Devletler ve Terör Örgütleri: Tarih Boyunca Sessiz Müzakereler


 Doç. Dr. M. Sadık BEKTAŞ    03.08.2025   


Tarihte “asla görüşmeyiz” denilen yapıların kapalı kapılar ardında nasıl görüşüldüğünü artık açıkça biliyoruz. Devletler, ulusal çıkarları ve halklarının güvenliği söz konusu olduğunda, terör örgütleriyle dahi müzakere yolunu seçebilmektedir. Bu durum, bir zaaf değil; çoğu zaman stratejik bir tercih olarak ortaya çıkmaktadır. İşte dünyadan bazı dikkat çekici örnekler:

1. Birleşik Krallık – IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu)

İngiltere, uzun yıllar boyunca IRA'yı bir terör örgütü olarak tanımladı ve çatışmalar sonucunda binlerce insan hayatını kaybetti. Ancak 1990'ların sonunda, gizli müzakerelerle başlayan süreç, 1998’deki Good Friday Anlaşması ile sonuçlandı.

Bugün Kuzey İrlanda’da barış hâlâ kırılgan olsa da silahlar büyük ölçüde sustu.

2. Kolombiya – FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri)

Kolombiya devleti, yıllarca FARC’a karşı askeri operasyonlar yürüttü. Ancak bu mücadelenin ülkeyi yıpratmasıyla birlikte, 2012’de başlayan müzakereler 2016’da barış anlaşmasıyla sonuçlandı. FARC silah bıraktı, siyaset sahnesine girdi.

3. İsrail – Filistinli Gruplar (PLO ve dolaylı olarak Hamas)

İsrail, Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO) ile yıllarca kanlı çatışmalar yaşadı. Ancak 1993’te Oslo Anlaşmaları ile PLO temsilcileriyle masaya oturdu. Hamas’la doğrudan olmasa da, dolaylı müzakereler birçok kez yürütüldü. Zaman zaman arabulucular üzerinden ateşkesler sağlandı.

4. Güney Afrika – ANC (Afrika Ulusal Kongresi)

Apartheid rejimi, Nelson Mandela’nın liderliğindeki ANC’yi uzun yıllar boyunca “terörist yapı” olarak tanımladı. Mandela yıllarca hapiste tutuldu. Ancak 1990’larda, barışçıl geçiş süreci başlatıldı ve Mandela serbest bırakıldı. Sonuçta, Güney Afrika demokratikleşti.

5. ABD – Taliban

Amerika Birleşik Devletleri, 2001’de Taliban’a karşı büyük bir askeri operasyon başlattı. Ancak 20 yıl süren çatışmalardan sonra, 2020 yılında Katar’da Taliban ile doğrudan müzakerelere oturdu. Bu görüşmeler sonucunda ABD, askerlerini Afganistan’dan çekti.

---

Peki Türkiye?

Bu örnekler, devletlerin gerektiğinde en zorlu aktörlerle bile müzakere edebildiğini gösteriyor. Türkiye de güçlü ve köklü bir devlettir. 40 yılı aşkın süredir devam eden PKK meselesi, sadece güvenlik politikalarıyla değil, aynı zamanda siyasi akılla da ele alınmalıdır. Geçmişte Oslo görüşmeleri ya da çözüm süreci gibi adımlar bunun örnekleridir.

Her müzakere barış getirmez, ama her barışın yolu bir yerden müzakereyle başlar. Türkiye'nin gücü, gerektiğinde diplomasiyle, gerektiğinde kararlılıkla hareket etme becerisindedir. Bu nedenle terörle mücadelede tek boyutlu değil, çok boyutlu bir strateji kaçınılmazdır.

Bugün PKK'nın toplumsal tabanı zayıflamış, uluslararası meşruiyeti yok denecek kadar azalmıştır. Bu süreç iyi yönetilirse, Türkiye hem güvenliğini sağlayabilir hem de bölgesel istikrarın anahtar aktörü olabilir.

Sevgiyle kalınız