İlk direnişçi,Ebu Zer El Gıffari
R. Ferhat VURAL 03-03-2019
Ünlü İngiliz filozof Thomas Hobbes "İnsan, insanın kurdudur" demişti.Aslında bu sözü Müslüman, Müslüman'ın kurdudur diye güncellemek lazım.Çünkü, Müslümanlardan başka birbiriyle bu kadar uğraşan/ didişen kimse yoktur.
Ebu Zer El Gıffari'yi bilmeyenimiz yoktur.Adıyaman da makamı vardır,ne hazindir ki insanlarımız Ebu Zer’i anlayacağı yerde makamına gidip bir takım bireysel beklentilerle adaklar adamayı tercih eder!
Peki Ebu Zer kimdir nasıl yaşamıştır?
Ebu Zer, Hz. Peygamber döneminde yaşamıştır. İslam tarihinde, sosyal düzene en keskin itirazlarıyla ve dürüstlüğüyle yer etmiştir. Hz.Ali ile özel bir iletişim kurmuş ilk direnişçidir. Hz. Peygambere atfen söylenilen," Ebu Zer yalnız yasayıp, yalnız ölüp, yalnız haşrolacaktır " sözü tamamen uydurmadır, yalandır,iftiradır.O Resul kesinlikle böyle bir söz söylememiştir.Bu söz, Ebu Zer'i dışlamak,itibarsızlaştırmak için zamanın muktedirleri ve şakşakçıları tarafından uydurulmuştur. Hz Peygamber onu " doğruluğundan şüphe edilmeyecek bir Müslüman " olarak nitelendirmiştir. İslam'la tanışması farklıdır. Ebu Zer, içinden gelen bir ilhamla soluğu Mekke'deki adını sıkça duyduğu peygamberin yanında almıştır. Hz. Ali ile tanışır o Resul ile yıllardır tanışıyormuşçasına selamlaşır.Hz. Muhammed'in ölümünden sonra başlayan bozulmanın en önemli damarlarından birini görmüş Hz. Osman ve Muaviye'nin saraylarında sürdüğü sefa'ya olanca gücüyle karsı çıkmıştır.Karşı çıktığı için olmadık eziyetlere zorlamalara maruz kalmıştır.Ancak o susmamış; aç yatan insanlar varken altın süslemelerle kendine saray yaptıran Muaviye'ye rahat vermemiştir.Halife makamı verilmiş Hz. Osman'ın pasif kalışını içine bir türlü sindiremez. İnsanlara anlattıklarından dolayı, Muaviye'nin emriyle sırf yolda ölsün diye kızgın çölde yolculuğa zorlanmıştır, aç susuz, yaşlı bir deve üzerinde sürgüne gönderilmiştir,yine de pes etmemiştir.Karısı ve hasta çocuğuyla çöle çekilir, onca zor durumda olmasına rağmen makamlardan gelen hiç bir hediyeyi yardımı kabul etmez. Yokluğa ve çölün zalimliğine dayanmayan çocuğu ölmüştür. Metanetini yitirmez isyan etmez, kendiside hastadır ve her zaman arkasında duran karısıyla kalakalmıştır. Tek varlığı olan kilim çadırının önünde acımasız kumların üstünde yatmaktadır...Ölümü yaklaştığında karısına; sarılacağı kefenin devlete ait olmamasını vasiyet eder.Birkaç gün sonra Ebu Zer ölür.Bu esnada oradan geçmekte olan Müslüman bir kafile yardım etmek; cenazeyi kefenleyip defnetmek ister, karısı makam sahibi olmadıklarını öğrenince razı olur.
Ebu Zer'in en önemli özelliği direnişçiliğidir.Zamanın halifesine,valilerine hep doğruları haykırmıştır.Sürgünlere,dışlamalara rağmen doğruları söylemekten geri kalmamıştır.Makam,mevki mal,mülkün esiri olmamıştır.O hep şunu haykırmıştır."Vallahi Resulullah sizin gibi saraylarda yaşamıyordu". Yaşadığı gibi değil,İnandığı gibi yaşamıştır.İslam'ın özündeki doğrunun pratiğe dönüşmüş şeklidir Ebu Zer. Ebu Zer bazı uydurukçuların dediği gibi "yalnız doğup yalnız gitmemiştir".O,belki Müslüman olarak doğmadı ama,bir Müslüman gibi yaşadı ve bir Müslüman gibi rahmeti rahmana kavuştu.Mekanı cennet olsun.
Ne yazık ki, Ebu Zer'e bu zulmü reva görenler sözde Müslüman idarecilerdi ve " biz Müslüman'ız" diyen insanlardı..
Yazımızı Ebu Zer'in bir sözüyle bitirelim
Ebu Zer’e (r.a) sormuşlar; “yalnızlık zor değil mi, neden yalnız yaşıyorsun?” Cevap vermiş Ebu Zer (r.a): İnsanlar daha zor.