Politikacı ve Gazeteci İlişkisi


 R. Ferhat VURAL    04.12.2022 11:35:30  


Gerçek gazeteciler ile politikacıların ilişkileri hep sancılı olmuştur.

Politikacı eleştiriden hazzetmez, menfi haberlerden hoşlanmaz, ister ki her şey güllük gülistanlık olarak yansıtılsın.

Gazeteci ise kamuoyu menfaatini ön planda tutuğu için yaptığı haberlerle politikacıları rahatsız eder, keyfini kaçırır. 

Politikacı, suya sabuna dokunmayanı baş tacı eder, onure eder, ihya eder, maddi manevi katkıda bulunur. O küçücük “amiplerin” ne kadarda önemli canlılar olduklarını her yerde anlatmaya çalışırlar.

Politikacı bunu yaparken bizim ultra süzme, cahil, aşağılık kompleksli patolojik vakalar boş durur mu hiç, tabi ki boş durmaz.

Onlarda efendilerinin ne kadar önemli kişiler olduklarını, toplum için vazgeçilmez birer nimet, hatta aldığımız nefesi bile o zatlara borçlu olduğumuzu duyurmaya çalışırlar. Efendilerinin lavaboya giriş çıkışlarından bile mana çıkarırlar… Hele onlarla bir resim karesine girmek için attıkları taklaları görmeniz lazım.

Bazı politik cambazlarda, işlerinde o kadar mahir olmuşlar ki, ‘Zübük’ü bile ceplerinden çıkarırlar. Her zaman sofranın ortasında yer kenarda otururlar. Yaptıkları en iyi savunma “ aaa bu haltı ben mi işlemişim? Külliyen iftira, beni çekemeyen rakiplerim iftira atıyorlar “ diyerek saldırıya geçerler. Malum “En iyi savunma saldırıdır.”

Tabi besledikleri süzmeler de hemen başlarlar cazgırlığa.” Ey ahali efendimize iftira atıyorlar, sakın inanmayın” diye zırvalarlar. Her ne kadar zırva tevil götürmese de.     

Kısacası “Körler sağırlar birbirlerini ağırlar” misali.

Bu devinim nereye kadar sürer diye merak ediyorsanız, tabi ki devir değişinceye kadar. Hani derler ya” Gemi su alınca ilk önce fareler terk eder” Bu ultra süzmelerde efendileri zayıf düştüğü zaman hemen gemiyi terkedip karşı kayığa geçerler, malum kemik nerde bizim süzmeler orda..

Bu patolojik vakalar gittikleri yeni kayıkta da boş durmazlar. Bu seferde yeni efendilerine yaranmak için başlarlar eski efendilerini kötülemeye. “ O  zübük var ya o, onun ne kadar… olduğunu gelin bize sorun” derler.

Bunu gören eski efendileri, her ne kadar bu amiplerin çıkarcı, menfaatperest, güce göre şekil alan birer canlı türü olduklarını anlatmaya çalışsalar da, onlar hiç oralı olmazlar çünkü; omurga denilen bişey kalmamıştır.   

Ne demişti Osman Bölükbaşı, “Dün sövdüklerini bugün övenler, dün övdüklerine bugün sövenler göstermiştir ki; köpekler her avcı ile ava çıkarlar…”

Sağlıcakla kalın