Aydınlar..


 Misafir Kalem    01.09.2024 10:05:50  


 Aydın kelimesinin sözlük anlamı; genellikle iyi eğitim görmüş, kültürlü, okuyan, ileri görüşlü ve toplumun geri kalanının aydınlanması için mücadele edip, sahip olduğu  bilgileri çevresindekilere yayan kişidir. Aydın olmak toplumun büyük bir çoğunluğundan farklı olmak demektir. Aydınlar; toplumu yönlendiren, topluma önderlik eden, doğru yolu göstermeleri gereken kişilerdir.

 Aydınlar, toplumunun önünden giderler toplumun sorunlarıyla dertlenir ve onlara çözüm bulmaya çalışırlar. Gerçek aydınlar kendilerini her zaman içinden çıktıkları halka borçlu hissederler. Sahip oldukları popülerliklerini ve rollerini halkın çıkarı için kullanırlar. Güneşin ışığıyla tüm dünyayı aydınlattığı gibi aydınlar da toplumu, saçtıkları ışıkla aydınlatmak zorundadır. Aydınlar toplumların güneşidir. Aydını olmayan toplumlar karanlıkta kalmaya mahkumdur.

 Ülkemizde iki tür aydın vardır: Sistemin aydını ve halkın aydını.

Aydın kişi sistemin tarafında olmaz, sistemin karşısında sistemin dışladığı ve yok saydığı tüm kesimlerin sesi olmalı daima onlarla dayanışma içinde olmalıdır. Aydın kişi Güçlü olanın yanında değil haklı olanın yanında yer almalıdır. Güçlüden yana taraf olmak korkaklığın göstergesidir. Oysa Aydın kişi cesur olmalıdır. Dolayısıyla kendisini aydın olarak gören her kim varsa öncelikle güçlünün mü yoksa haklının mı yanında durduğuna bakarak bir değerlendirme yapabilir ve bu değerlendirme sonucunda kendisinin gerçek aydın olup olmadığına karar verebilir.

Gerçek Aydın olmak bedel ödemeyi gerektirir. Sistemin yanlışlarını dile getirmek çok zor bir iştir. Allah'tan bile bu kadar korkmaz bazı sistemperestler. Oysa dünyadaki bütün devletlerin ve sistemlerin tek bir amacı vardır; halka hizmet etmek ve vatandaşın refah içinde yaşamasını sağlamaktır. Sistemin sözde aydınları ile gerçek aydınlar arasında çok ciddi farklar vardır. Sözde aydınlar risk almaz, hakim düzene karşı çıkmaz, halkın faydasına olandan çok güçlü olanların yanında saf tutar. Korkaktır sistemin aydını, tutucudur ve aynı zamanda çok kurnazdır. Nereden besleneceğini iyi bilir kime yaslanacağını iyi sezer. Avını bekleyen aslan gibi fırsat kollar ve sistemin aydını fırsatını bulduğunda doymak bilmez..Ne etik dinler ne ahlak. Ne din dinler ne iman. Başlar sömürmeye sözde aydın ve doymak bilmez. Bazen bayrağı sömürür bazen dini sömürür. Taviz vermediği tek şey ise kraldan daha çok kralcı olmasıdır çünkü tek geçim kaynağı kraldır. Bilim ve sanat adına ortaya hiçbir şey koyamayan bu insanların elinde hamaset ve istismardan başka bir şey kalmaz.

Aydın olmak aynı zamanda bir sanat icra etmek demektir. Sözde aydınların ne bilime ne de sanata bir katkıları yoktur. Bu türden insanlar sanatsal anlamda birer düşkünlerdir. (Düşkünlük: Alevilerde hak ve adalet yolundan sapanların toplumdan dışlanması ve soyutlanması) Bu tür insanlar halk için çalışıyormuş gibi görünse de asla öyle bir niyetleri yoktur. Tek hedefleri Halkın hassasiyetlerini kullanmak ve buradan kişisel çıkarlar devşirmektir. Sanat halk için yapılır. Halk için yapılmayan sanat, sanat değil bir geçim kaynağıdır. Yani bir meslektir. Oysa gerçek sanatçı ve aydın için sanat, birer meslek değil bir yaşam biçimi, Adalet ve eşitlik mücadelesidir.

Gerçek aydın kendini halka karşı sorumlu hisseder. Çünkü halkın sorunlarını en iyi o bilir.

Gerçek aydın dik durur, cesur davranır. Halkının çıkarları için bedel ödemeyi göze alır. Konforundan taviz verir. Halkın sorunlarına çözüm bulmaya, onların sözcüsü olmaya çalışır.  Tüm bunları şiiriyle, şarkısıyla, romanıyla ve müziği ile yapar. Onun için sanat bir araç, halkının huzur ve refahı ise kutsal bir amaçtır. Kısacası sanatını halkı için icra eder. İşte o zaman halka olan borcunu ödemiş olur ve işte o zaman halk söz konusu aydını ve sanatçıyı bağrına basar.

Bazı aydınlar fiziksel olarak bu dünyadan ayrılsalar bile her zaman halkın içinde yaşamaya devam ederler. Halk kimi sahiplenip kimi manevi anlamda ölümsüzlük kategorisine yükselteceğini iyi bilir. Halkın kahramanı olmak kralların kahramanı olmaktan her zaman daha değerlidir. Çünkü halkın hafızası vardır (Toplumsal hafıza) Kralların ise çıkarları. Kralların çıkarı bittiğinde sözde aydın kendisini kapının önünde bulur ve yok olup gider. Gerçek aydın ise halk arasında kuşaktan kuşağa varlığını sürdürmeye devam eder.

Ne mutlu halkının gönlünde ölümsüzlük mertebesine yükselmeyi başaran gerçek halk kahramanı aydınlara..

Erdemli kalın

İsmail Kaygusuz (Eğitimci-İlahiyatçı)