Bir Depremzedenin Yardımla İmtihanı..


 R. Ferhat VURAL    07.07.2024 09:57:28  


Örneğin daha depremin ilk saatlerinde yağmalanan marketler, ağır hasarlı binalarda yapılan hırsızlıklar, fırsatçılar, gelen deprem yardımlarının bir takım aç gözlülükler tarafından iç edilmesi vs..vs

Bugün Adıyaman’da çok iyi tanınan, beyefendiliğiyle esnaflığıyla bu şehre çok şey katmış bir isimden bahsedeceğiz. Nurettin Yaşar Tolu.

Nurettin abi, hepimizin bildiği gibi çarşı merkezde dükkânı olan ve OSDO markasıyla baklava, peynirli helva üreten bir esnaftı. Depremden 3 yıl önce orayı devredip yaklaşık 6 milyon (çoğu kredi borç) liralık masrafla Altınşehir’de arsa olan bir yeri kiralayıp binayı yaparak “OSDO Kebap & Baklava” ismiyle nezih bir mekânı hizmete açtı. 300 kişilik kapalı alanı ve açık alanla birlikte bin kişiye yakın hizmet verecek kadar geniş güzel bir mekân açtı.  Kaderin cilvesine bakınız ki, 6 Şubat 2022 de açılan mekân tam bir yıl sonra 6 Şubat depremine yakalandı.

Nurettin abi, depremin ilk dakikalarında mekânını depremzedelere açıyor. Üstü başı açık olarak kendini dışarı atan vatandaşlara masa örtülerini giysi olarak veriyor, onları içeri alıyor. Mutfakta ne varsa hepsini hizmete sunuyor. Restoranda fırın olduğu için ekmek üretiyor, çorbayı kaynatıyor günlerce, aylarca kendi bütçesinden insanlara hizmet ediyor, Restoran aynı zamanda yüzlerce depremzedeye otel işlevi de görüyor. Ne devletten ne vatandaştan 5 kuruş yardım almadan.

Nurettin abi de evi yıkıldığı ve depremzede olduğu için bir süreliğine başka şehre gidiyor. Döndükten sonra mekânını tekrar hizmete açmak istiyor.

Ancak o süreçte öyle şeylere şahit oluyor ki, dinlediğiniz zaman insanın içindeki merhamet duyguları ölüyor. 

Depremzedelerin hizmetine sunduğu 300 kişilik kapalı alanı olan tam mefruşatlı restoranda ne masa örtüsü ne servis tabakları ne çatal bıçak hiçbir şey bırakmamışlar hepsini alıp götürmüşler. Dinlerken içim karardı,” Kazana kadar götürmüşler, hiçbir şey bırakmamışlar “dedi. İçim burkuldu resmen.

Nurettin abi, “Herşeyi almışlardı dışarıda birkaç sandalye masa kalmıştı. Bir gün baktım lüks bir araç yanaştı, içinden üstü başı düzgün bir adam çıktı ve dışarıdaki sandalyelerden 3 tanesini alıp arabaya koydu, döndü geldi 3 tane daha aldı. Gittim yanına ne ‘yapıyorsun sen’ dedim. Bana dönüp burası terkedilmemiş mi dedi? Terkedilen mekan böyle mi olur? Velev ki terk edilmiş, utanmıyor musun hırsızlık yapmaya dedim ve sandalyeleri geri aldım” diyor.

Depremden sonra çok kulak misafiri olmuşuz, “Deprem içimizdeki canavarı ortaya çıkardı” diye. Gerçekten bu ve benzeri olayları dinledikçe insan insanlığından utanıyor.

Nurettin abi yılmadan usanmadan borçla harçla eli ayağı olan 2 aracını da satarak mekanı tekrar hizmete açtı. Ancak işleri pek iç açıcı değil.

Sordum, Valiliğin, Belediyenin ya da AFAD’ın hiç mi kapısını çalmadın, belki yardım ederlerdi diye, hayır dedi kimseden yardım dilemedim. Nurettin abiyi tanıyanlar bilir gururludur, ahlaklıdır, kendi hakkı olan bişeyi bile istemeyecek kadar naif bir insandır.

 Ne yapılabilir?

Böyle yüreği güzel bir insana elbet duyarlı kurum ve kuruluşlar katkı sunmalı. Başta valilik ve belediye olmak üzere siyasi partiler, kurumlar misafirlerini o mekanda ağırlayabilirler. Bireyler toplantı, nişan, kına, vb etkinlikleri orada yapabilirler. Bu şekilde o güzel insanlar ayağa kaldırılır ve kırılan gönülleri tamir edilir diye düşünüyorum.

NOT:  Bu yazıyı onun engin hoşgörüsüne sığınarak, kendisinden habersiz yazdım, inşallah bana gönül koymaz..