Deprem Notları-3: Enkaza dönüşen şehir!
R. Ferhat VURAL 20.08.2023 12:08:06
Aslında yaşadığımız sıradan bir deprem değil küçük kıyametin provası desek daha yerinde olur. Baktığınız her yerde yıkılan binalar var, insanlar koşuşturuyor, herkes can derdinde herkes kendi canını/ yakınını kurtarma derdinde. Ancak çaresizler çünkü; kurtaramıyorsun, devasa beton blokların altında insanları “kurtarın” feryadını duyuyorsunuz ama hiç bişey yapamıyorsunuz.
Nasıl kaldıracaksınız ki tonlarca ağırlıktaki o beton blokları!
Gece arabada sabahlamıştım, hava çok soğuktu rüzgarda vardı. Erkenden kalktım Karayolları Bölge Müdürlüğünün oradan şehir merkezine yürüdüm.
Atatürk Bulvarında, daha öncede dediğim gibi binalar yola fırlamıştı ve sağlı solu yolu kapatmıştı. Polis yola bant çekmişti, kapanan yolu tamamen olmasa da en azından ambulansın geçebileceği şekilde açmaya çalışıyordu.
Bazı binalarda az da olsa arama kurtarma çalışmaları vardı.
Valiliğin önü ana baba günüydü, insanlar taleplerini burada oluşturulan koordinasyon merkezine aktarıyordu.
Şöyle ki; Valiliğin birinci katında masa oluşturulmuştu. Binası /evi yıkılan insanlar gelip arama kurtarma talebinde bulunuyordu. Buradaki talepler ikinci kattaki masaya aktarılıp burada sıraya konuluyordu. Oradaki görevlilerin dediği “Siz adres telefon bırakın sıra gelince sizi arar ekipleri adresinize yönlendiririz.” Bende adres ve telefon bırakmama rağmen ne arayan oldu ne de soran…
Valilik binasından çıkarak Bozbey yolu caddesine yöneldim. Cadde yıkılan binalardan tamamen kapanmıştı. Bozbey adeta viran olmuştu. Adıyaman’da gördüğüm yıkımın en çok olduğu üç noktadan birisiydi Bozbey. Binalar yerle bir olmuş, insanlar enkazın yanında ateş yakarak ısınmaya çalışıyordu. Tabi ağıtlar, feryat ve figanlar yeri göğü inletiyordu.
Arama kurtarma ekipleri deseniz 20 binada birinde yoktu. Dışarıdan gelen bazı vakıf, dernek ve STK’lar su, bisküvi, kek ve çorba ikramında bulunurdu. Onlarda olmazsa herhalde insanlar açlıktan perişan olacaktı.
Bozbey’in içlerine doğru yürümeye çalıştım, her yer aynı, sadece ana cadde değil mahalle araları da yıkılmış harap olmuştu. Bazı binalar da ciddi tehlike arz ettiğinden dolayı doğru dürüst sokaklarda yürümek bile mümkün değildi. Çünkü artçı depremler devam ediyor her an ağır hasarlı binanın çökmesi içten bile değildi.
Elimizde fotoğraf makinesini gören ve gazeteci olduğumuzu öğrenen herkesin talebi aynıydı.
“Allah rızası için yardım edin, sesimizi duyurun, insanlar ölüyor, yakınlarımızın sesini enkazın altında duyuyoruz sağdırlar, lütfen arama kurtarma ekibi göndersinler, iş makinesi göndersinler, hiç olmasa bir kepçe göndersinler…”
Ağlamaktan sesleri kısılmış, gözpınarları korumuş herkesin talebi aynıydı.
“Allah rızası için yardım edin…”
Ne yazık ki bu yardım çığlığı Adıyaman sınırlarının dışına çıkamıyordu. Ne ulusal medyanın gündeminde vardı Adıyaman ne de ülkenin. Sanki Adıyaman’da deprem olmamış. Depremde Şanlıurfa Hatay vardı, Diyarbakır Maraş vardı, Antep Malatya vardı ama Adıyaman Yoktu!
Devam edecek…