Adıyaman Urfa Üzerine Bir Seçim Analizi


 R. Ferhat VURAL    28.01.2024 11:34:53  


Adıyaman’da ister yerel ister genel seçimlerde olsun, ne zaman adaylar belli olsa, ahaliyi Fakıbaba sendromu tutar. “Gürdünüz mü, yine halkın dediği olmadı, bu vekili şu başkanı kim tanıyor? Biz bunları istemiyok.. Urfalıların Fakıbaba’ya yaptığı gibi yapacaksın..” derler ve paşa paşa sandığa da gidip oylarını partinin belirlediği adaylara verirler.

Peki, Şanlıurfa’da ne olmuştu?

Ahmet Eşref Fakıbaba, AK Parti adayı olarak girdiği 2004 yerel seçimlerinde Şanlıurfa Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimleri öncesinde partisindeki temayül yoklamasında birinci olmasına karşın aday gösterilmedi.

Fakıbaba, aday gösterilmemesi üzerine Ocak 2009'da partiden istifa etti ve seçimlerde bağımsız aday olduğunu açıkladı. Saadet Partisi, Fakıbaba'nın adaylığına açık destek verdi. 29 Mart 2009 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerde oyların yaklaşık yüzde 44'ünü alarak birinci olan Fakıbaba, yeniden Şanlıurfa Belediye Başkanı seçildi. Ertesi yıl Saadet Partisi'ne katıldı. Şanlıurfa, 2012 yılı sonunda "büyükşehir" statüsüne yükseltildi. Her ne kadar AK Parti’den, “Bu gemiden inen bir daha binemez” sesleri yükselse de sonraki süreçte Fakıbaba AK Partiye katılıp Milletvekili ve peşinden bakan oldu.

Adıyaman’da bazı kesimlerin dilinde pelesenk ettiği Fakıbaba öyküsünün bizi ilgilendiren kısmı kısaca böyle.

Peki, Adıyaman Urfa’nın gösterdiği tepkiyi gösterir mi?

HAYIR!

Neden hayır, geçmiş dönemlerdeki milletvekili ve belediye başkan adayları açıklandığındaki tepkisizliği biliyoruzda ondan hayır. İşte bir kaç örnek.

Fehmi Hüsrev Kutlu, milletvekilliğinden sonra belediye başkan adayı gösterildi. Adaylığının açıklanmasıyla birlikte tepkilerde yükselmeye başladı. Öyle ki; davul zurnayla partinin önünde protesto edenler bile oldu. Hatta bu protesto edenlerin içinde çakma gazetecilerde vardı. Sonuç ne oldu? O protestoda bulunanlar Hüsrev beyi havaalanında karşılamak için Urfa’ya gittiler ve “Kral öldü, yaşasın yeni kral “diyerek Hüsrev beyin etrafında görülmeye başlandılar.

Son milletvekili seçimlerinde de aynı teraneye şahit olduk. Kiminle konuşsanız milletvekili listelerine itiraz edip oy vermeyeceklerini söylüyordu hatta biraz daha ileri gidip 2 vekil bile zor çıkar diyorlardı. Tepkiler genelde Adıyaman’ın depremde unutulduğu ve sahipsiz bırakıldığı üzerine kurgulanıyordu. Ancak seçim sonucu hiç de dedikleri gibi çıkmadı. Sonuç 4-1 oldu.

Bugünlerde belediye başkan adayının açıklanmasıyla birlikte yine aynı tepkilere şahit oluyoruz. Sosyal medyada olsun halk arasında olsun genelde, “Süleyman başkana haksızlık yapıldı. Bir dönem daha verilmeliydi. Adam gelir gelmez pandemi başladı, peşinden yağmur/kar fırtınası derken deprem oldu ve başkan bir türlü rüştünü ispatlayamadı…” ve şunu da eklerler, “Başkan çok iyiydi her zaman halkın arasındaydı ama ekibi yoktu…vs” Tabi bu eleştirilerin hemen ardından “Urfa’nın Fakıbaba’yı seçtiği gibi yapacaksın” demeyi de ihmal etmezler.

Bizim ahali adaylar açıklandığında mırın kırın eder ama, paşa paşa sandığada gidip oy verirler. Onun için Adıyaman’dan bir Fakıbaba vakası gerçekleşmez. Yani Adıyaman’ın tepkisi de protestosu da her zaman sözde kalır. Çünkü Adıyaman gücün yanında yer almaktan derin haz alır. Gücü kendine küstürmez.

Şunun da bilinmesinde fayda var. Çantada keklik olarak görülen beldelerde adaylar belirlenirken, halkın istediği aday, temayülde anketlerde birinci çıkan aday vs. o kadarda önemli değil. Partide ağırlığı olan bir veya birkaç kişi “Şu isim olacak “der ve o isim olur. Bu kadar basit.

Şimdi çiçeği burnunda, AK Parti’nin yeni belediye başkan adayı sn. Ziya Polat’a gelince. Kendini yormasına nefesini tüketmesine gerek yok. Çünkü seçilmesinin önünde hiç bir engel yok, rahatlıkla seçilir. Bu sadece Ziya bey için geçerli değil, rahmetli Pirinli Abdu (küçümsemek için değil, liyakata vurgu) mezardan çıkarılıp aday gösterilse yine seçilir. Çünkü Adıyaman’da Ak Parti seçmeni adaya değil partiye oy verir.

Diğer bir önemli avantajda, AK Parti adayının karşısında bırakın güçlü bir muhalefetin olması, muhalefet diye bişey yok. Zaten Adıyaman’da hiç biz zaman muhalefet olmadı. (Saadet Partisi hariç)

Peki, Ziya başkan depremde yerle bir olmuş bu şehre bişey katar mı?

Bununla ilgili şimdiden müspet veya menfi bir yorumda bulunmak için çok erken.

Şu üç kriteri uygularsa başarılı olmaması için hiçbir sebep yok.

Nedir bu üç kriter?

Liyakat, ehliyet ve hakkaniyet.

-Kadrosunu yakın akraba, eş ve dosttan ziyade liyakat ve ehliyet esasına göre belirlemesi..

-Adıyaman’da, her ne kadar bazı STK’lar, “dava adamları” cevval gazeteciler, sözde vatan millet, din iman edebiyatı yapıyorlarsa da, özde bireysel menfaat peşindeler. Bunlara çok dikkat etmesi..

-Hakkaniyete önem vermesi. Kendisine oy veren vermeyen tüm kesimlere eşit hizmet götürmesi. Kendisinin de havaalanındaki ilk konuşmasında belirttiği gibi,” Süleyman Kılınç başkanımın da dediği gibi beytülmale gözümüz gibi bakacağız” sözünde durması lazım.

Sn. Polat enkaza dönüşmüş bir şehrin yanında, borçları sıfırlanmış-ki başkan Kılınç öyle söylemişti- kasası dolu bir belediyeyi devralacak. Sadece Avrupa Birliğinden hibe yoluyla milyonlarca Euro destek geldiğini biliyoruz, deprem yardımları da hariç. Yani enkaz edebiyatı yapamayacak.

Sonuç olarak, yeni başkan kadrolarını liyakat ve ehliyete göre oluşturursa, kasadaki ve iller bankasından gelen paraları halkın menfaatine ve kentin kalkınmasına harcarsa hem kendisi hem de Adıyaman kazanır. Bunu yapmayıp yandaşa, candaş’a da peşkeş çekerse memleket de kaybeder kendisi de.

Bekleyip göreceğiz…