YENİLİKÇİ DİNİ ANLAYIŞLAR
Mustafa ÇATLI 14-05-2017
BİR ISLAHATÇI OLARAK MUHAMMED ABDUH (1849 – 1905)-1
İslam modernizminin temsilcilerinden, Mısırlı bir hukukçu, din bilgini ve kimilerine göre liberal reformcu, El Ezher’den mezun olduktan sonra, darul uluma hoca olmuş, 1872 yılında Mısır’a gelen Cemalettin EFGANİ ile tanışmış, Efganinin sohbetlerine katılmış onu tanıdıktan sonra emperyalizmin oyunlarını anlamaya başlamıştır. Serbest düşüncesi ve yeni fikirleri ile tanınan Abduh gazetelerde içtimai – ahlaki konularda yazmaya başlamıştır. 1882 yılında başlayan Arap ayaklanmasının bastırılması sonucu İngilizler tarafından 3 yıl Beyrut’a sürülmüştür. Daha sonra Paris’e giderek üstadı Efgani ile bir araya gelmiş ve Urvetul Vuska adlı bir dernek kurmuş ve aynı adla bir de gazete çıkararak fikirlerini yaymıştır. Mali imkânsızlıklar nedeni ile bir süre sonra gazete kapanınca Efgani İran’a, Abduh ise Beyrut’a dönmüştür. Siyasetten el çekerek Beyrut’ta âlim ve muallim olarak yaşamıştır. Cami derslerinin yanında sultaniye mektebinde de ders vermiştir. Mısır’a döndüğünde Ezher idare meclisinde, şura meclisinde ve evkaf idaresinde vazife almıştır.
Bu görevlerden sonra kadılık görevinde bulundu. Sonra da istilaf mahkemelerinde müsteşar oldu. Muşhur cemiyyeti Hayriyyeyi İslamiyye’yi kurdu. Hayatının son dönemlerinde Mısır müftüsü iken kendi tabiri ile hastalar yuvası olan Ezher’i ıslah etmeye çalıştı. 56 yaşında iken İskenderiye de 1905 yılında vefat etmiştir. Abduh’un ulusal alandaki çalışmaları bırakıp kendisini tefekkür, ihya ve eğitim alanına verdiği o günden bu yana özellikle Arap dünyasında hep iki gurup ola gelmiştir:
1- Muhammed Abduh’un temsil ettiği İslami hareket,
2- Mustafa Kamil’in başını çektiği ulusal hareket,
Düşünür Muhammed Abduh pek çok konuya el atmıştır. Ulusal alanlarla ilgili iyi bir Vatanperverdir. Vatan konusunda gevşeklik gösterilmemesi ülkenin durumu ile yapılacak yasaların uyumlu olması, yönetici ve halkın yönetim konusunda şura prensibine sarılmasının gerektiği görüşündedir. Toplumsal alanla ilgili olarak da eğitim öğretim konuları üzerinde durmuştur. Ona göre ümmetin eğitim ve öğretimine zenginlerin katılması vaciptir. Ümmet arasında serveti yeniden dağıtma zorunluluğu vardır. Kapitalizme karşı ümmet arasında servetin halkın çoğunluğuna dağıtılmasını ön görür.Abduh taklitçiliğe ve partizanca mezhepçiliğe karşı mücadele edilmesi görüşündedir. Kur’an dan ve Kur’an ilimlerinden sonra önem sırası olarak kelamı ikinci sıraya alır. Çağdaşlarına karşı çıkmış Ebul Meali el cüveyni imamul harameynin görüşünü paylaşmış, imamı Gazali’nin görüşlerini benimsemiştir. Kelam ilmi zihni temrin ve akli alıştırmalar için bir yol olabilir ama İslam inancını oluşturmak, yetiştirmek yahut onunla imanı desteklemek için tek bir vesile olmaya hiçbir şekilde elverişli değildir. Bunun için en iyi yol İslam davetini arz etmede ve benimsetmede Kur’an ı kerimin bizzat kendi metodudur. Kur’an ın metodu da ikna etme metodudur. İçtihadı caiz görmüş, mezhepçilik husumetini pekiştirmeyi amaç edinen kitapları taklidi de kötülemiştir. Muteahhirin kitaplarını eleştirdiği gibi aynı zamanda eski kültür mirasının diriltilmesinin gerektiğini de söylemiş, ve diriltme işlemine bizzat katılmıştır. Mantıkla ilgili edebiyatla ilgili bir çok kitabı şerh etmiştir.
Abduh’un en çok üzerinde durduğu konu Ezher’in ıslah edilmesidir. Ona göre Ezher ümmetin kalbi gibidir. Bu konu ile ilgili olarak Mısır hıdivi ikinci Abbas ile arası açılmış, İngiliz valisi Cromer’le temas kurmuştur. Bunun üzerine Ezherliler ona ithamlarda bulunmuşlardır. Abduh Ezher’in ıslahından ümit var olarak vefat etmiştir.