Para ve Altın Yenmez
Prof.Dr.Yasin ÇİÇEK 16.01.2022 14:50:58
Bir kızılderili atasözü “Ancak son ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda ve son nehir zehirlendiğinde parayı yiyemeyeceğimizin farkına varacağız.” Bir de bu konuda küçük fakat anlamlı bir kitap olan “İki Çuval Altın(Cüneyd Suavi)” kitabını okumanızı tavsiye ederim. Çocuk kitabıdır ama büyüklere de hitap ediyor. “Ayşe, oluk oluk akan gözlerini silmeye çalışırken:
—Fırıncı amca diye fısıldadı. Toprak, altından daha değerliymiş değil mi?
—Elbette dedi adam, hiç şüphen olmasın. Ama biz her gün üstüne basıp geçtiğimiz o güzel şeyin kıymetini bilemedik…”
Evet biz bize verilen hava, su ve toprak gibi büyük nimetlerin maalesef farkında değiliz. Mübadele maddesi olan kâğıttan ibaret olan paranın yenemeyeceğini anlamadık. Bunu anlamak için illa kıtlık mı olması gerekir? Allah toprak vasıtasıyla bizlere nimetler vermezse iki çuval altının da olsa ne yazar! Şifasını bulamadığın bir hastalığa yakalanmışsan on çuval altının olsa ne yazar!
Aklımıza en büyük maddi nimetleri sayın desek genelde çoğunluk yiyecekleri sayar. Halbuki her dakika soluduğumuz hava aklımıza gelmez. İki üç dakika hava alamazsak hayatımızı kaybediyoruz.” Su gibi Aziz olasın” diyerek suyun ne kadar kıymetli olduğunu bizlere ders veren güzel insanlardan ibret almıyoruz. Suyumuzu, toprağımızı ve en önemlisi havamızı kirletiyoruz ama farkında değiliz. İki havamız var : maddi hava ve manevi hava. Bunlar birbirleriyle irtibatlıdırlar. İki hava da latiftir. Latif şeyler iç içedir ve birbirinden etkilenirler. Acaba hava parayla satılsaydı ne yapardık? Allah en kıymetli şeyleri bol ve parasız veya az parayla veriyor. Mesela su gibi ucuz tabirini herkes duymuştur.
Biz insanoğulları nankörüz. Cenab-ı Hak bunu bir çok ayeti kerimesinde belirtmiştir:
“O size istediğiniz her şeyi verdi. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız. Şu bir gerçek ki insanoğlu çok zalim, çok nankördür!” (İbrahim suresi ,34)
Bol bol nimetlere ulaşınca kıymetini bilmeyiz veya çok az biliriz, israf ederiz. Ancak nimet azalınca ve elimizden çıkınca anlarız. “Beşer zulmeder, kader adalet eder”. Başımıza gelen musibetler kendi yapıp ettiklerimizden dolayıdır. Allah bizi kendi cinsimizden insanlarla musibete uğratır, biz bunu hak ediyoruz. Allah da bize bunu bir insanın eliyle veriyor. O kişi zulmediyor fakat bizim suçumuzdan dolayı Allah’ın adaleti tecelli ediyor. Bu durumda yine gideceğimiz tek kapı olan Allah’ın kapısına müracaat etmeliyiz, kusurumuzu ona arz edip tövbe ve istiğfarda bulmalıyız, Cenab-ı Hakka niyazımızı artırmalıyız.
“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun “
16 Ocak 2022 ( 13 Cemaziyelahir 1443)