Deprem notları-1: Küçük Kıyamet!
R. Ferhat VURAL 12.06.2023 13:53:08
6 Şubat 2023 saat 4.17
O saatte küçük kıyameti yaşadık desek abartı olmaz.
Küçük kıyamet diyorum çünkü; bugüne kadar Gölcük depremi dahil 5 deprem yaşadım. Hiçbiriyle kıyaslanmazdı 6 şubattaki deprem.
Ne olduysa o gece pek uyku tutmadı. Gece saat 3.30’a kadar uyanıktım. Divanda uyumaya çalışırken önce şiddetli bir sarsıntıyla fırladım. Bir iki saniyeden sonra sarsıntı şiddetlendi, durur diye beklerken tahminen 40’ıncı saniyede durur gibi oldu, tekrar daha şiddetli olarak sallamaya devam etti. Kendi kendime “kıyamet dedikleri bu olsa gerek, herhalde binayı yıkmadan duramayacak “dedim. Düşmemek için kapının pervazını tutum, şiddetli sarsıntıyla kapı kendi kendine açılıp kapanınca parmaklarım kapıya sıkıştı, tabi o arada o acıyı hissetmiyorsunuz.
Bir yandan çocukların, komşuların bağırtısı, imdat sesleri, diğer yandan elektriğin kesilmesi, dehşet üstüne dehşet..
Çoluk çocuk hemen kendimizi dışarı attık. Komşularda aynı şekilde.
Arabaya binip müsait bir alana çekildik, yağmur desen bardaktan boşalırcasına yağıyor ve hava çok soğuk..
Her taraf kap karanlık, eş dostu aramak istedim telefonlar çekmiyor, sms gönderdim bazılarından haber aldık maalesef bazılarından alamadık.
Hafiften gün ağarınca arabadan çıkıp etrafa baktım bir de ne göreyim. Yanı başımızda her gün alışveriş yaptığımız bakkal, fırın binayla birlikte yerle bir olmuş. Sokak aralarına baktım yine öyle. Birçok bina yıkılmış insanlar enkaz altında feryatlar yeri göğü inletiyor.
Ailemi Kahta’ya bırakmak için yeni sanayi mahallesinden Atatürk Bulvarına yöneldim. Oradaki manzara daha korkunçtu, binalar adeta yola savrulmuş ve bulvar kapalıydı. Yan yollardan mahalle aralarından geçmeye çalıştım her taraf aynı. Yıkılan binalar, enkazın altından üstünden feryatlar yükseliyor.
Camiler, kamu kurum binaları, oteller hepsinin yerle bir olduğunu gördüm.
Normalde 10-15 dakikalık olan yolu 5 saate ancak katettim. 400 yataklı hastaneye vardım. Ambulansların siren sesleri kulak deliyor, hastaneye gittim ana baba günü, insanlar battaniyelere sardırılmış ölü mü yaralı mı belli değil.
Hastanede birçok tanıdık yüzle karşılaştım, herkesin yüzünde aynı endişe. Kimi eşini, kimi ana babasını, kimi evladını ya kaybetmiş ya da kendi imkanlarıyla yaralı kurtarıp hastaneye getirmişlerdi. Orada kapı komşuma rast geldim. Evli oğlu kendi evinde depreme yakalanmış, üç küçük çocuğu ve kendisi kurtulmuş ne yazık ki gelini tam çıkacağı sırada üzerine kolon yıkılınca hayatını kaybetmişti. Komşumun gelinine ağıt yakarken, “Bu küçücük çocukları bırakıp nereye gidiyorsun “feryadı yüreğimi dağladı ve o ses hala kulağımda çınlıyor.
Ailemi Kahta’ya bıraktıktan sonra tekrar Adıyaman’a döndüm.
Arabayla bir yere ulaşmak neredeyse imkânsız, her taraf kapalı. Arabamı bir yere çekip fotoğraf makinemi alarak yürümeye başladım. Fotoğraflar videolar çektim, haber paylaşacağım ama internet yok. Gördüğüm her manzara yürek yakan cinsten.
Devam edecek…