Gâvur Mahlesi: Gerçek Kesitler, Yorumlar ve 23. Bölüm
Hüseyin Tepeler 24.07.2022 11:46:23
GERÇEK KESİTLER: MURAT BİLGİÇ
Çocuklar hayranlıkla büyürler. Hep ama hep hayranlardır birilerine. Bu birileri kimi zaman kendi ailesindeki ağabeyleri ya da ablaları, kimi zaman anneleri ya da babaları, kimi zaman komşu ya da akrabalarıdır. Bazen de o dönemin ünlüleri…
Bütün bu hayranlık duyulan insanların bir kısmı taklit edilebilen, özenilen, “bir gün onun gibi olabilirim” umudunu yaşatan kişilerdir. Çok çok azı ise kendisi gibi olmayı aklın kıyısından bile geçirtmeyen, sadece “hayranlıkla seyredilen” insanlardır.
İşte Murat Abim, bu ikinci kategorideki adamlardan biriydi benim için. Şimdi onu anlatsam, hiç tanımayanlar için yazdıklarım çok bir şey ifade etmeyecek, tanıyanlar da zaten bildikleri şeyi bir kez de benden dinlemiş (okumuş) olacaklar. O yüzden sadece şunu yazmak geliyor içimden, ki elim daha fazlasına varmıyor, gönlüm paramparça, yorgun… Murat Abi, çocukluğumun en yakışıklı delikanlısı, haklıymışım gördün mü bak, ömrümüzden gelip geçtin, ve herkes arkandan sana hayran hayran baktı! Çünkü hiçbiri SENİN GİBİ OLAMAZ!
OKUYUCUDAN GELENLER:
Sene 85 baharının Nisan ayıydı. Çok güzel değildi belki yaşantımız ama umudumuz vardı. Mutluyduk tıpkı kır çiçekleri gibi, kayalıkların arasından açmaya çalışırdık.
Erkenden yatar tavana bakıp her hafta pazar günleri gideceğimiz Abuzer Gaffari ziyaretindeki pikniğin hayalini kurarak uyurduk. Pazar günlerini iple çekerdik.
O dönemde Abuzer Gaffari türbesi kimi için piknik yeri, kimi için çayda çimme (yüzme) yeri, kimi içinde yün yıkama yeriydi...
Analarımız için ise bekar oğullarına kız bakma yeri idi. Oğlu için beğendikleri kıza sen kimlerdesin (o dönemde herkes lakapları ile tanınırdı) diye sorarlar uygun bulurlarsa kızı istemeye giderlerdi. Ne güzeldi o dönemdeki güven ve doğruluk...
Pikniğin en güzel yanı, günün yorgunluğunu mercimekli köfte ve çıldırım yiyerek bitirmekti...
Hep hayallerde kaldı çocukluğum; özlesem de ağlasam da artık gelmiyor geriye...
Ne ben büyüseydim ne de Adıyaman...
//Mehmet Yunus BİLİR (Beden Eğitimi Öğretmeni - TBF Adıyaman Basketbol İl Temsilcisi)
GÂVUR MAHLESİ/23. BÖLÜM (1. PERDE FİNALİ): “ELVEDA HÜSEYİN”
(Tarih: 23.07. 2022, Saat: 15.23 / Yer: Adıyaman Mimar Sinan Parkı Çay Bahçesi)
Aboş: “Naci olım bilon mı ben hala o Hüseyin’i unutamom. Ne hoş çocığtı la. Ne zaman mahalleden geçsem aklıma gelor.”
Naci: “He laa. Hiç sorma. Haket niye ölmüştü o? Biz o zaman kövde miydik neydi, söylemişlerdi de unuttum.”
Aboş: “Araba çarpmıştı. Bunlar ablasıyla ekmeğe gitmişler, Hüseyin yolun karşısındaki yavru köpeği çağırmış, köpek yolun ortasına kadar gelmiş, durmuş. A bizimki de bakmış ki bi araba hızla gelor, koşmuş ki hayvanı kurtara, sonra araba ikisini de ezip geçmiş, öyle dorlar.”
Naci: “Yapma yav. Yazık olmuş valla çocuğa. Eee? Bu adam o zamanlar bi kıza aşığtı, o ne oldu sonra?”
Aboş: “La hiç, ne olacağ, her gün ağıtlar yağacağ halı yoğ ya, ufacığ çocığ ne anlar, iki gün sonra o da zokağta arkadaşlarıyla oyın oynordı.”
Naci: “Dorğı diyon, çocığ işte, ne beklon!”
Selçuk: “Nidonız gençler?”
Abidin: “Selam alikim!”
Naci ve Aboş: “Vaaay, nihayet geldi beyfendiler.”
Selçuk: “Niye olım, saat ikide dedik, ikide geldik işte! Saat kaç?”
Aboş: “Şimdi bişey derdiiim, neyse, sen anlon!”
Abidin: “Ne konuşordınız az önce öyle hareretli hareretli?”
Naci: “Bizim rahmetliyi yav.”
Abidin (Sırıtarak): “Neneni mi?”
Aboş (Yüzünü hüzünle düşürerek): “Yoğ yav, Hüseyin’i.”
Abidin: “Hee. (Bir süre sessizlikten sonra) Haket Hüseyin dediniz de hele şu Ergün gereksiziyle Hüseyin’i bi arayın arayın, gelmorlarsa biz kahveye geçek, onlar sonra gelirler.”
(2. PERDE, 1. BÖLÜM): “MERHABA HÜSEYİN”
“Geldik olım çatladınıza! Hadi, nerde kalmıştık?”
(Hüseyin, Aboş, Ergün, Selçuk, Zeynal, Barış ve Abidin adlı karakterler, hikayenin bundan sonraki bölümünde Gavur Mahlesi’nin ikinci etabı olan “Adıyaman Lisesi’nin ora”dan Gavur Mahlesi Hikayesi’nin ikinci perdesini bizlere yaşatacaklar. Bakalım.)
>>>DEVAMI EYLÜL’DE…