyük bir yanlış. Ekonomi sıkıntıda Türkiye’de. Üçüncü mengene de ekonomik alandaki bir krizin sinyalleri verilmeye başlandı. Ülkenin düze çıkması için bu 3 felaketten düze çıkmamız gerekiyor. Türkiye’nin ekonomik krize girmemesi için bazı önlemleri alması gerekiyor. 2, Rusya ile ilişkiler yeniden iyi oldu yani. Komşularla yapılan hatalardan dönülmesi gerekiyor. Bizim Libya ile ne işimiz vardı. İngiltere ve birçok ülke Libya petrolü için Kaddafi'yi öldürdü. Biz de gidip katkı sunduk. Bizim Libya’da ne işimizi vardı? Öbür tarafta Suriye, ırak, mısır. Hüsnü mübareği neden indirdiler? Demokrasi olsun diye. E sen orada demokrasiyi engelliyorsun. 25 milyon turist geliyordu Mısır’a. Tuttular Hıristiyanların kiliselerini yaktılar. Turist otobüslerini yaktılar, plajlara çöp doldurdular. Eğlence yerlerini basıp yaktılar. Turist sıfıra indi. Irak’la durumlar çok gergin. Beni iki defa davet ettiler. Bu gerginliği çözmek için buna büyük bir saygı duyuyorlar.
hocam bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Allah razı olsun. inşallah Adıyaman’a tekrar bekleriz. size başarılar hayırlı uzun ömürler diliyoruz.
_ Ben size teşekkür ederim.Mevlanalar, Hacı Bektaşlar, Yunus Emreler, büyük medeniyet ışıklarıdır. İnsanlar onları tek okusa onlar, insanları doğru hedeflere götürür. Çok teşekkür ediyorum.
ŞEHİRDE BU HAFTA RÖPORTAJ: R.Ferhat VURAL