Ön Yargı ve Su-i Zan


 Prof.Dr.Yasin ÇİÇEK     30.06.2024 10:56:46  


"Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir(Hucurât,12)."

"Zandan sakının. Çünkü zan, insanın içinden geçen en yalancı düşüncedir. İnsanların gizli ve özel hayatını araştırmayın. Ayıplarını öğrenmeye çalışmayın. Birbirinize karşı üstünlük yarışına girmeyin. Birbirinizi kıskanmayın. Birbirinize karşı kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeşler olun." Buhari

Maalesef hepimizin zaman zaman içine düştüğümüz dehşetli bir hastalık. İç dinamitlerimiz. Patlattık mı hem bizi hem toplumu yaralıyor ve bazen öldürüyor. Bu tabirlerin biri eski biri yeni tabir. Birbirinin aynı mıdır? Bence çok benzer aynı değil çünkü hiçbir kelimenin birebir eş anlamlısı yoktur. Bu tabirlerin birbirine benzer yönleri de var ayrı yönleri de var. Bazen aynı gibi de kullanılmaktadır. Su-i zan şimdiki tabirle kötü zanna sahip olma veya başkasının hareketini kötü zannetmek. Şüpheyle yaklaşmak veya kötüye yormak.

Bir kişi veya olay hakkında düşünmeden ve araştırmadan baştan olumlu ya da olumsuz olma hali ise ön yargıdır. Çoğunlukla ön yargıyı olumsuz olarak kullanırız ama olumlu ön yargılarda vardır. Bir kişi hakkında aşırı iyimser yaklaşım veya düşünmekte bir ön yargıdır. Kabul veya ret olumlu ya da olumsuz toptancı olma durumudur. Bu durum insan, gruplar, fikir, fikirler, davranış ve tavırlar hakkında olabilir.

Su-i zan kötü iken hüsn-ü zan iyidir. Su-i zan sanki önyargıya göre biraz daha masumdur. Su-i zan içsel iken önyargı hem içsel hem de söylemseldir. Su-i zan bir olaya, kişiye, fikire, insanlara kuşkulu yaklaşma halidir. Bazen su-i zan bazı durumlarda yararlı olabilir. Çünkü insanı tedbirli olmaya yöneltir. Bunun için "hüsnü-ü zan ademi itimat"tabiri kullanılır. Özellikle hassas konularda güzel zanda bulunup temkinli olmada diyebiliriz. Su-i zanı içimizden ederiz önyargıyı hem içsel hem de dışa vururuz.

Zandan sakının, çünkü zan sözün en yalanıdır(Buhari).

Nasreddin hocaya iki kişi aralarında olan bir meseleden dolayı başvururlar. Hoca Nasreddin ikisini de ayrı ayrı dinler ve birine 'haklısın' der. Diğerini de dinler ona da sende 'haklısın' der. Çünkü her biri olayı kendine bakan yönüyle ve kendini haklı çıkaracak şekilde anlatır. Bu yüzden üçüncü kişiler ve şahitler çok önemlidir. Özelliklede biri bize bir kişi hakkında olumsuz konuştuğunda hemen ona inanıp o kişiye su-i zanda bulunmamamız gerekir. Olayı araştırmamız lazım. "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz." Genelde bir insanın yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.

Su-i zannın zıddı hüsn-ü zandır. İnsan hüsn-ü zanla mükelleftir ama bazı önemli durumlarda ve konularda temkinli yaklaşmak su-i zanna girmez kanaatindeyim.

Bediüzzaman su-i zannı dört şiddetli hastalıktan biri olarak belirtir. "Dördüncü Hastalık:  "Sû-i zan"dır. Evet, insan hüsnü zanna memurdur. İnsan, herkesi kendisinden üstün bilmelidir. Kendisinde bulunan sû-i ahlâkı, sû-i zan sâikasıyla başkalara teşmil etmesin. Ve başkalarının bazı harekâtını, hikmetini bilmediğinden takbih etmesin. Binaenaleyh eslâf-ı izamın hikmetini bilmediğimiz bazı hallerini beğenmemek, sû-i zandır. Sû-i zan ise maddî ve manevî içtimaiyatı zedeler. "Mesnevi-i Nuriye/64

Bazı görevli insanlar vazifeleri icabı bazı davranışlar sergileyebilirler. Belki bir hikmete binaen öyle davranabiliyorlar. Hikmetini bilmediğimiz hususlarda bu kişilere su-i zanda bulunmayalım. Bizlerde su-i zanna sebebiyet verecek davranışlardan uzak durmalıyız. Bu gibi durumları çevremizdekilere izah etmeliyiz.

"Güzel gör hem güzel bak. Tâ güzel düşünmeli. Güzel bil hem güzel düşün. Tâ leziz hayatı bulmalı. Hayat içinde hayattır, hüsnü zanda emeli. Sû-i zanla yeistir saadet muharribi hem de hayatın kâtili."Sözler/781

İnsanın sosyal hayatında güzel görmek, güzel bakmak ve güzel düşünmek çok önemlidir. Böyle yaparsak hayattan lezzet alırız. İnsan güzel düşünürken asla kendini kötü hissedemez. İnsan önce kötü veya iyi şeyleri zihninden kurgular tabiri diğerle senaryo kurar. Önce tahayyül ve tasavvur eder. Su-i zan ve ümitsizlik ise hayatımızın katilidir. Bunlar bize hayatı zehir eder.

"İhtiyaçtır terakkinin üstadı. Sıkıntıdır muallime-i sefahet. Demek, sefahetin menbaı sıkıntı olmuş. Sıkıntı ise madeni: Yeisle sû-i zandır,

Dalalet-i fikrîdir, zulümat-ı kalbîdir, israf-ı cesedîdir." Sözler/798

İhtiyaçlar insanı çalışmaya ve yeni şeyler bulmaya sevk ederken sefahet ve işsizlik veya boşluklar ise bizi sıkıntılara sokar. Çalışan adamdan kötülük gelmez çünkü kötülük yapmaya vakit bulamaz. Boş insanlar çevreye zarar verirler. İnsanın fikri ve düşüncesi istikametli ve düzgün olursa dalalete pek düşmez. İnsan önce dalalete fikri olarak girer, peşine kalbi zülümat kaplar ve son olarak da bedenen de israfa ve sefahate düşer.

"Kalbinde, bir kimseye düşmanlık veya sevgi hali bulursan, onu önce Kuran-ı Kerime, sonra dinin emir ve yasaklarına arz et! O kimse onlara göre sevimli ise, sen de sev! Kötü ise sende kötü gör! Hiç kimseyi kovma! Hiç kimseye darılma! Kimsenin aleyhinde konuşma." A Geylani

Cenabı Hak bizleri su-i zan ve ön yargıdan muhafaza etsin.