Dizi kahramanları oluşturulurken…


 Zehra ÇOLAK Doktora Öğr.    08-12-2015  


Son yıllarda her kesimden izleyiciye hitap etmek üzere hazırlanan yerli televizyon dizileri oldukça revaçta. Televizyonlarda eskiden en çok izlenen yayın saatlerini yabancı filmler işgal ederken, son birkaç yıldır bu saat aralığını yerli diziler işgal etmekte. Yerli dizilerin gördüğü ilgiyi fark eden yapımcılar da her gün yeni bir dizi için kolları sıvamakta. Yerli dizilerin bu denli toplum tarafından ilgiyle karşılanıyor olmasının nedenleri var tabii.

 

Bu dizilerde kahramanların, mekânın ve olayın yerli olması, gördükleri ilgiyi artıran nedenlerden. Anlatı’lardaki öyküler, seçilen karakterler Türk toplumunun içinden seçilmiş örneklerden oluşturulmakta. Bir kısmı her ne kadar uç örnekler olsa da, sonuçta milyonların içinde hayatını bu uç noktalarda yaşayan gerçek bireyler de var. Bireyler filmin dünyasına dâhil olabilmektedir. Filmin yapısı kişiyi buna teşvik eder nitelikte kurgulanmaktadır çünkü.

Burada yapımcılara ayrı bir sorumluluk düşmektedir. Bireyler dizi karakterlerine biçilmiş hayatın bir kısmıyla kendi yaşanmışlıklarını özdeşleştirebildiği gibi, bunu tamamı için de yapabilmektedir. Birey benzer ortam, mekân ve olaylarda kendi yaşanmışlığının sonu dizidekinden farklı bitmiş olsa da veya henüz sonuçlanmamış ancak benzer bir süreci bu karakterle paylaşmakta ise, dizideki karakterin olay ya da kişilere tepkisini kendine örnek olarak alabilmektedir. Tabii bunda kişinin eğitim durumunun, ailesi ve arkadaşları ile olan ilişkilerinin ve psikolojik durumu ile maddi-manevi diğer koşulların etkisi göz ardı edilmemelidir. Dolayısıyla, dizi yapımcılarının salt ticari bir yaklaşımla değil, toplumsal sorumluluk bilinci içinde hareket ederek, dizilerde olumsuz etkilere neden olabilecek

kahramanlar oluşturmaktan kaçınmaları gerekmektedir.

Kurmacayla gerçek birbirine karışabilmekte

Kahramanların iyi davranışları örnek alınabildiği gibi izler kitlenin bir kısmı tarafından, olumsuz davranış ve tutumları da örnek alınabilmektedir. İnsanların bir kısmı kurmacayla gerçeği birbirine karıştırabilmektedir ki, bu durum yeri geldiğinde kendisi veya çevresi için o bireyin tehlikeli sonuçlara dahi zemin hazırlayabilmektedir. Bununla ilgili çok sayıda habere neredeyse her gün gazete ve televizyon haberlerinde maalesef rastlamaktayız. Yine RTÜK’ün en son Şubat 2009 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu ‘Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması 2’de, ‘Televizyon izleyenlerin davranışlarına ilişkin kanaatler hakkındaki düşünceler’ başlıklı bölümde, 21 ilde toplam 2.570 kişiden oluşan bir örneklem grubu üzerinde yürütülen araştırmanın sonucunda bireylerin yüzde 75’inin yayınlarda yer alan bazı kahramanları kendilerine rol model olarak aldıkları sonucuna ulaşılmış.

 

Televizyon üzerinde yapılan araştırmalar göstermiştir ki, bir şeyin defalarca sunulması olmayan bir gerçekliğin algılanmasına yol açıyor. Örneğin dizilerin sınırlı olduğu zaman dilimi içerisinde sürekli suça dönük öğelerin işlenmesi, insanlarda gerçek yaşamda da böylesi bir durumun var olduğu yönünde yargılar oluşmasına yol açıyor. Doğaldır ki bu durumun politik yansımaları da söz konusudur. Özellikle kitle iletişim araçlarının ideolojik kullanımı penceresinden bakıldığında, bunun etkin bir içimde kullanıldığını söylemek olasıdır. Örneğin, milliyetçiliğin dalga dalga yayılan bir konuma gelmesi ve bunun siyasi tercih olarak da karşılığını bulması geçmiş deneyimlerimize bakarak ifade edilebilir. Bu noktada belirtilmesi gereken en önemli unsur, egemen yapının kendi değerlerini, kültürel nosyonlarını, karakterlerini ve beklentilerini diziler ya da televizyonlar aracılığıyla belirginleştirdiğini ve bunun bireysel ve toplumsal olarak içselleştirilmesini hedef aldığı vurgulanabilir. Türkiye halkının önemli bir kısmı yalılarda, köşklerde büyük taş evlerde yaşadığı algısı yabana atılır mı… Ekonomik olarak refah içerisinde, duygusal sorunlarından başka sorunu olmadığı yanılsaması dikkate değer değil mi? Bütün bu vurguların bir politik amaçla bütünleşmediğini söylemek mümkün değil. Hiç kuşkusuz burada dizi yapımcılarına çok önemli sorumluluklar düşmekte. Kamusal sorumluluk bilinciyle hareket etmeli ve estetik değerleri öne çıkaran bir anlayış sergilemeleri gerekir.