Aforizmaların Penceresinden İnsan ve Hayat


 Prof.Dr.Nüket GÜZ    14.09.2025 09:59:59  


Her çağın iktidarı, kendi çıkarına uygun yasaları “doğru” diye halka dayatır. Platon’un ifadesiyle; demokrasi demokratlığa, tiranlık tiranlığa uygun yasalar yapar ve “güçlünün işine gelen” her yerde doğru kabul edilir.

Fransız filozof Jean-Paul Sartre’a göre ise aydın; kendisine görev verilmediği halde, dünyanın bütün sorunlarından sorumluluk duyan insandır. Bu tanım, aydın olmanın sadece bilgi değil, sorumluluk da gerektirdiğini hatırlatır.

Shakespeare, şeytanların en büyük günahları işletmeden önce, onları sevap gibi gösterdiğini söyler. Aynı Shakespeare, merhameti de “tatlı bir yağmur gibi gökten düşer, verene de alana da faydalıdır” diye tarif eder.

Güzelliğin geçici olmadığını, asıl güzelliğin içimizde saklı olduğunu A. Degas şu sözlerle anlatır:

“Güzel insanlar hep güzel kalır, makyajsız olsalar da, yorgun düşseler de… İçlerindeki ışık yıllarla daha değerli olur.”

Epiktetos ise dış görünüşle hakikati karıştırmamamız gerektiğini hatırlatır:

“Bir nota, bir keman ve bir yay satın alan kendini müzisyen sanmaz; ama sakal, heybe ve çul kuşanan filozof olduğunu sanır. Oysa mesleği adlandıran şey elbise değil, sanattır.”

Maksim Gorki, insanın en büyük ihtiyacını kısa ve yalın bir dille dile getirir:

“Huzur denilen o şeyin her santimine ihtiyacım var bu aralar. Bana biraz bahar gerekiyor. Çok üşüdüm…”

Martin Luther King ise emeğe bakışımızı değiştiren unutulmaz çağrısını yapar:

“Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’ın beste yaptığı, Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. Öyle güzel süpürün ki, herkes ‘Burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşamış’ desin.”

Einstein da insanlığın asıl felaketini şu sözlerle özetler:

“Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.”

Sevgiyle kalınız